kendi benini ikinci kişi yapıp içe seslenme durumu. bilinçakışı.
Bunu kendime üç kere söyledim, geceye yatasım var. ölgün bi gecede uzanasım var ağrılı bir yere. çenem kilitlenirmiş iskender okumaktan, ellerim titrermiş, benimi bulurmuşum . ben bunu bilmezdim, insan şiire yattığında vurgun yermiş. geceye kaç, geceye kaç, geceye... şiire kaç, şiire.. kuşatmışlar bizi. "dikkat çimenlere basmayın" yazıları arasında soluk alırmışız, çimlerin üzerinde filler tepişirmiş. heyhat, kuşandım zırhımı... bilinçakşına kapılırmışım kalabalık duraklarda, kusarmışım tek tek silaha, savaşa, paraya, kendime, içime... hep üç noktayla bitermiş tümcelerim... koşar sarılırmışım geceye...
bunu kendime üç kez sustum...
bunu kendime üç...
bunu kendime...
bunu...
bu...
işte sen ve senin o korku tünellerin,beni içine çeken gidici yalnızlığın.
Bir tarafında gizli kalmış çizgilerdeki misket ve uçurtma çocukluğu,
Ve diğer yanında bir beter siyahın mistik ve korkutucu dumanlanmış hayatı.
işte sen ve senin kendini yenemediğin dakikaların.
Ucuz amaçlarını samimiyetsiz kaygılarını düşünüyorum da...
Sıkışmış bir güvençsizliğin yiyip bitiren kemirgen düşüncelerini,
Kalbini toparlayamayan bir insan olduğunu.
işte sen ve senin binlerce parçaya ayrılmış cam parçalı kalbin.
Rivayetlerin seni bilmediğin yollara sürükledi,aşk için çok yanıldın.
Birçok hatanı yediremedin aciz gençliğine ve hep basireti olmayan kararlar aldın.
Soğuktu yüreğin kaldıramam diye düşünürdün hep,
Cehennem gibi olan aşkı,bu sana hep fazla gelirdi.
Belki de bu aşk seni öldürebilirdi.
Hep birkaç yıl geriden takip ederdin yaşantıları.
Belli bir kalıba sığamamış yılların arasına sıkışıp kalmıştın.
Belki de Tanrı seni cezalandırıyordur bir şekilde.
Ya da deniyordur seni kim bilebilir Ondan başka.
Soğumuştu yüreğin arkanı dönüp bakamadığın ve defalarca utandığın geçmişin.
Pişman olmamıştın belki ve kendine olumlu bir pay çıkarmıştın.
Soğumuştu yüreğin cılız bir mum ışığının yaydığı sevdanın,
Yasemin kokularını azar azar hissettiğin kadar.
O yoktu hayatında,onlar yoktu ve artık sende yoktun.
Ve sen onu bir kölenin tutkusu kadar mecbur sevmiştin,
Ve sen onu bir çok kez yitirmiştin. Defalarca katletmiştin onu.
Ve sen onu bir bebeğin muhtaçlığı kadar sevmiştin.
Sevişememiştin onunla,dokunamamıştın masum bekaretine.
Yaraların vardı senin hiç iyileşmezdi onlar.
Ne zaman çalınsa kapıların onlar yeniden kanardı.
Yaraların vardı senin her biri başkasına aitti.
Birinin canı yansa öteki kanardı acılı bir ızdırapla hissettirirdi kendini.
Gariban birinin gözlerindeki ağlamaklı kalandın sen.
Birini arzulardın,arardın fakat onu sen bile bilemezdin.
Birini arardın sen kalbindeki ve beynindeki farklı kişilerdi.
Çatışırdın sen, sevmezdin böyle olmayı ama avunup üstünü kapatırdın.
Onurluydun sen basit ayrıntılarda gizlerdin yaratmaya çalıştığın insanı.
Onurluydun sen kimseden yardım beklemezdin.
Kendi başına halletmeye çalışırdın problemlerini.
Hissedebiliyor musun ki uykuların yarı ölüm tarafını,
Anlayabilir misin ki damarlarında akan kanın başkasına ait olduğunu.
Kandırabilir misin ki kendini ölmeyeceğine dair...
Çünkü Onurluydun sen hiç bitmezdi içinden geçenler.
Sen hiç boş kalamazdın her şeyi anlamlandırırdın.
9 ocak 03 (kendimle yüz yüze)