her ne kadar iç acıtsa da alışmak zorunda olduğunuz durumdur.
şöyle ileriye bakarsın bir, sanki güneşli bir havada ellerini gözlerinin önüne siper eder gibi. sanki pek bir şey yok... bomboş bir arazi. insan alışır, acıya da, ayrılığa da. kaybedilenlere de. hatta işkence gören biri belli bir raddeden sonra acı da duymaz. yani ona da alışır insan. alışır alışmasına ama bu alışmayla birlikte başka biri olur insan. sanki sinirlerini alırlar, sanki robot gibi olur.
hayat, her şeye hazırlıklı olmayı zorunlu kılıyorsa elden ne gelir?