gözlemlediğim kadarıyla, zeka seviyesi normalin üstünde, herkesin yaptığı şeyleri tekrarlamak zorunda olmadığının farkında olup sürünün aşağıladığı zevklere (kitap okumak gibi mesela, türkiyede soğuk bakılan bir durum birçok angut yüzünden) sahip insanlarda görülen bir durum. kendini ifade edemez,çünkü karşısındaki salağın onu anlamayacağını bilir. o salak da çoktan uyuşmuş beyni ile cep telefonunu, kız arkadaşını değiştirmenin derdine düşmüştür.
anlatmak istedikleri doğru kelimeleri bularak yada düşünceleri karşı tarafa aktarmak eyleminin yapılamaması durumudur.bazı zamanlar bende de olur kafamda kurgulanır her şey ama ağzımdan kelimeler dökülmez çözemedim bugüne kadar.
mükemmeliyetçi insanların yaşadığı sık sorunlardan biridir. istersin ki düşündüklerini karşıya en doğru kelimelerle anlatabilesin. lugatını karıştırsın arasın ama doğru kelimeyi bulamazsın ağzın açık kalır kelime çıkmaz. anlatamazsın derdini seni mutlu eden ne, üzen ne, neye kızdın söyleyemezsin.çıkıpta "şundan dolayı beni kızdırdın" diyemezsin. sadece öfkenin varlığını hissedebilirsin. 'sonuna kadar kızmaya hakkım var ama ben nedenlerini birleştirip bir araya getirip açıklayamıyorum bunu, bu kadar mı yabancıyım kendime?' diye düşünüp durursun.
genelde son söyleyeceği sözü önce söyleyenlerdir bunlar. o anda ya öfkelidir ya da kafanın içinde bir inşa vardır. beyninde uçuşan onlarca kelimeyi uygun şekilde bir araya getirmede sorun yaşarlar. bu denli kilitlendiğinde üzerine gitmek tırmalanmayı göze almak demek olur.
nihayetinde kendini ifade edememek yeni sıkıntılar demektir. zira o anda asıl söylenmesi gereken cümleler cepte kalır hep.
hep başıma gelen durum. ben hangi konuşmamda kendimi düzgün ifade edebilmişim de zaten. hep yanlış anlaşılırım. bir tek çok yakınlarım anlar niyetimi, düşüncemi. çok düşünür hiç konuşmam, çok sever hiç belli etmem hep böyle.
Berbat bir şeydir kesinlikle.çabaladıkça daha da kötü daha da kötü.ara ara telefon kullanmayı bıraktığım da oldu bu yüzden.büyük bir iletişim kopukluğu oluyor hiç anlatamıyorum hiç anlamıyorlar.burdan da mor ve ötesine selam olsun (bkz: bir derdim var)
hayatımdaki en büyük eksikliklerimden biridir bu zıkkım. yüzde yüz haklı olduğum bir konuda kendimi öyle bir ifade ederim ki linçten zor kurturulacak duruma gelebilirim. hele tartıştığım kişi kadınsa bilin ki ben sıçtım.
Tam kelimeleri dilinin ucundan karşındakinin suratına şatadanak söylemek istersin ya söyleyemezsin anlatmak istediklerini bi süre sonra sende anlamazsın işte o melun duygudur. neden konuştum ki dersin bir süre sonra pişmanlıktan kıvranırsın...
kelime dagarciginin yetersizliginden kaynaklanan hadise.
kendini ifade edemedigi icin küfür veya siddete basvurma ise cehalet ile cahilligin muhtesem sentezidir. özellikle görmek isterseniz toplu tasimalarda izleyebilirsiniz bu yaratiklari.
kendini bilememek değildir. kendini bilmene rağmen , olduğun gibi ya da anlatmak istediklerini anlatamamak var. bu da özgüvensizliğe işaret edebiliyor. hadi kendini ifade ettin diyelim, karşı tarafın anlamaması var. var da var yani. yine de siz ifade etmekten çekinmeyin. sonuçta kendini ifade ettikten sonra, olumsuz bir durum olsa da kendinle hesaplaşırsın, başkasıyla değil.
bu bazen, kişinin kelime dağarcının zayıflığından değil de onu dinleyen kişinin, bencilliğinden ve aptallığından da kaynaklanabilen bir durumdur. siz olabilecek en güzel kelimeleri de bir araya getirseniz; karşınızdaki cahil, halden anlamaz, bencilin teki ise sarf ettiğiniz tüm kelimeler boştur. bir öneri: zamanınızı boşa harcamak yerine koşarak uzaklaşınız.
Efendim sadece kelime dağarcığıyla alakalı değildir. Sadece sizle alakalı da değildir. Hatta bazen sizle hiç alakalı değil, tamamen karşıdakiyle alakalıdır.
edemiyorum. kimseye, hiçbir varlığa kendimi ifade edemiyorum. bir elim yağda bir elim balda olduğu halde kalbimde dönüp duran sonbahar fırtınalarını bir türlü anlatamıyorum. anlatamıyorum bir yağmur damlası olmak istediğimi ya da bir toprak kokusunda kaybolup gitmeyi ne kadar arzuladığımı. nankörlüğümün derecesiyle evrenin yaşının nasıl yarıştığını anlatamıyorum. ne kadar tutarsız bir insan olduğumu anlatamıyorum. çocuk gibi, bir şefkate muhtaç olduğumu anlatamıyorum. çirkin yüzümün altında ağlayan bir çocuk olduğunu bir türlü anlatamıyorum. daha doğrusu "anlatamadım" demeliydim tüm cümlelerde; çünkü vazgeçtim.