iki lokma yemek yiyip sonra bi güzel sıçıp afedersin bide üstüne duş aldınmı hayata sırıtarak bakıp koy götüne gitsin diyebilmektir. ne zaman ki karnın acıkır saçın yağlanır yemek yanarken ev yanar duş alırken su dışarıya taşar bide üstüne tuvaletin gelir işte o zaman sıçarsın. ölü bedenini "tabiki hristiyansın sen deilsen bile biz misyoneriz" deyip yakar küllerin olduğu kavanozuda salonun ortasına koyarlar. *
menu\quit game\yes. başlat\bilgisayarı kapat. ve yarın aynı saatte sıfırdan başlamak için vedalaş. sims karakteri gibi hissetmek yaş iş. adamı hayattan soğutur vesselam.
önce yatak toplanır, kahvaltı yapılır, diş fırçalanır, servise binilir, derslere girilir... sanki bütün yapılacaklar sol üst köşede sıralanmıştır. neticede hangimiz sims karakteri değiliz ki? *
sürekli yemek yapsam acaba yeni yemekler öğrenebilir miyim, skil arttırdıkça hindi yapabilir miyim, iki konuşmadan sonra bir kıza ilk flirt hareketini yapabilir miyim, yapsam ikinci gece yatağa atabilir miyim, diye sorular sorabilir bünye. ayrıca hayat aslında çok basit lan diye de avunabilir. ne var yani bilgisayar tamir etmek sadece tornavidaya bakmıyor mu, kasaya sok sok çevir.
çalışırken zamanın 4x hızla geçeceğini zannetmek, yine bir kitap okumayla evdeki elektronik eşyaları tamir etme, harika yemekler pişirebilme ve dünyanın en temiz insanı olabileceğini düşünmektir.
bütün bir yaz boyunca günde 10 saat sims oynayan bir bünyenin, annesinden yemek yapmasını isterken, simler gibi, elini karnına koyup, yukarı bakıp, öbür eliyle de ağzını göstermesidir.
aynı bünyenin, kendisini ihmal eden bir arkadaşına emmm naaaaruuu diye serzenişte bulunması, kendisini kızdıran bir kişiye "migvey, migvey"!!! diye bağırmasıdır.
ayrıca, bütün yaşamsal ihtiyaçlarını* karşılayıp, mutluluk derecesini merak etmesidir. kırmızıda mı, yeşilde mi, yoksa doruk noktası olan beyazda mı,, vs..
soyunurken, giyinirken beni görüyorlar mı diye düşünüp iyice paranoyaklasma durumu.
hatta daha da ilerleyip zaten hepimiz sims karakteri değil miyiz? kader, yöneten, izleyen yok mu filan diye işin iyice b.kunu cıkarmak.
sürekli bir monoton hayat yaşadığını farketmek olabilir. yemek ye, tuvalete git, eğlence çeksin canın televizyonla avun. telefon et arkadaşlarına kimse gelmesin. otur koltukta rahatla, işe git para kazan faturalar kazık gibi girsin . gerçek hayat resmen.
edit: şu anda aklıma geldi, daha fazla para vererek aldığımız mobilyalar-vs her zaman daha çok keyif veriyor. aha aynı ben. *