(bkz: yeni mi anladın koçum)
eğlenceden anlamazlar, oturup insan gibi sohbet yapmazlar, sürekli suratları asıktır, ne biliyim yabancı kızları bilen bilir yüzlerinde sürekli bi gülümseme arada bir gelen kahkahalara eşlik eder.
tabi bunların nedeni belli. cinsel gerginlik, etraf ne der endişesi, hafif kız olmamak, cinsel organını unutma gayreti ve gerginliği türk kızlarını iğrenç insanlar yaptığı gibi erkeklerini de kıro iğrenç insanlar yapmıştır.
genelleme yaptığını zannederek bir tarafı karalayan zihniyetin yaftaladığı kızdır. dikkat edin başlığı açan yazar arkadaş daha ilkokulda öğrendiğimiz yazım kurallarından bile aciz. "şey" ile yazılan her kelime ayrı yazılır evladım. össye hazırlanırken bile bunu kavrayamadıysan yazık sana. önce "şey" nasıl yazılır onu öğren, sonra birilerini eleştirmeye kalkış. aksi takdirde bir zincirin halkaları misali birbirinden ayrılamayan laf sokuşturmalar silsilesine sen de dahil olursun da ruhun bile duymaz.
edit: başlık bu entryden sonra saygıdeğer modlarımız tarafından düzeltilmiştir. eh kısmet artık.
kendini bir şey sanan türk erkeklerinin yanında lafı bile edilmemelidir, hele bir de kapalı alanda güneş gözlükleriyle resimlerini eklemiyorlar mı bu erkekler, yarıyorlar insanı.
Dünyadaki tüm milletlerin ve cinsiyetlerin "kendini bir şey sananı" vardır. Madem ki başlığımız böyle, o zaman biraz da ben bahsedeyim bunlardan. Ki bu tabii ki tamamen subjektif bir gözlemdir. Yani kimse bana laf yetiştirmeye çalışmasın lütfen.
Efendim, benim en sinir olduğum olay trafikte yaya olanlarına yol verdiğin zaman, güzel olmamasına veya arkasından bakacak bir fiziğe sahip olmamalarına rağmen, suratlarındaki kendilerini beğenmiş "tabii ki yol vereceksin ben bir bayanım ha şöyle adam ol" tarzı surat ifadeleridir. Üstelik böyle bir durumda eğer arabanız da çok eski bir model değilse, yürüme tempolarında gözle görülür bir düşüş yaşanır. Bu esnada tek kaşları kalkık, göğüs ilerde ve baş dik bir vaziyettedir. Bu arada sırf şirinlik veya yalakalık olsun diye güzel bulduğu bayan yayalara olmayacak yerde yol veren erkek sürücüler de vardır ama o ayrı bir konu.
Yazılacak daha çok şey var ama güzeller güzeli değerli Türk kızlarımız içerisinden "kendini bir şey sananlar" daha da önemsenmemelidir ve diğerlerine ağırlık verilmelidir.
bozuk domateze 10 kişi el atarsa onun fiyatı artar. arz talep meselesi.arkadaşlar hiç kusura kalmayın. hata bizde! seçicilikten uzak oldugumuzdan bu böye devam edecektir. insanların daima biryerleri havalanacaktır.
ne münasebet.. prensestir onlar. belkide kendilerini bir şey sanmaları gerektiği için böyledir, bilemezsin.
mesela biz türk erkekleri de kapalı alanda ray ban güneş gözlükleri takıp şebek şebek fotoğraflar çekip
yonja ve türevi sitelere koyuyoruz di mi.. biz de kendimizi bir şey sanıyoruz aslında. kafamızı devekuşu
misali toprağa gömmüşüz, olay kız erkek çatışmasına dönüşüyor. kendini bilmek önemli ama biz kolayına
kaçıyoruz. kızlar hakkında bir başlık açıldığında kızlar kazan kaldırıyor, ' aa bize bunu dediniz, asıl
kendinize bakın siz..' ve gelsin eksi oylar. veya tam tersi durum. çünkü türk erkekleri sapık, kızlar
da bu yüzden böyleler. al sana bir genelleme daha. bir flört veya buna benzer bir durum olduğunda
ilk işi koşa koşa arkadaşlarına yanına gidip, 'kızımm, bu çocuk benden hoşlanıyoo, ama naapsam
bilmem ki.. diye dedikodu yapan( sözde kendini yüceltecek, sokakta, metroda, otobüste.. sürekli
küçük dağları ben yarattım havasında dolaşan, herhangibir ortama girdiğinde içten ve samimi olmaktansa
ilginin sürekli kendinde toplanmasını bekleyen olmayınca da hırçınlaşan kızların sayısı çok mu az
acaba? veya bunların dışında kalan kızlar kendi hemcinsleri hakkında bu objektif yorumları
yapabilecekler mi çok merak ediyorum.
sanılanın aksine birçok insan, bir çıkış yolu bulamadığında, aslında farkında olmayarak kendini bir şey zanneder ve gerçekten de mutlu olur. zannedebildiği ölçüde mutlu olur. insanın sahip olduğu veya kendine yakıştırdığı her sıfatın bir mükemmeli vardır. dahası, her sıfat, zaten kafamızda oluşturduğumuz o mükemmel özelliktir, bir fikirdir yalnızca, ulaşmak istediğimiz son noktadır...
hep birilerini yargılarken, ya da yaftalarken aslında; kendini ne kadar eleştirir ki bunu sorgulamak gerek...
Adamın biri kendini buğday tanesi zanneder, nerede tavuk görse köşe bucak kaçarmış. Akıl hastanesine yatırmışlar. Uzun süre tedavi görmüş, sonunda doktor, iyileştiğine kanaat getirmiş, yanına çağırmış: "iyisin değil mi evladım, artık sen buğday tanesi değil koca bir adam olduğunu anladın! Kendini buğday tanesi zannetmek gibi bir sorunun yok sanıyorum artık!" "Evet, iyiyim," demiş adam, "buğday tanesi olmadığımı öğrendim!"
Ve taburcu edilmiş. doktoruyla vedalaşmış, hastaneden çıkmış... Ne var ki çok geçmeden, doktor bir bakmış, adam kan ter içinde koşarak geri gelmiş ! "Ne oldu evladım, bu halin ne, neyin var?" diye sorunca doktor; adam, "Efendim!" demiş, Bende sorun yok! Ben buğday tanesi olmadığımı öğrendim de... Bunu tavuklara da öğrettiniz mi ?..."