haklı temellere dayanır bu hissiyat. çünkü gerçeğin ta kendisidir. kendine biçtiğinden, sandığından daha az değerlidir herkes istisnasız. ve belki de çok daha az.. ilk fark edildiğinde enkaz altında kalmış bünyenin nefes almadaki zorluğunu yaşatır. fakat üstünde kalınan enkaz; aslında gerçekleşmemiş beklentiler, yaşanmamış veya uzakta kalmış mutluluklar ve daha nice benzer külfetin tezahüründen başka bir şey değildir...
aslında şu ülkede yaşanan sosyal medya çılgınlığının, sanal mecralarda mutluluk, ilgi aramanın, uyuşturucu bağımlılığının ve her türlü şer'in altında yatan duygudur.
önce kendinize ve çevrenize değer vermekle, sonra yakınlarınızın çabasıyla aşılabilir. kendi gücünüzü, potansiyelinizi farketmek. tek çare bu.
başkalarının sana değer vermesiyle anlamlandırdığın hayat birgün elinde patlar.. birilerinin sana değer vermesi için önce kendini değerli bulmalısın. çünkü her insan değerlidir.
"insan değerini kendi biçer" desek de kabul etmek gerekir ki insan sevilmek değer görmek ister, sevdiği ve değer verdiği insan tarafından. Çok güçlü olmak, hayata karşı her daim direniş halinde olmak, bir damla gözyaşı dökmekte zorlanmak yeterli değildir. insan ne kadar güçlü olsa da zayıftır çünkü sevgi insana güç verir ama aynı zamanda sevgi beklediği için zayıflatır. Bu durum yine de insanı değersizleştirmez. Çünkü sen elmayı seviyorsun diye elma da da seni sevmek zorunda değildir. Tahir de Tahir'liğinden birşey kaybetmeyecektir. Demem o ki güzel insanlar her daim değerlidir, bazen değersiz hissetse de değerinden birşey kaybetmez.
aslında bugün sosyal medyadaki dikkat çekme çabasının, gerçek hayatta yaşanılan bağımlılık ve ruhsal problemlerin asıl sebebidir.
bu ancak kendini başkalarının verdiği değerle tanımlamamak ve özgüvenle halledilebilir. halledilmezse bir kısır döngüye döner ve hayatı olumsuz etkiler.
varoluş sancısı çekerken ara ara insana vuran duygudur. sonuçta insan varlığına öz katmak kendini anlamlandırmak için yaşar ama bu beyhude çabayı gerçekçilik kırar.
o yüzden ara ara insan değersiz olduğunu hisseder. aslında değerli olduğunu hissetmesi daha büyük bir sorun ama neyse, gidip biraz varoluşumu sorgulayayım madem.
çoğu zaman içinde bulunduğum durumdur. özgüven denen bir şey yoktur zaten, onu unutun. ne kadar başarılı olursanız olun derinliklerinizdeki o yetersizlik hissini söküp atamazsınız içinizden. kendinizle bir türlü barışamaz, suçu hep kendinizde bulursunuz. içten içe kendinize söylediğiniz tüm o şeyleri bir başkası size söylese çılgına dönersiniz belki, ama içinizdeki o sesi besleyen şey bu hissiyatın ta kendisidir işte.
Kimsenin bana deger vermemesi benim degersiz olduguma gelmez. Belki de karsindakiler kalitesizdir iyi insandan anlamiyordur kiiiii gunumuz boyle insanlarla dolu.
En yakınına koyarsın, kendinden feragat eder, onu iyi etmeye çalışırsın. Bir gün kötü hissettiğinde seni siklemez ya. Heh işte o noktada kendine de değer veremezsin. Çünkü siklenmediğini fark ettiğin anda kendine sövmeye başlarsın. Kendi ağzına hem onu sıçırtır, hem kendin sıçarsın.