elinden geldiğince kendini geliştirmek için, tüm metaryelleri kullansanda, yavaş yavaş kendine bir şeyler katsanda, bir zaman sonra öğrenilecek olan şeylerin büyüklüğüyle irkilmenin neticesinde bünyede vuku bulan durumdur. bir çok insana nazaran hakim olduğunu düşündüğün konularda bile, hakim olduğun konunun içeriğinin her geçen gün yeniden tanımlanması, şekillenmesiyle beraber kendini eksik hissetme duygusu da ivme kazanır.
doyumsuz insan ruhunun, yine doyumsuz karanlık düşlerle eriyip tükenmesidir. içre doğru hiçbir zaman dinmeyen arayışın, acı vergisi. her şeye sahip olabilmek güdüsü.
insanı çarpar bu duygu. kelimeler söndürür kalpte, kalbiniz arzuların söndürüldüğü bir kültablasına dönüşür sonunda. kokar, çok pis kokar hem de, bu koku kelimelerinize kadar taşar. yanık bir huzursuzluk taşar gözlerden.
kendini eksik hisseden, en çok içtiğinde belli eder kendini. şehrin neondan ışıkları altında kapkara parlar, ışıldar, büyür, her bir melankolik şarkıda kendi içinde bir garip haz ve özlem dolu şaman danslarına girişir.
neyse ki insan bir yerden sonra daha fazla acı çekemiyor.. eksildikçe çoğalmaktır bu. öyle bir kalabalık ki, kendi kendinizi duyamaz hale döndüren bir eksik yalnızlık.
insanın kendini tam anlayamamasından kaynaklanan durum.bu geçici gibi gelir ama aslında beyninin minnacık bi kısmını kullanan biz insanlar için; hep eksiktik, hep eksik olacağız.hissetme durumuna gelince belli bi süre sonra insan sadece anlayabildiği kadar olduğunu zannedip buna alışır ve artık tamdır,kendince.bi de deliler vardır ki; bunlar tam olduklarını kabul etmeyip hep daha fazlalarını isterler,haklı olarak.aydın,aşmış insanlar da bu gruba girer ki zaten onlar da delidir.bir deli olabilmek dileğiyle..
ölçüsü nispetinde anlam kazanabilecek eylem. şöyle ki; bunun bir yalış, bir de doğru olanı vardır.
doğru ve doğal olanı;
insan kendini her daim eksik görmeli, eksikliklerini ve yanlışlarını kabullenmeli ve mütemadiyen sonuçları iyileşirme cehtinde olmalı ve beşeri ilişkilerinde bunların varlığının bilincinde de olmalı ve buna mukabil bir davranış usulü geliştirmeli.
aksi olarak insan kendini mükemmel ve kusursuz bir varlık olarak tanımlarsa hayatta karşılaştığı sorunların nedenlerini daima başkalarında arayacak ve bu da başta kendisi olamak üzere çevresi ve kendisini üzmekten öte geçemeyecektir.
ikinci olarak;
insanda aşağılık kompleksi niteliğinde bir duygudur ki, bu da tamamiyle bir kişilik problemi olarak tanımlanabilir ve genelde psikolojik bir sorun olduğu aşikardır ve çözülmesi temenni edilir..
Çocukken, "yaşımız küçük" diye düşündük. Her istediğimizi yapamıyoruz.
Kurallar, yasaklar var. Büyüyünce her şey yoluna girecek.
Büyüdük...Bir şey değişmedi. Yine huzursuzduk. içimizden bir ses aynı
sözcükleri fısıldıyordu: "Bir eksik
var."