Uzun ilşkinin sırrıdır taviz vermek. Ben taviz vermem, çizgim nettir, dersen ya sap gibi kalırsın ya da attığın büyük tükürüğü şerbet tadıyla yalarsın.
" farklı düşünenler daima yalnızdırlar. " bu yolda yalnızlık bir kaderse eğer; farklılığımızdan faydalanan insanları etkilediğimizi düşündükçe, böyle yalnızlığa şapka çıkartmak gerek; üzülmek değil.
Tam aksine. Sınırları ve çizgileri olmalı insanın. Kendinden taviz ve ödün verdikçe daha fazlasını verir, tüm iyi niyeti sömürülür, kandırılır.
Her halükarda yalnız kalacaksak, onurlu bir yalnızlığı tercih ederim.
yıllarca her tanıdığı insanın yükünü kendi küfelerine yükledikten sonra, nefes almak için bu küfeleri yere bırakan insanların artık kabul etmek zorunda kalacağı durumdur. şimdi sıra kendi küfesinde kendi çöplüğünü taşıyan diğer insanlara gelecek. onlar da durumlarının farkına varıp kendi taviz duvarlarını örecektirler. ve hiç bir zaman, hiç kimse yanlızlığı tatmamış olmayacak. umalım ki yükü taşımayı bilenler kadar şanslı olsunlar.
diğerlerinin. onların, senin dışındakilerin seninle olmak, yanında olmak için istedikleri sevgi rüşvetine kayıtsız kalmaktır. seni tamamladıklarını söyleyip her daim bir parça koparırlar senden. her gelen bir parçanı alır. eksilirsin. birlikteyken yalnız olursun.
kendinden taviz vermeyen insan yalnız kalır; çünkü insanlar kendisi gibi düşünen, kendisi gibi davranan, kendisini asla eleştirmeyen insanları çevrelerinde görmek isterler. kendinden taviz vermeyen yani ona buna dalkavukluk yapmayan, kendi düşüncelerini sonuna kadar savunan ve yapmacık sevgilerden kaçınanlar yalnızlığı tercih ederler. kendinden taviz vermeyen insan yalnızdır belki ama en azından kendisine olan saygısını kaybetmemiştir.
hayatta yapayanlız kalmamak için, biraz hoşgörülü ve yapıcı olmakla kimsenin incileri dökülmez. aksi halde her insan birgün yanlız kalmaya mahkumdur. ama bunun adı kendinden taviz vermek değildir, uyumlu ve yapıcı olmaktır. insan, iç dünyası ve dış dünyası arasındaki dengeyi kurabiliyorsa zaten sorun yok demektir ama bu da zamanla ve deneyimlerle olgunlaşarak kazanılır.
taviz vermek ile yalnız kalmak bir terazinin iki kefesine otursa elbette ilkeli insan her ne olursa olsun yalnızlığın ağırlığını tercih ederek meseleye bir şarkı sözü tadında yaklaşır.
yalnızlık benim en vefalı yarim,
ben onu kimler için terkettim?
o beni bırakmıyor.
hayatındaki her şeyi sadece "mantık" ile yapmmış insanın sonu. belki doğrudur, başı da diktir; ama ilerde birgün gerçek seveni olmadığında "niye kimse beni sevmiyor" diye ortalarda yakınmayacaksa... gayet iyi. ya peki ilerde kişi yaşlandığında mesela mantık olarak yaşlı ve kırışık birini sevmek genç torunu için *"taviz vermek" olabilirse...
o zaman iki şartname var;
1)
taviz vermeden dik kaldığında kendinin hakkından gelmek.
kimseden medet gelmeyince yakınmamak.
mantığı etkilenmesin diye duygular da nedir bilmemek...
2)
taviz vererek alttan almak.
yeri geldiğinde dostları için ezilip büzülebilen.
herkes birbirini sevsin de dünya işleri öyle idare edilir bir şekilde demek.
belki çok üzülen...
ama sevdiği için ilerde sevilebilme ihtimali olan... *