annelik duygusu dışındaysa aşktır işte o.
herşeyiniz "kendimden daha çok sevdiğim" kişisine bağlıdır.
o mutluysa mutlu,o üzgünse üzgün,o sinirliyse sinirli olursunuz.Kendinizden çok seversiniz ya işte.
her an onu düşünür,acaba şimdi napıyo diye geçirirsiniz aklınızdan.
bi yerine bişiy olsa,bi yeri acısa çok tuhaf olur içiniz.
korkarsınız bi gün onu kaybetmekten.çekip gitmesinden "sizin onu sevdiğinizden" daha az sevmesinden korkarsınız.
hep yanında olup,kokusunu duymak istersiniz.
gözlerinin içine bakmayı,elini tutmayı,başını omzuna yaslamayı özlersiniz hep.
ki siz ne kadar kendinizden çok sevsenizde,o sizi öyle sevmez işte.
bu da doğanın kanunudur heralde.
yanılgıdır. kişi kendinden çok sevdiğini sandığı ya da iddia ettiği insandan yediği bir darbeyle, yine aynı kişiyi, sevgiyi hak etmeyen, sinir bozucu ve işe yaramaz bir insan olarak nitelendebilir.
kendi kendini yok etmektir. hele de sevdiğiniz kişi sizi sevmiyorsa boşa harcanmış bir sevda demektir. sevmek tek taraflı olur ama acı olur. sevilmediğini bile bile insan iki kişilik sever, iki kişilik acı çeker, iki kişilik tüketir kendini günden güne.
evrensel sevgi herkesi eşit derecede sevmemizi, özellikle kendinizi değersizleştirmemeniz gerektiğini acı bir ayrılıkla anlatmaya çalışır.
ama biz bunu bu şekilde algılamaz sevenlerin hep ayrıldığına inandırırız kendimizi. asıl sorunu hep atlarız. başkasını kendimizden çok sever ve kaybederiz.
tamamen deliliktir. hani anne(baba) cocugunu canindan cok sever denir ama sevmesinin tek sebebi de turunun devam etmesini saglamak icin kendisinden daha guclu bireyler birakmaktir. yani yine kendi turu, kendisi icin cocugunu seviyor, koruyordur. evet iddia ediyorum bu insanlarda da icgudusel olarak boyledir, belki sekil belki ad degistirmistir ama boyledir.