soullessfreak adlı yazarın ortaya attığı manyaksı eylem. kendini tanrı sanan bir insan neden yapacak o kadar şeyi, elinde olan sınırsız güç varken başkasını cehennemlik ilan etsin? Hem ne zamandan beri tanrı milleti cehennemlik ilan ediyor? diye sordurtan kavram. Tanrı'nın bilmediğimiz panosu mu var acaba; Haftanın Cehennemlikleri, Ayın cehennemlikleri diye. Ha bununla beraber magazin haberlerinin de olası başlıkları var. Şok şok şok, Yüce Mevla'dan Tolga Karel'e tam 15000 sene! , Allah affeder dediler ama Allah çarşı için üstü kapalı bir cehennem tribünü hazırladı niteliğindeki başlıklar. Kendini Allah sanmak, Allahın varlığına inanan birisi için son derece yanlış bir düşünce olduğu için içi boş hatta hatta abes bir kavram. *
hani kuran-ı kerim diye bir kitap vardır. orada allah cennetine almayacaklarından bahseder. sonra insanlar vardır, kuran da zina yapan kesin cehenneme gider yazmadığı halde gidecektir diye millete çemkirirler. işte bunlar kendini allah sanıp milleti cehennemlik ilan eder. soullessfreak ne yapsın, hemen kızmayın.
illa bana zıt gidecekseniz kendi kutsal kitabınızı yazın, kendi dünyanızın tanrısı olun. ne yapayım.
dedi ve uzaklaştı genç kadın.
edit:bu başlığı açan fenafillahtan da habersizmiş. adam maneviyatın doruklarına ulaşıp, "ben allah ım." diyor. sözlükten ayar mı verelim.
Suruç olayından sonra sözlük yazarlarının içine düştüğü durum. Hatta isim vermek istemiyorum ama cehennemde kimin odun olacağına kadar fetva verenler olmuş öhöm (bkz: pembeojelihatun) sanırım kendileri cehennemdeki yakıt müdürlüğünden haber alıyorlar. Her neyse arkadaşlar, bırakalım allah kendi işini kendi yapsın. Hadi 1.60 kızlara giydirmeye devam.
allah'ın ayetleri resulunun hadislerine dayanarak cehennemliktirler demek haricindeki söylemler allah'a ve resulune iftiraya girer. bilmeden o günahtır bu haramdır demek daha büyük günahtır. çünkü yüce allah ayetlerinde bilmediğiniz şeyin ardına düşmeyin, bilmediğiniz bir şeyi biliyormuş gibi söylemeyin buyuruyor.
hem şu olaydan ibret alınmalıdır.
tahrim suresi 1. ayette yüce allah "Ey peygamber! Eşlerinin hoşnutluğunu arayarak, Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram kılıyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."
Olayı ise, : “Hz. Peygamber tatlıyı ve balı severdi. ikindi namazını kıldıktan sonra hanımlarının yanına gider, onlardan Zeynep binti Cahş’ın yanında bal şerbeti içer ve uzunca kalırdı. Ben ve Hafsa: “Peygamber hangimizin yanına gelirse o, ona: “Sen meğâfir yemişsin, ben, senden meğâfir kokusu alıyorum” desin” diye söz birliği ettik. Hz. Peygamber de kendisine böyle diyen hanımına: “Hayır, ben meğâfir yemedim, fakat Cahş kızı Zeyneb’in yanında bal şerbeti içtim. Ama bir daha içmemeğe yemin ettim. Sen bunu başkasına söyleme” dedi.”[1] bunun üzerine yukarıdaki âyetler nâzil oldu. Bazıları da Resûlullâh'ın kendisine haram kıldığı şeyin, hanımlarından Mâriye’ye yaklaşmama olduğunu söylemişlerdir
Burada peygambere yapılan hitap, kınamalı bir hitap olmayıp, aksine Hz. Peygamberden sâdır olan bu şeyin olmaması gerektiğine dikkat çeken bir hitaptır.[3] Allâh'ın haram kıldığını kimsenin helâl kılma selahiyyeti olmadığı gibi, helâl kıldığını da haram etmesi söz konusu değildir. Zîra: “Allâh'ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri haram kılmayın...”(Mâide, 5/87) “Allah'ın haram kıldığının sayısını çiğnemek ve O’nun haram kıldığını helâl kılmak için...”(Tevbe 9/37) âyetlerinde de geçtiği gibi Allâh'ın hükmüne karşı haramı helâl veya helâlı haram itikad edecek, yahut ettirecek şekilde bir haramlık meydana getirmeğe kalkışmak, küfür sayılacağından veya sınırlı olarak nehyedilmiş olduğundan bu husus, peygamber şöyle dursun, mü’minler hakkında bile düşünülemez.
Hz.Peygamberin bu kararının başka bir açıdan önemi çok büyüktü. Zîra bir peygamberin helâl olan bazı şeyleri kendisine haram kılması, yememeğe söz vermesi, ona uyan ümmet için yanlış anlayışlara yol açabilirdi. Haram olmamasına rağmen, peygamber yememiş diye bazı helâl yiyecekler de yenilmeyecekler gibi anlaşılabilirdi. Bu, dinde yer alan bir helâlin, sonrakilere harammış gibi intikaline yol açabilirdi. işte bunun için ilâhî hüküm gelerek, Resûlullah uyarılmış oldu.