1996 doğumlu birisi olarak kendimden büyük kızlar hep ilgimi çekmiştir daha yakın gelmişlerdir. büyük dediğim yani en fazla 5 yaş tabi. sebebi ise biraz daha olgun olmalı çocuk çocuk seylere takılmamaları biraz daha gerçekci olmalarıdır. lise sonda özellikle sınıfımdaki kızlara bakıp ulan bunlar hani bizden daha olgun oluyordu demişimdir. Kendinden yaşca büyük olmalı pekte önemli değil gercekçi olup canım cicimi bi kenara bırakıp bakalım ilişkiniz yürüyor mu ona bakmanızı tavsiye ederim.
Toplum tarafından hoş karşılanmayan eylemdir. kadın erken çöker yok menapoza ne kalmış türevleri cümlelerle amaçsızca eleştirilir. 20'li yaşların ortasında olan bir erkek için ideal ilişkidir çünkü erkeğin karşında saçma sapan ilişki stratejileri yapmayan gereksiz trip atmayan ne istediğini bilen olgunlaşmış bir kadın vardır.
yadırganacak bir durum değildir. aşkın yaşı başı olmaz.
ruhlar uyuşmuştur, kalpler ısınmıştır, muhabbet almış başını gitmiştir, belki de sessizliktir muhabbet.
Fevkalede bir aşktır. sözlükte aşık olduğum kadın 8 yaş büyük ve bir çocuk annesiydi hayatımın en tutkulu aşkını yaşadım evli değil boşanmıştı ve ben evlenmek istediğim halde yaşım küçük diye beni reddetti.
arkadaş aşık oldum ben amk, bekar evli değil yok aklınıza gelmesin yani, ankara lı, ben ist, ama görüştük ettik bu kadar naif sade saf kadın olmaz ya, her şeyi denedim sordum test ettim yok yani böbrekçi değil ya anladım. her neyse valla çok bağlandım 2 haftada, anasını silkeyim uzağız işte ya, beni benden aldı hatun, hayran oldum bu devirde saflığına sadeliğine, aklıma başka bir kötü niyetini getirmek istemiyorum. böyledir umarım deyip hayal kırıklığına da razı gibi gidiyorum. bilmiyorum o da böyle midir, kalp kalbe karşıysa böyledir her halde. gelsene diyor yanıma, iş güç diyorum tamam deyip atlatıyorum. korkuyorum ya biraz, aşık olmak zor ya, sonu gelmeyen çok aşka başladık sevdik ne oldu amk? uzak, ama vaz da geçemiyor insan, çıkamadım bu işten gardaş lan, hayırlısı.
insana inanılmaz bir duygu yaşatır, kafanız allak bullak olur bir yandan deli gibi seversiniz bir yandan anne ve babanıza durumu nasıl açıklayacağınızı düşünürsünüz. Keşke aşık olmak insanın elinde olan bir duygu olsaydı.
pek normal karşılanmaz hatta anormal bile karşılanır. nedeni belli toplumda oturmuş yanlış düşünceler. sonra herkes aşktan anlıyor aşkın ne olduğunu bilmeyenler bile.
çok şey istememe durumudur. ne kadar büyük olsa da daha çocuk olan, sabah ışığında parıldayan bir kadına aşık olmaksa hele en uygunsuzudur belki. hiç ışık almayan odanda düşünürsün onu, tıpkı o sabah güneşi gibi geleceğini. ama engeller vardır, yaşın da ötesinde. gecene bir şarkı oturur, içindeki öküz kadar bir şeydir bu. sen benim kardeşim yaşındasın sözünü duyabilmek için sadece gidilir o kadının ayağına. bilirsin ne diyeceğini. kendinden o kadar küçük birinden bile korkar, dizlerinin dizlerine değmesinden korkar. çok konuşursun, çok dinler. az konuşur, çok dinlersin.
aşık olduğunuz kadının size ısrarla "minigim" diye hitap ettikçe, içinizin kıyıldığı durumdur. itiraf edemezsiniz bir türlü, kaybetmekten korkarsınız çünkü. olmayacağını bilirsiniz, hayaller kurarsınız, "ah! bir olsa, bir olsan..." ile başlayan sabahlarınız, biten geceleriniz olacaktır. lakin asla anlatamazsınız bu durumu, karşı taraf sizin hissettiklerinizi hissetmiyor ve size arkadaştan öte bakmıyorsa, asla ona aranızdaki yaş farkının, kilo gibi, mesafe gibi sadece birer sayıdan ibaret olduğunu, doğum tarihi denilen rakamın sadece hüviyet cüzdanındaki 4 sayılı bir haneden ibaret olduğunu iştirak ettiremezsiniz beyincağzına. olmadı ne yazık ki, olmayacaktır. Ötesini hayal ettikçe kendinize ızdırap çektirmeyiniz, kendinizi kandırarak vaktinizi çaldırmayınız! en kısa sürede iletişim yollarını kapatarak, kendinizi bu içinden çıkılmaz buhrandan kurtarmanızı tavsiye ederim. en azından duygularını en az benim kadar yoğun yaşayan erkek arkadaşlarımadır sözüm.
aşık olduğunuz kadının size ısrarla "minigim" diye hitap ettikçe, içinizin kıyıldığı durumdur. itiraf edemezsiniz bir türlü, kaybetmekten korkarsınız çünkü. olmayacağını bilirsiniz, hayaller kurarsınız, "ah! bir olsa, bir olsan..." ile başlayan sabahlarınız, biten geceleriniz olacaktır. lakin asla anlatamazsınız bu durumu, karşı taraf sizin hissettiklerinizi hissetmiyor ve size arkadaştan öte bakmıyorsa, asla ona aranızdaki yaş farkının, kilo gibi, mesafe gibi sadece birer sayıdan ibaret olduğunu, doğum tarihi denilen rakamın sadece hüviyet cüzdanındaki 4 sayılı bir haneden ibaret olduğunu iştirak ettiremezsiniz beyincağzına. olmadı ne yazık ki, olmayacaktır. Ötesini hayal ettikçe kendinize ızdırap çektirmeyiniz, kendinizi kandırarak vaktinizi çaldırmayınız! en kısa sürede iletişim yollarını kapatarak, kendinizi bu içinden çıkılmaz buhrandan kurtarmanızı tavsiye ederim. en azından duygularını en az benim kadar yoğun yaşayan erkek arkadaşlarımadır sözüm.