Toplumun geneline ters düşmemek, tepki almamak, bu arada etrafındakileri de kendine benzetmek amacıyla kendine Müslüman kimliği verip de Müslümanlıkla hiçbir ilgisi olmayan ve aslında bunu kendisi de bilen, çarpık bir zihniyete sahip kişiler Kuran'da "münafıklar" olarak isimlendirilir.
Münafıklar, gerçekten iman etmedikleri halde, "inandık" diyerek çeşitli dünyevi çıkarlarını korumaya çalışır; ayrıca insanlara da böyle sapkın bir zihniyeti aşılayarak, onları islam'ın özünden, Kuran'dan uzaklaştırmaya çalışırlar. Böylece etraflarında vicdanlarını rahatsız edecek, samimi inanca sahip kişilerin kalmaması için uğraşırlar. Allah bu kişileri inananlara Kuran'da şöyle tanıtmaktadır:
insanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir.
(Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller.
Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab vardır.
Kendilerine: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde: "Biz sadece ıslah edicileriz" derler. Bilin ki; gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler. (Bakara Suresi, 8-12)
Günümüzde bu görüntüye bürünülerek, islam dünyasının halifeliğine soyunulduğunu görebilene açık seçik söyleyen siyaset tarzıdır. Başarılabilirse çok güzel olaylara vesile olur. Aksi durumdada pek bir fena olur.
böyler bir şey yapmak doğru olmasada yapanların çoğunun toplumsal baskıdan dolayı yaptığını düşünüyorum elbette çıkarları için yapanlar olsada azınlıktadır.
bir makam için yapanları çoktur. bakar ki o şirket dindar bir şirket, hemen cuma namazlarına gitmeye, konuşmalarında Allah'tan ve dinden bahsetmeye başlar. iş görüşmesinde ne kadar dindar olduğunu, babasının da hacı olduğunu anlatır.
bu kişiyi dinsizlerin çalıştığı şirkette de görebilirsiniz. oradaki taktik ise inkar üzerine kuruludur, müslümanların aleyhinde konuşarak başlar cümleler.