bir ütopyadır. fiziksel anlamda her şeyden kaçılabilir. ancak kendinden asla. kaçtığını zannetmek ise kendini avutmaktan öteye gidemez olup polyanna cı bir söylemdir.
insanın kılık değiştirmiş normal haline sığınmasıdır.
kısa vaadeli olarak baş ağrısını hafifletse de genel olarak pek bi boka yaramaz.
kaçmak yerine onun sesi ne kadar kısık olursa olsun ismail abi misali ''nasııııl ?'' diye kaçılma sebepleri irdelenmelidir.aksi takdirde bir sonraki kaçılacak durak, şeytan doktorların firmalarla yaptıkları anlaşma gereği sizleri lustrala boğacağı psikiyatri merkezleri olur efendim.
zor anlarda kişinin yapmak istediği fakat yapamadığıdır. kısa süreli de olsa kişinin içine düştüğü gereksiz çabadır. gölgesini istemeyen kişiden farksızdır esasında.hani her şeyi geride bırakıp uzak şehirlere, kimsenin olmadığı, bilmediği yerlere, sadece olmak istenilen yerde olmak arzusu içinde olunan anlarda, kişi kendini bile geride bırakmak ister. o dur işte... ama kendinden kaçmanın imkansızlığı gibi kaçtığınızı düşündüğünüz anda bile yanınızda, içinizde, beyninizdedir. başınızı yastığa koyduğunuzda yanınıza uzanır, yemek yerken karşınıza geçer yemek yiyişinizi izler, yürüken elinizden tutar, konuşurken biri daha eklenmişcesine sizi dinler.
her zorlukta, her yenilgide, her istenmeyen olayda kişinin içine düştüğü durumdur, nafiledir, boşa harcanan çabadır.
yorulmak.zamanın acımasız hızına bırakıp kendini içindekileri,kalbindeki agıyı,belki kaybettigin inancını yok saymak.yokmuş gibi davranmak.ama her defasında varoldugunun yüzüne vuulmasıyla kendinden kaçmayı beceremedigini fark etmek.ve her defasında biraz daha fazla yorulmak.
görünenin de ötesindekileri görmeye ve silik düşüncelere dalmaya görsün zihin.
kendini kandırmakla başlar herşey, kötü olan her şey karşısında her bir haltı iyiye yormaya çalışırsın. bilirsin kendini aldattığını ama bilmemezlikten gelmek hoşuna gider.
hayatında tek bir şey bile yolunda gitmezken sen her şeyin yolunda gitmemesiyle mutlu olursun. içine içine akan gözyaşları boşunadır. kalbe saplanan bıçaklar kör. beyninde bilediğin her bi düşünce boş. koca bir geçmiş vardır önünde toplamı sıfır olan ve gelecekle çarpılıp dipsiz kuyuların bekliçiğini yapan. basit ama mutlu bi sıfır. kaçmak değil galibi belli bir savaşı yaşamaktır.
düşüncelerinden kaçmaya çalışmak için yapılacak her işte her ayrıntıya dikkat etmek, en gereksiz işlere saatlerini harcamaktır. otobüsün vaktinde gelmemesine, gazetenin okunduktan sonra dağınık bırakılmasına, cd'lerin karıştırılmış olmasına, kitapların kitaplığın yanlış yerine konulmasına, bulutlu veya yağmurlu havaya, su sıçratan arabaya, para üstünü unutan veya istediğin yerde indirmeyen minibüs şoförüne, merdivenlerden inerken sana çarpan çocuk, adam veya kadına, çalmayan veya aradığında açılmayan telefona, internette çabuk açılmayan sayfaya, msn listende çevrimiçi görünüp de selam vermeyen arkadaşa, kaynaya kaynaya azalan suya, içmeyi unuttuğun için soğuyan kahveye, mutfağa giderken çarptığın kapıya kızmaktır. çünkü bunlara kızdıkça kendine neden kızdığını unutursun. kendinden kaçma çabaların sonuç vermiştir ama bu defa da insanlar senden kaçmaya başlamıştır. sen de yalnızlığına kaldığın yerden devam edersin hem de kendinden kaçamadan.
kendi kuyruğunu kovalamaktır. önceleri kendi kuyruğuyla hızının eşit olduğunu düşünen zihniyet, yoruldukça kuyruğunu yakalamanın anlamsızlığını fark eder.
asla yapamayacağın şey. nereye gitsen sen de gelirsin çünkü. * uyumak en iyi çözüm olacaktır bence, uyuduğun zaman kaçabilirsin kendinden. ama uyandığın, o gözünü açıp etrafa mahmur mahmur baktığın ilk an tekrarlar başlar. yine yine yine. herşey içine kaçmıştır, yutmak çok zor olur.
Her insan kendinden kaça kaça doğruyu bulur bir gün. Önce önüne bir perde gerilir ve ardından sonsuz hayat manzarası ama en sonunda o manzara açık duran bir mezara dönüşür.
yazar bünyesini görünce tam da bam telinden vurmuş olan başlıktır.
kendinden kaçmak; duygulardan, anılardan, özlemlerden, gelecek tehlikelerden kaçmakla eş değerdir.yorgun düşmüş bünyenin artık dayanamadığı noktada sık sık devreye girer, lakin nadiren başarıyla işler..
düşünceler başka şeylerle geçiştirirlir, belirli şarkılarda şarkı değiştirilir, fotoğraflar, mesajlar, kısacası onu hatırlatan ne varsa ikinci bir emre kadar en ücra köşesine kaldırılır ruhun. çoğu zaman yenilgiyle sonlanan bu süreç yıpratıcıdır. kişi iflas etmiştir ve yapabileceği hiçbir şey yoktur. aslında kendinden kaçan kimse zeki kimsedir, zira sorunlarının asıl kaynağının 'kendisi' olduğu fark etmiş, kendinden yorulmuş olan kişinin eylemidir bu. lakin denenmiş ve onaylanmıştır ki %99' u başarısızlıkla sonuçlanan kendinden kaçma çabası en sonunda patlamaya dönşerek abuk-subuk hareketlerin yapılmasına, dolayısıyla daha fazla üzüntüye neden olabilir. yorar, yıpratır.. ***
son noktası başladığın yere varmaktır ki kişi ancak o zaman anlar kaçamayacağını. kaçarken arkasına belki defalarca kez bakmıştır ve çok uzaklaştığını görmüştür sanki ama mütemadiyen arkasına bakarken önüne bakmayı unutmuş ve nihayetinde anlamıştır ki arkasında kalan yer aslında önünde göreceklerinden başkası değildir aynı zamanda.