insanın kendi başına fark etmesinin çok zor olduğu davranış. her insan mutlaka çoğu konuda kendini kandırıyor. gerçekleri bilinçaltına atıyor, daha hoşuna gidecek bir hayal dünyasında görüyor kendini. elbette bu mutluluk uzun sürmüyor, insan kendine yabancılaşmaya başlıyor.
bir insan kendini kandırdığını ancak şu şekilde anlayabilir. bir insanın sözleri seni sinirlendiriyor ve o sözleri duymak istemiyorsan kendini kandırıyorsun. bu kadar basit ve net. eğer adamın söyledikleri çok saçma ve absürd olsa gülüp geçerdin. eğer ciddiye alıyorsan ve söylediklerinde bir yanlış varsa hemen düzeltirdin. sinirlenip kaçıyorsan demek ki o insan senin hayal dünyanı bozuyor. bilinçaltın da gerçeklerin farkında.
bunun en çok görülen örneği hala eski sevgilisinin kendisini sevdiğini sanan insanlardır. eski sevgilisini başka birisi ile gördüğünüzü anlattığınızda söylediğinize inanmaz, onlar arkadaştır der. bazen kabul eder ama içten içe bunu kabul edemez. hayal dünyasını bozmaya çalıştığınız için size sinirlenir. bir neden bulur tartışma çıkarır.
aslında insanların hayal dünyasını bozmak da kırıcı olabiliyor ama nereye kadar? er ya da geç uyanacaksın o rüyadan.
bir didişmedir kendimizle yalanlar söyleriz hep bir yanımız ondan nefret ederken bir yanımız sever ama bunu ifade edemeyiz. o terk ediğ gitmiş asla sevemeyiz onu deriz bastırırız duygularımızı sonra en olmadık yerde itiraf edriz çığlık çığlığa ağlarız. en iyi dostumuz kendimizken ona bile düşman oluruz.
insanın bile bile yanlış olanı yapıp anlık bir mutluluk yaşamasıdır. kendini kandırmanın psikolojik sonuçları ağır olabilir. çünkü insan yalan ve yanlışla mutlu olmaya alışırsa öyle devam eder ve kendini bundan alamaz. sonuç da insan kendini kandırma dışında başka hiçbir şeye varamamıştır.
bi durumda aslında olmayacağını bilmek ama yine de olacağına inanmakdır. sadece o an kendini mutlu etmek ve teselli etmektir ama geçicidir. geçtikten sonra verdiği acı daha fazladır.
sürekli ve sürekli, normal şartlar altında devam etmekte. hissedemezsin. bir grup nöron darbe yapar. yönetimi ele geçirir. ve seni kendi yapılarına uygun işlere koşturur. bunu istiyorsun zannedersin. bu senin doğandır bilirsin. her dönüşüm, her rüzgar esimi, her duvara rastgele çarpılan bir kova boya sensin. verilen bir t anında nasıl davranman gerekiyorsa, ne bir eksik ne bir fazla, öyle davranırsın.
cızırtılar rağbet görür. akil olanlar sus pus ve elleri bağlı. ihtilaller ise bağıran, çağıran, hır gür bir topluluğun işi. seviye düşmeye meyillidir. ve bazen elle yükseltilir. aklının oyununda elleri bağlı gözleri kendine aynalı bir sır, kendini öğüten değirmenin ta kendisi gibisin.
bir çok yoldan geçilecek ve sonunda ışıklı gökyüzü gibi parlak bir konuma varılacak. çınlamalar kesilip o güne gelindiğinde aklının labirentinden kurtulacaksın. ama geçmişine geçmiş olsun.
aşk kendini kandırmaktır.tıpkı tanrının varlığına dair net bir cevap yokken inanırsınya aşk öyle bir şeydir .inanmak istersen hep orda var yok inanmak istemezsen aşk hiç yok ,karşıdaki kişinin yaptığı her hareketi bir neden bağlarsın ,elbet bir neden bulursun sonunda ama aşka inanırsan kafandaki bir sürü fesat düşünce kayboluverir , bir iğneleme bile anlam kazanıverir birden ve son olarak aşk bazen bir şeye sahip olmazsın ama varlığı seni mutlu eder ya işte aşk öyle bir şeydir. aşka aşık olmak ise vazgeçilmez bir sevdadır.aşk ordasın biliyorum elbet bir gün benimde kapımı çalacaksın.
avunmak için kısa vadeli çözümdür. yalancı bir dünya kurarsınız kendinize; inanmak istediğinize inanırsınız, görmek istediğinizi görür, duymak istediğinizi duyarsınız. gerçeklerden uzaklaşmak istersiniz çünkü bilirsiniz ki gerçek size acı verecektir.