kendisi olduğu zaman insanlar tarafından kabul göremeyeceğini düşünen kişilerin yaşadığı durumdur.
elalem ne der ? ailem ne istiyor ? partnerim ne istiyor ?
düşünceleri yüzünden normalde yapmayacağım şeyleri sanki içimden geliyormuş , kendim istiyormuşum gibi yapıyorum.
bana kalsa 1 saniye daha fazla nefes almak dahi istemiyorum.
intiharımdan sonra insanlar bak işte dayanamadı , işin içinden çıkamadı , zaten psikolojik sorunları vardı diyecekler. hap içip intihar etmeyi denesen kafasına sıkmaya cesaret edemedi , kafana sıkan zaten psikopattı diyecekler , yaşama hakkımı kullanma insiyatifi , yaşamımı sonlandırma seçimi bile başkalarının elinde.
evet ilişkilerimde ben ben değilim. bu hangi ilişki olursa olsun hiç bir zaman kendim olamıyorum ve insanlara karşı hep bir minnet borcum varmış gibi davranıyorum. onlara iyilik yapıyorum onlar mutlu olsun diye ama ben mutlumuyum? hayır, hiç mutlu değilim. onlara yaptığım iyilikler sanki benim görevimmiş ve yapmak zorundaymışım gibi geliyor insanlara. değerimi kıymetimi bilen ciddi diyorum 1 kişi yok. keşke aklımdan geçenleri lap lap söyleyebilsem ve kendim olabilsem. ben bile gerçek beni hiç görmedim.
Behçet necatigil bir şiirinde ne de güzel özetlemiş,
başkaları gibi olmaya çalışıp, bizim olmayan fikirlere biat edip, hep başka şeylere, hep başkalarına benzemeye çalışırken başkalarının aleviyle tutuşan o cehennemde sırf kendimiz olmayı başaramadığımız için yandığımızı;
Sevgileri yarınlara bıraktınız,
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı..
dünyaya bir kere geliyorum. Eğlenmeyi, öğrenmeyi, kendime bir şeyler katabilmeyi, kendimden bir şeyler bulabilmeyi, kendimden bir şeyler kaybetmeyi denemek istiyorum.
Saçma salak şeyler yapıp pişman olmayı ama günün sonunda bu benim kararımdı diyebilmeyi istiyorum.
Hayatımı ailemin ideolojileriyle geçirme düşüncesi karakterime ve zihniyetime yapılan çok büyük bir haksızlık gibi geliyor.
Ama ne yazık ki hepimiz ailelerimiz düşünceleri, inançları ve ideolojilerinin ortaya çıkardığı bireyleriz.
Bu dünyada en iyi motivasyon kendin olmaktır. Ama bazı durumlarda insan kendi olamayabilir. içindeki insanı dışarı yansıtamayabilir. içindekini dökemeyen insanda hayata küsüyor. Kötüdür insanın olmadığı gibi davranması.
hay gidinin kahpe düzeni!
düzendendir düzenden.
kedidir o kedi kadar masum bir şey de değil.
hayat ve insanlar seni sen olmaktan çıkarıyorsa delilik yeğdir be.
bulunduğunuz ortamla alakalıdır. her ne kadar rol yapsanız da ortamdakiler sizin yapmacık biri olduğunuzu anlarlar. o yüzden kendiniz gibi olamadığınız ortamlardan uzak durun.
bedeli ağır olduğundan herkesin göze alamayacağı yiğitliktir kendin olabilmek. bazen toplum, bazen aile tarafından afaroz edilmektir bedeli. kimi zamansa daha 17 yaşında baban tarafından kurşunlanarak öldürülmektir, köpek leşi gibi yol kenarına atılır cesedin.
ama yine de adam olmaktır kendin olmak. herşeyi göze alabilecek yüreğin vardır çünkü.
kişinin kendisini kabullenememesiyle birlikte, yapacaklarını kendi isteği ile değil de çevresindekilere göre şekillendirmesi durumu. bu özellikle "ergenlik çağında" görülür. ergen, fark edilmek ve çevresinden ilgi görmek için kendisinin bile hoş görmediği davranışları sergilemeye başlar. akranları siyah renkli giysiler giyiyor diye ergen de siyah giymeye başlar. onların dinlediği müzik türünden şarkılar dinler, bu yaşına kadar pop müzikle eğlenirken, artık metal- rock dinlemeye başlar. sevip sevmemesi önemli değildir. yeter ki arkadaşları tarafından kabul görsün, sevilsin, beğenilsin.
"kendin olamamak" durumunu, ergenlerden sonra orta yaştaki kişilerde görmekteyiz. yaşları otuzu geçmesine rağmen, anne ve baba bağımlılığı bu kişilerde devam eder. "bazen başımı alıp gitmek istiyorum" deseler de ailelerini bırakmazlar. sevgiye açtırlar. Bir gün olur da bu sevgiyi görürüm diye ana-babalarının istedikleri her şeyi yaparlar.
çocuklukları hep sevgi arayışı ile geçmiştir. çocukluk eksikliklerini bu yaşlarda doldurmaya çalışırlar. bundan dolayı analarının babalarının yanından ayrılmazlar. kendi çocukları yuvadan birer birer gider ama onlar ne ebeveynlerini ne de memleketlerini bırakmazlar. böylece ailelerine ne kadar "hayırlı" olduklarını gösterirler.
belli kalıplar içinde büyümeye çalışırken bir zaman geldiğinde o olmadığını anlamak. kendinin aslında hiç sen olmadığını anladığında şekil vermek zordur hayata. tüm tabularını yıkmak, kendini anlatmak istersin. ama etrafın hadi etrafını geçtin peki ya ailen? en ufak bir şeyde değiştin cümlesiyle karşılaşırsın.
kutuplaşmış düşünce.. işte bu tüm bu kalıplardan gelme hezeyan. bir hamur misali istediğin şekli vermeye çalışmak karşındaki insanı asıl başkası yaptığın zamandır. yaptığı en ufak bir şeyde iyiyken kötü olur. hiçbir zaman orta karar olmaz. ya da o kişi yapmayacağını düşündüğünüz bir hata yaptığında ona çok kötü bir gözle bakarız. peki neden onunda hata yapabileceğini düşünüp normal olduğunu kabul etmeyiz? çünkü bize kolay gelen o kişinin ayıp ettiğini düşünüp kötülemektir.
değiştiğimi söylüyorsunuz. çünkü, içimdeki beni değil istediğiniz beni görmek istiyorsunuz..