sosyal medyanın topluma sunduğu nur topu gibi bir "hastalık". adı da "olumsuz beden algısı" olarak geçmektedir. lütfen modellerin, mankenlerin ya da okul arkadaşlarınızın üzerinden air brush ile 85 kere geçilmekten burnundan olmuş suratlarına bakıp sanki gerçekten öylelermiş de sadece sizde sivilce çıkıyormuş gibi düşünmeyin. ya da insanların bikinili fotoğraflarını açıp "onun hiç selüliti yok, göbeği de çıkmıyor, bacakları incecik." diye kendinize realiteden tamamen uzak bir ideal belirleyip ona ulaşmaya çalışmayın. bacaklarınız bazen yapısal olarak kalındır ve 34 bedene düşseniz de vücudunuzun en kalın uzuvları olarak kalacaklardır. beliniz incecik olmak zorunda değildir çünkü herkesin vücudu kum saati şeklinde değildir. süper modelliği kendine meslek edinmiş kadınların selülit kusan bacaklarının çaresi de sivilceleri gibi "airbrush effect." adobe photoshop'taki air brush, evet. çünkü biz plastikten imalat oyuncaklar değiliz. biz insanız. kilo alırız, kilo veririz, ödem tutarız, strese girer sivilce çıkarırız, saçımız dökülebilir, her şeyi bırakın bir gün mutlaka ölüp gömüldüğümüz toprağın altında... biliyorsunuz işte ne olacağını. uzatmak istemiyorum.
velhasılkelam, eğer bu sahte hayatlar yüzünden anoreksiyayla, blumia nevrozayla, bunalımla, depresyonla, yetersizlik hissiyle falan boğuşanlar varsa, lütfen yapmayın kendinize bunu. gerekirse alın o telefonu toprağa gömün, ama kendinize bu eziyeti çektirmeyin.
özgüven sikertir. her insan kusurludur. kusursuz insan yoktur. siz başka bir özelliğinizi geliştirmeye çalışın. çirkinlikle karşı cinsi etkileyemeyceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. kalabalık bir caddeye çıkın. çiftlerin hangisi uyumlu. ya erkek çirkin kadın güzel ya da kadın çirkin erkek yakışıklı. genelde böyle.
Çirkin hissetmiyorum,düpedüz çirkin olduğumu biliyorum. Bu bir realitedir. Neyse ki zekamın yüksekliği ve elitliğim bu talihsizliğimi baskılıyor. Evet.
ruh hali diplerde gezerken içine düşülen düşüncedir.
yalnızken, biri bi yamuk yaptığında, biri size kızdığında uzun lafın kısası olumsuz tüm duyguların ucu buraya çıkıyor. en azından bende buraya çıkıyor.
bir de yolda yürürken falan ya da habersiz çekilen fotoğraflarda kendini profilden görme meselesi var ki evlerden ırak.
ön kameradan bahsetmiyorum bile.
Bazen yaşadığım histir. kıl oluyorum bazen. aynadan aynaya da değişiyor benim tip.
bazen kendi kendime "malzeme bu işte ne kasıyorsun amk?" diyorum. bazen de kendimi dünyadaki tek erkek gibi hissediyorum. işte o zaman dünyanın en yakışıklı erkeği oluyorum. tam o sırada babannem çağırıyor "çöpün altı akıyor al şunu dışarı at" diyor. bütün büyü bozuluyor.
anoreksiya olan birinde veya borderline kişilik bozukluğu yaşayanlarda daha sık görülen bir olaydır.
sürekli aynaya bakma ihtiyacı, sürekli saçıyla oynamak, yoldan geçen hemcinsine gözünle tecavüz etmek ve delicesine kıskanmak durumudur, evet.
aldığım 2 kilo yüzünden o kiloyu geri verene kadar tüm ailem ve arkadaşlarımın belli olmuyo demelerine rağmen o bir hafta kendimi dünyanın en çirkin insanı gibi görmüştüm.
acayip bir duygu. ilk başta aynada çirkinliğinizi farketmenizle başlar. daha sonra olaylar olaylar... hoşlandığınız kızlar sizden hoşlanmaz, kızlar birbirini dürtüp seni gösterirken kikirdemez, dikkatini çektiğin kişiler ya acıyarak ya da kibirle bakarlar size. dediğim gibi hiç bir yerde dikkat çekmeyince yaşarsınız bu duyguyu. birine ilanı aşk ederken, iş görüşmesinde ya da alışverişte kasiyer bile hissettirir bunu. uzun lafın kısası çirkin kızlar bana yazsın.
Estetik ameliyatlar, makyaj malzemeleri, giyim ve saç stilleri varken ve bu kadar çeşitliyken üzen his.
Olum yapmayın lan yazık. Senin saçların güzeldir mesela veya burnun. Benim iğrenç Bi laz burnum var. Ona rağmen çirkin olduğumu düşünmüyorum. Güzel olduğumu da düşünmüyorum. Dolayısıyla kendinize haksızlık etmeyin.
Sizin kendinizi çirkin hissettiğiniz her an kibirli ve içi kötü insanların eline bir şans...