bunu bekaretini saklamaktan ibaret sanan kızdır çoğunlukla. ağzına alır, eline alır, yalar, yutar, yatar, öper, oturur, okşar, uyur, sever ama içine almaz ayıptır evleneceği erkeğe ne der sonra.
edit: iş bu entry bakire kızları kötülemek için yazılmamıştır. istemeden de olsa bakire olmayan kitlenin sesi olarak buldum kendimi.
kendini evleneceği erkeğe saklamak zorunda kalan kız diye düzeltebilir miyiz acaba? bu ülkede hala aptal bir zar yüzünden gencecik kızlar ölürken, öküzün biri kız bozuk çıktı diyerek evlendiği gece silahını ateşlerken, biz nasıl eleştirelim bu kızları bilemiyorum.. bildiğim bütün küfürleri içimden sıralarken hissetiğim tek şey kzıgınlık. bu ikiyüzlülüğe kızıyorum, erkeklerin her kızı ellemek isteyip el değmemiş kız istemelerine kızıyorum, sanki hiç genç olmamışlar da birden bire kadın olmuş gibi davranan annelere kızıyorum, erkek evlatlarını ellerinden tutup bilmem ne yapmaya götüren babalara kızıyorum bütün bu kızdıklarım arasında kendini değil de küçücük bir deliği evlenecekleri adama saklayan o kızcağızlara kızamıyorum..
eğer sadece kendi isteğiyle bakire kalıyorsa saygı duyacağım kızdır. güzel bir duygu 24-25 yaşında evlenceğini bilirken kendini erkeğine saklamak fakat eğer benimle kimse evlenmez, ya babam duyarsa gibi sebeplerden kendini saklıyorsa bilmelidir ki her sevgilisini aldatmaktadır, ahmet'le çıkarken, ileride kocası olacak mehmet için ahmet'in içine girmesine izin vermiyorsa veyahut anal-oral yapıp bakire kalan kız modelinden değilse, ahmetle işi öpüşmekten ileri bile götürmüyorsa, ahmet ile aralarına mehmet'i sokmuştur ve zihnen ahmet'i aldatmıştır.
artık herkesin şunu kafasına sokması lazım, bu tarz kızları bulmak şehirlerde zorlaştı, küçük taşra kasabalarında evlenme yaşı daha küçük olduğu için bulunabilir. bu tarz kızların azalmasının sebebi, öncelikle evlenme yaşının çok çok yükselmesidir, diğer sebep ise, kızların cinsellik konusunda erkekler ile eşit olduğunu farkına varmasıdır, eskiden muhafazakar kesimlerde büyüyen kızlar korkutularak cinsellikten uzak tutuluyordu, kızların önüne din-adetler gibi yemler atılıyordu, daha öncede söylediğim gibi artık nur suresi'ne ulaşmak 2 tuşa bakıyor. adet kültür gibi konular biraz daha karmaşık olsada, sıkı bir araştırmayla ile, 7-8 günde onlarda aşılıyor, yani bir kızın uyanmasının süresi maksimum 10 gün, hal böyle olunca, bu kızları engelleyemezsiniz, bu kızlar kapı gibi kanıtlar ister, 2. el araba diye diye bir yere varılmaz, birde 80 sonrasında türeyen -her sevgilim versin karım bakire olsun- cinsi ortaya çıkınca, bu konuda yelkenler iyice suya iniyor. bende isterdim 70'lerdeki gibi aşklar yaşamayı 20 yaşında sevdiceğimle pembe panjurlu bir eve yerleşmeyi fakat, toplum sanayi toplumuna kaydığı için artık böyle aşkların görülmesi zor, bütün bu kavgaların sebebi de, şu anda tarım toplumu-sanayi toplumu arasında gidip gelmemizdir, artık ibre iyice sanayi toplumuna kaymıştır, 90-95 arasında doğan nesil ise, tamamiyle bir tüketim ve sanayi toplumunda kendini bulacak ve evlilik yaşının daha da yükselmesiyle bakire olmamak daha da normal bir şey olacak, aslına bakarsınız bütün bu değişik değişik başlıkların hiç bir anlamı yok, zaten toplum olacağı kadar sanayi toplumu olmuş, sanayi toplumunun dışında kalanlarıda, bir burjuva olma sevdası sarmış, sayfalar dolusu yazı da yazılsa, sanayi toplumuna geçiş engellenemez, bu şartlar altında döngü içinden çıkılamaz bir döngüye girmiştir, mozilla firefox dile ile konuşursam; 'sayfa hiç bitmeyecek sonsuz bir döngüye girdi'
ve biz ne kadar konuşursak konuşalım bu işlem geriye döndürelemez..
inancı için harama yaklaşmayan kızdır büyük ihtimal. yoksa "amanın kocemle duhul olurken daha bir sevindirik ossun yiğidim" diye düşünene rastlanmaz pek. cümle bu yüzden hatalıdır, hediye paketi değil mahremiyettir bu. he bazısına göre ha mal ha kadın, elle ellediğin kadar kardır, evet.
yirmisekiz yaşına gelmiş, iki gün süreninden tutun da altı sene sürenine kadar pek çok ilişki yaşamış bir erkek olarak bu tanım hakkında entry girerken içim sızlıyor. eğer ben evleneceğim kızda bana saklayacağını umduğum fiziksel doneleri ben de ona verebileceksem ne ala, ama gel gör ki ben zamanında ve asla pişmanlık duymadığım ve duymayacağım cinsel deneyimlerimi yaşadıysam onun da zamanında yaşamış olması kadar doğal birşey olamaz. önemli olan geçmiş değil, benimle yaşadığı an ve benimle yaşayacağı gelecektir. evlenmenin kıstası günümüzde bekaret gidermek ya da cinsel deneyimsizliği sona erdirmekse bu zihniyetteki insanlara önerim charles bukowski yapıtlarını okuyup kendilerini bu yapıtların baş kahramanları olarak hayal etmeleri ve hayatlarını bu şekilde sürdürmeleridir. evlilikte cinsellikle ilgili beklenti sadece ayrıntılardan ibarettir. sen o kadınla ya da adamla beraber yaşlanabileceğini tereddütsüz hayal edebiliyorsan karşındaki insanın önceleri ne yaşadığı, ne yaptığı önemini yitirmektedir. son olarak da kendini evleneceği erkeğe saklayan kız, kendisini saklamıştır cinsel organını değil. önemli olan da budur.
not: bukowskiyi çok severim, kendisine herhangi bir gıcığım yoktur.
öyle böyle bir kızdır, yani herhangi bir kızdır. normal kızdır.
uzun yıllar önce, aslında o yılların adı uzun yıllar önce değil; "erkek arkadaşımın kılıma zarar gelmesinden korkacağını, benden çok üzüleceğini düşündüğüm yıllar"... işte o yıllarda...
ilk sevdiğim, ilk kez elini tuttuğum, ilk kez gözlerinin içine baktığım, ilk kez seni seviyorum dediğim, ilk kez aşkım ve türevi sözleri sarfettiğim * sevgilim hiç sebep yokken ayrıldıktan sonra klasik dişi yakarışları çığırtkanlığımla her daim neden neden diye sorup dururken bir arkadaşım sormuştu:
-vermedinse ondandır.
-neyi?
-neyi olacak?
-nasıl yani?
saflığın, toyluğun tavan sınırlarında dolaşıyorum...
-ee kızım erkek milleti.
-yok canım olur mu öyle şey. tamam terketti ama öyle biri değl ki o...
sonra acım geçti, aşk ateşim söndü... hatırladım. evine davet etmişti erkek arkadaşım. herhangi bir çekincem olduğundan değil, o gün işim olduğundan-müsait olmadığımdan gelemem demiştim.
-işte benim de senden beklediğim budur. benim aşkım hemen öyle eve filan gelmez. demişti...
daha sonra bir tatlı sert atışma sırasında ise;
-sen bana güvenmiyorsun zaten. eve çağırdığımda da gelmemiştin.
ama aşk filmindeyiz ya. şapşallık rolünü giymişim adeta.
nitekim vermedin mi sorusunu soran arkadaşımın haklılık payı olabileceğini düşündüm.
-belki de sen haklıydın?
-gerçekten hiç birşey olmadı mı aranızda...
-olmadı.
-yoksa sen de kendini evleneceği erkeğe saklayan kızlardan mısın? böylece erkekler için özelleşmiş olduğunu mu düşünüyorsun?
-ne yapayım halka mı arz edeyim?
daha sonrasını dinlemedim bile. kızların erkekler için obje olduğunun ispatı konudur bu. bakaretin mahremiyetini, masumiyetini, bayanlar için nitel ya da nicel değil ruhani bir önemi olduğunu anlayamazlar. fakat tabiatın kanunu anlayışsız olan erkek değil, kendini pespaye etmeyen kızdır. varsın öyle bilsinler...
kocasiyla evlendikleri gece sevisirken aklindan eskilerden kalma baska bir herifi gecirmeyen kiz, kendini evlendigi erkege saklamis kizdir. bunu yapamayan kiz ise -kizlik zari orjinal haliyle yerinde duruyorsa bile- ya kendini evlenecegi erkege saklayamamis ya da yanlis adamla evlenmistir. *erkeklerin kendini daha guclu ve iyi hissettikleri bir noktadir bakire kizla evlenmek, o bir kac damla kani akitan kisi olmak... bunu tartismak yersiz zira yanlisligini beynimiz kabul etse bile erkeksi durtulerimiz kabul etmez. evet yalan ve inkar yok, pek cogumuz* her ciktigimizla yatabilelim ama mumkunse evlenecegimiz kiz bakire olsun isteriz. ama daha onemlisi evlenecegimiz kiz bizden evvel daha cok sevdigi birisi sirf kendisiyle evlenmedi diye bizimle evlenmemis olsun. durustluk, onur, seref, gercek ve samimi sevgi bacak arasindan anlasilmiyor maalesef.
fahişe, fuhuş yapan kişi demektir. nikahsız olarak cinsel ilişkide bulunmak da fuhuş ise bu durumda yalnızca bayanın değil erkeğin de fahişe versiyonları ortalıkta kol geziyor!
iffet, -kişi eğer buna gerçekten sahipse- hayatın anlamı ya da hayatı anlamlı hale getiren en önemli unsurlardan biridir.
bu konuyu böylesine basite indirgeme çabası içerisinde olan insancıklar, kendilerine vermeyen veya başkasına vermediği duyulan kızın ki 'vermek' burada vajinanın aktivitesi olarak görülüyor, mutlaka 'penisle' bir vesileyle doğrudan ilişkide bulunduğunu öngörmekteler.belki de bu kişilerin çevresinde gerçekten de öyle insanlar vardır, orasını bilemeyiz. (bkz: kişi sevdiği ile beraberdir.) o halde özür dileyerek en başta yapmış olduğum tanımı genişletmek isterim, bayanların dışında beylerin hatta beyinlerin de fahişe olanları mevcut!
her türlü kendisini evleneceği erkeğe saklamak istiyor ve uğraşıyorsa takdir edilip evlenilesi, kocasının bikbik yapmasını engellemek için anal çalışıyorsa vajinası dağıtılası folloş kızdır.
fakat ne yazık ki türkiye'de ciddi anlamda evliliği bekleyip "ilk ve tek erkek kocam olur" diyen kıza salak gözüyle bakılıyor. her başlıkta değinmek istemiyorum fakat her başlık bu konuyla ilgili olduğu için değinme, tekrar tekrar söyleme ihtiyacı hissediyorum. bakınız, avrupa'daki kızları çatır çutur sevişen yaratıklar zannetmeyin. yatmak istediniz diye sizden ayrılabilirler; öyleleri de çok. avrupalıyız, moderniz diye höykürürken kendisini kocasına saklayan kızı üzmeyin bari. ben sıkıldım modern diye höykürdüğünüz avrupa'da bir bok yok diye, siz hala bikbik yapın. niye yahu? çok abazan olduğunuz için mi kabullenmek istemiyorsunuz kendisini kocasına saklayan kızı? yapmayın etmeyin.
gidin biraz katoliklere bakın bakalım. teksas'ta 20 yaşında sevişti diye kızı öldürüyorlar, hey yavrum hey.
görmeyeli ne çamaşırcı olmuşuz yahu. kime kalmış kimin ne mal olduğu, ne bok yediği? bu vasıfsızlıklar neye dayanır? amacımız kendimizi tatmin etmek değil mi? tek varoluşumuz "ben" uğruna değil mi? bırakınız o zaman, kim nasıl mutlu oluyorsa öyle yaşasın.
çok toplumsalız, bireyselliklere karşıyız. ondan yani, başka bir niyetimiz yok, he mi?
her kelebegin anlayamayacagı hadisedir, zira o, buldugu her erkege verme tahayyülünde bir kelebektir, erkek bulupta vermeyen kızı salak olarak görür, malum ileri yasında kelebek olmak, sıkıntılı bir cinsel yasantı demektir.
- ya kusura bakma, kendimi seveceğim erkeğe saklıyorum.
+ lan o zaman niye benle evlendin ?
- eh ehe tabi şimdi sen böyle diyince biraz saçma gibi durdu dediğim.