Gerçek dünyadan kitaplar aracılığı ile uzaklaşmaya çalışmak. Onlardaki dünyada yaşamak , gerçekten kopabildiğince kopmak. Sebep: hayatınızdan sıkılmanız ya da depresyonda olmanız olabilir.
saptırılmış toplum normlarından sıyrılıp geniş düşünmeyi ve herhangi bir şey konusunda sohbet ederken dinlemeyi reddeden,
basından ve manşetlerden okuduğunu kendi doğrusu haline getiren,
ideoloji ve takım tartışmaları yüzünden laf anlatılamayan toplumun içinde olmayı reddedip, hayallerden kurulu, yine de temiz ve sessiz bir dünya kurmaktır, diyardan diyara yolculuk edip, bilet parası ödememek, her şeye para kelimesiyle başlayan çıkarcılara kapıyı ve pencereyi kapamaktır.
kültürel doyum için gece ya da gündüz ayırt etmeden sayfaları yorgun ama dolu gözlerle çevirmektir.
kişinin; dünyasını doldurmaya insanlar yetmediği zaman, var olanları da yavaş yavaş def edip aklın tüm vitrinlerini kitaplarla doldurması eylemidir. diğerleri için rahatsızlık verici olabilir ancak bahsi geçen şahıs bu yeni dünyada gayet mutludur, 40iki doludur. hem o kadar da değil, kapılarını kimi zaman canı kadar sevdiği misafirlerine açar da.***
çıkarlı alışveriştir. kendini kitaba verenler, doğal olarak kitaplardan da pek çok şey kazanırlar. bir bakıma kendini kitaplara vermek, kendini bulma çabasıdır.
kendini geliştirmek ve kültürel olarak ilerlemek istemenin dışında, bir şeyleri düşünmemek için kaçmaktır ara sıra kitaplara. tıpkı sezen aksu nun sözleri gibi;
bazen daha fazladır her şey
bir eşikten atlar insan
yüzüne bakmak istemez yaşamın
o kadar azalmıştır anlam
o zaman git radyoyu aç bi şarkı tut ya da bir kitap oku mutlaka iyi geliyor...
boş olduğunu yavaş yavaş anladığınız her şeyden herkesten sonra, asla boş dönmediğinizi farkettiğiniz yegane kapıya dadanmak, diyeyim birde tanım olarak tam olsun.
kitaplar sürekli konuşmaz ve karşılıksızca düşüncelerinizi dinler,
kitaplar küfür etmez,
kitaplar çevresindekilerin dikkatini çekmek için sizinle dalga geçmez,
kitaplar sizin üzerinizden prim elde etmeye kalkışmaz,
kitaplar sabırlıdır, beklemeyi bilir, sayfasının çevrilmesi için saat vermez.
tüm bunlar yüzünden insanın kendini kitaplara vermesi bilgi edinmek, dolu zaman geçirmek açısından da bakılırsa yerinde bir karardır.
zekası düşük insan işi, çevreden aldığı inanılmaz gazla yapar, aklı başında insan zaten kitap okur ama şu ülkede çok abartılıyor kitap. milletin standartı bizim mükemmelimiz olmuş. amacı işte bu kadar çok kitap okudum ve çevremde kitap okuyanlara övgü yağdıkca üzerime alınıcam, hahaho oley falan.
yaklaşık 3 sene önce kadar. dört aylık bir süre çerçevesinde bazı sebeplerden dolayı evden çıkmamıştım. üstelik tek yaşıyordum. samimi bir dostum, iki üç gün de bir gelip ekmek yumurta, süt ve kitap getirirdi. o süre zarfında evimde koskaca bir kütüphane oluşturmuş ve bir çok kitap okumuştum. dört ayın sonunda evden çıktığımda aklıma ilk gelen yer olan çorum a gitmiş ve turistik bir gezi yapmıştım. bu böyle bir anımdı. sonrasında ise okuduğum Kitapları ihtiyaç sahiplerine dağıtmayı bir görev edindim. çoğunu dağıttım. okumaya yetecek vaktiniz var ise eğer ki kendi ilgilendiğiniz durum ve olaylar zincirinde bir çok yeni bilgiyi öğrenmenize olanak sağlayan bir olgudur. önerilir.
Reel dunyadan soyutlanmayla bile bitebilecek bir durumdur. Sadece okumak insanın ufkunu acmaz. Hayatla okumak iç içe olmalidirki insan ne okumasi gerektiğini bilsin. Yoğunluk kesinlikle guncel olmalidir. Yada okuyucu güncellemeyi iyi bilmelidir. Aksi halde Yüzüklerin efendisi, aliks harikalar dünyasında olur gidersiniz.
Yada modaci, manken ve ünlü lere hayran olarak ikinci bir kişilik le başkası gibi yaşarsınız.
Meşhur alim Abdülkadir geylani nin dedigi gibi.' Önce ilim sonra felsefe ogrenilirse ala dir. Ama once felsefe sonra ilim insani kibire götürür'
Yani önce kendimizi tanıyalım sonra magazin batılı kulturlere ve Yüzüklerin efendisine acilalim. Yoksa bugunki toplum gibi; bir yanımız anyaya bir yanımız konya ya bakar.
