anlamaya çalışmaktan vazgeçmek en etkili yaklaşımdır.
kendine yabancılaşmak gibi görünebilir ilk bakışta
ancak tam tersine yabancılaşma 'düşün' insanı
olmakla bağlantılıdır. düşün insanı olmaktan
'yaşam' insanı olmaya geçiş yapılırsa eğer
doğamıza uygun davranacağımız için
artık ortada anlaşılacak birşey kalmamış olur.
ortada böyle bir 'sorun' olmayınca paradoksal
gibi görünse de kendini anlarsın. aslında
böyle bir kendi olmadığını... sadece olursun.
ve buna batı dünyası kendini anlamak der.
kahkalarla gülüp yolunda yürürsün.
zaman alabilir. kendini anlamak için kendini dinlemelisin. kendini dinlemek için sessiz bir yere gidip anlattirmalısın kendine. hele otur soluklan yeğenim ne diyon sen derdin ne demelisin. o da tane tane anlatmalı. yine anlaşılmayabilir ama hiç olmazsa karşısında birisi olduğunu ve dinlemeye hazır olduğunu bilerek kendine güven gelir. garısık gurusuk yatıyonuz.
aynadaki görüntünü anlamaktır. kimin bu çizgili yüz bilmektir. ikidebir dış görünüşünü kontrol için aynaya bakanlara, "aynaya bakmak mı? kimi kandırmak için?" der osho.
kendinle savaşı durdurmak degildir fakat ezdiğin, bastırdığın, dizginlediğin kadını/adamı ihmal etmemektir ve arada hatırlamaktır. Zira aynadakinin gönlünü hoş etmesi oldukça kolaydır, hayatın akışına müdahale edecek çabaları gerektirmez. Aynadaki görüntününün ne istediğini bilmek önemlidir. Kendin olmayı gerektirir, gerçekten kendi iyiliğini düşünmeyi.
kendini bilmezlerin mutluluğu da bundandır. kendini bilmeden yaşayıp gitmek varken kendini anlayıp eziyet çekmenin ne manası vardır.. gerçi necip fazıl'ın dediği gibi
"Anlamak yok çocuğum, anlar gibi olmak var;
Akıl için son tavır, saçlarını yolmak var..." aslında anlamak yoktur anlar gibi olmak vardır.. ama anlar gibi olmak bile insanın içine derin bir hüzün giydirir..
en iyisi anladıklarını görmezden gelerek yaşamak, görüp de görmemezlikten gelmekte mahirleşmektir.
önce kurtulmak gerekir bunu bulanıklaştıracak olan herhangi bir şeyden. kendini anlamak için ön hazırlık yapman gerekir. bazen yıllar alır bu.
hayvani içgüdüleri biraz daha geri plana itip, insan olunduğunun bilinciyle hareket edilmelidir.
kendini anlamak;
rutin hayata, modaya, kimin ne dediğine aldırmadan kendine ayna tutmaktır.
her insanın farklı bir lisanı vardır. o lisanda kelimelerin anlamı kendine hastır.
beyninde, kalbinde çınlayan seslerin dilini çözmektir.
kendini anlamak bir anlamda serbest bırakmaktır içindeki seni. sana seni anlatsın diye. *
insanın kendini anlaması kendi düşüncelerini anlamasıdır. bir insan ne istediğini, istediğine ulaşmak için kişiliğinden ve davranışlarından -kısacası kendinden- vermesi gereken ödünleri anlayabilirse, kendini anlamış olur. ve bu zordur, çünkü insan kabullenmeyen bir yapıya sahiptir. sürekli değişken bir ruh hali ve diğer insanlara kendini kabul ettirme isteği insanın doğasını değiştirir, kişiliğini mahveder. bu yüzdendir ki etrafında fazla arkadaşa sahip olan insanlar kendini anlayamazlar. kendini anlayamayan insan, kendini anlatamaz. kendini anlatamadığı sürece ise etrafındaki insanları kaybeder, yalnızlığa mahkum olur.
bir de kendini anlamış gibi davranan insan vardır. öylesine yalandır ki sözleri, inanmanız imkansızdır. kişiliğini bir yalanın üstüne oturtmuş, yalan olmuştur o artık. ne yapsa ne etse çare yoktur, giden gitmiştir bir kere. yalanına hapsolur, yalnızlıkta yok olur.
Dengesizim lan ben nasıl anlayabilirim ki bilemiyorum ama ben anlayamadıktan sonra kimse de anlayamıyor beni zaten. Bir dakika önce ağlarken, bir dakika sonra kahkaha atabiliyorum. Ya da bir dakika önce seviyorum derken bir dakika sonra nefret edebiliyorum.
Gerçek anlamıyla kendinizi anlayabildiğiniz gün insanlık için küçük ama kendiniz için büyük bir adım atarsınız. ölmeden önce becerebilirseniz de bunu tebriklerimi sunarım.