harika bir şey.. yani uyuşturucu, alkol vb.. şeyler kullanmaktansa bunu yaparak kendinizi çürütebilirsiniz.. o kadar güzel!.. yapmamak için bir nedeniniz yoksa ve bir maddeye bağımlı yaşamaktan korkuyorsanız eğer işte sizin çıkış yolunuz bu!
3 yaşındaki çocuğu kandırmaktan daha kolaydır AMA
kadınları kandırırken hep birşeyler ters gider yada içimizde bir ukte kalır nedense kadınların tek taraflı düşünebilme yeteneği çok iyidir.
sevilmediğini ve istenmediğini anlamayan insanların en büyük ve sizi en sinirlendiren yanılgısıdır. o kişinin, hayatınızda en nefret ettiğiniz huylara sahip olması, sinirinizi arttırır. yaptığı çirkinlikleri görmeyecek kadar da kördür.
deli gibi arzulanan bir şeyi, mevcut şartlar gereği istemiyormuş gibi hissetmeye çalışmanın örnek olarak gösterilebileceği zor bir eylemdir.
kişi kendi acısını ters yönden gelen bir kararlılıkla hissetmemeye çalışır... da nereye kadar gider, bu konuda bir şey söylemek mümkün gözükmez.
... ve genelde gözlerden okunur bu eylemi yapanların aczleri. öyle ki o gözbebekleri "biz değiliz bu dudaklardan dökülenler" der ÂdetÂ.
yaşadığın suçluluğu,mutsuzluğu,umutsuzluğu, iç çelişkini, vicdan azabını; (ya da her neyse) görmemek için mezara gömmektir kendini kandırmak veya başka bir deyişle kendini inandırmak...kısa vadede başarılı uzun vadede ise vahim,elim bir savunma düzeneğidir..gömmenin yok etmek olmadığını ayırt edemediği için insan başvurur buna..yazık ki mezarı bir gün açmak zorunda kalacaktır;çünkü mezar kendi mezarıdır, kendisi açmış kendisi kapamıştır.içindeki tamamen kendisine aittir..
gercekten, içi doldurularak, hakkı verilerek yapıldığında, hiç bir zaman , yapılan tarafından farkedilmeyen iştir.. kendini kandırıyorsan kendini kandırıyorsundur.. ve bunun farkında değilsindir! kandırmıyorsan da kandırmıyorsundur işte.. kendini kandırırken farkında olduğunu sanma hali, bir kendini kandırmaktan ibarettir.. kendini bir konuda kandırdığını iddia ediyorsan, bu kendini kandırmakta başarısız olduğuna işarettir.. ***
hep yaptığımızdır, mutlu olma formülümüzdür. keşke kendimizi daha çok kandırabilseydik. bugün tüm bu çirkefin içinde en mutlu olanlar, kendini en çok kandırabilenler çünkü. hatta az bilenler... bilmemenin mutluluk olduğunu kim söylemişse çok doğru söylemiş. kendini kandırmak, kendini yalanlara inandırmak demektir. sevdiğimize, sevildiğimize, önemsendiğimize... yoksa dünyalar, hayatlar, insanlar ziyadesiyle bencil; "ama güvenmeden de yaşanmıyor ki" dediğinizi duyar gibiyim. aslında güvenmiyoruz birçoğumuz. güvenmiş gibi yapıyoruz, kandırıveriyoruz kendimizi, ne yaparsak yine kendimize yapıyoruz. kafalarımızda yaşıyoruz her şeyi. kafamızda aşık oluyoruz, aldatıyoruz, kavga ediyoruz, kıskanıyoruz. kafamızı da rahat bırakmıyor aslında materyaller, taktikler, çözüm önerileri. her yokuşun başı tutulmuş, "savruluyor muyuz, oynuyor muyuz, neyin ne kadar farkındayız?" bilmiyorum. daha güzel kandırabilsek kendimizi, hiç düşünmeyiz bu saçmaları. kasılmayız, ağlarız, güleriz, gerçekten yaşarız. ama şu beyinciklerimiz izin vermiyor işte!
saçmalayan, kararsız, şuursuz bir zırva oldu, tam bizim çağın zırvası. hayatı çözmüş ukalaca tavırlar, aslında başı sonu belirsiz cümlecikler. *
her gün hiç umut taşımayan bir sabaha uyanıp, her gece sevmediği bir insanın koynunda sabahlarken, ve hiç bir heyecan verici yanı olamayan bir işe sahte tebessümlerle giden, hayatı boyunca aşk için nefes aldığını iddia ederken; herhangi bir makul nedene sahip biriyle evlenenlerin, aynalara bakmadan kendi başlarınayken bile yaptığı eylemin adıdır.