sanmanın ötesine geçende, gerçekle yüzleşeceğimiz durumdur. bu gerçekle başedende kendi aydınlanmanı yaşayabilirsin. (bkz: voltaire) hayatı cennete döndürmek için altın kurallar keşfedebilirsin.
iyi bir iş buldum -yetmez-,
iyi bir aile -babam şerefsizdi, annemin cenneti bizim mutfak ancak-
iyi bir sevgili -öyle birşey yok ki-,
iyi bir ev -paranın gözü kör olsun-,
iyi bir hayat -çok soyut be abicim-,
kaldık mı ulu sözlükte bilgisayarımla başbaşa. onada kalitesiz dediler. sanırım artık kendini cehennemde sanabilirim. yahut şu sevgili işini ben bir daha düşüneyim.
istanbul'dan adana'ya yaklaşık 1,5 yıl boyunca gerek yaz okulu gerekse bayramı istanbulda geçirme hevesi ile gelmeyip, bu yaz adana'ya adım atıp, afedersiniz sıcaktan kavrulup-eriyip-ölüp biterkene, bir soğuk duş almak isteyip, duşa girildiğinde soğuk suyun akmadığını, ben adanaya gelmeden önceki gece su motorunun bozulduğunu ve 4. kata su çıkartamadığını öğrenip, kendi üstü başını parçalamaktır bu his...
terli terli yatağa girip, her tarafın yapış yapış iken uyumaya çalışırken, bir de sivrisinek faciası ile karşılaşmaktır. insan düşünür, nereye geldim lan ben, o değil bu şehirde 18 sene nasıl yaşadım? diye.
cehennem sıcakları derler ya, adana için güney şehirleri için çok söylenir bu söz, ama hiç bir zaman kendimizi cehennemde hissetmemiştik bu şehirlerde. batıyı görünce götümüz kalktı sanırım, istanbuldan gelince buraya cehennemde hissetti insan kendini.