bilemiyorum.
odamın duvarları günden güne presleniyor gibi.
sağlı sollu önlü arkalı...
oda çok daralırsa ben nasıl dışarı çıkarım?
dışarısı da dar ki zaten, ben odamda yaşarım.
yaprağın altındayım.
esme rüzgar, gözükeceğim.
varsın geçsin hızla zaman
zaten gelecektir, çekeceğim.
beyenilmek için karşında
binbir takla terleyeceğim.
loş köşerde saklanıyorsun,kaçaksın
bütün bu hisler,sesler sana parlak
eksik değilsin ama ortalamasın
yetemediğin yerde yorma,bırak
bak hepimiz bıktık,üzülme sakın
hissedebiliyorsun artık,tuzak
çok kalabalığız hoşgeldin,yalnızsın...
kanımdır biri
zaman mekan farklı köşelerde
tırnaklarımı yememem gerekirdi
özlemden mi nedir
kusarım epey zaman
benim yaşantım bu
neden yazarım?
çünkü inanırım.
bir gün okur biri
Ne olurdu biraz dursaydın, Hayallere tek başıma varsaydım bu kez,
Sen olmadan da ilerlerdim aslında,
Geçmişe düşman ettin beni geleceğe
pişman,
Biliyorum beni hiç anlamayacaksın,
Zira anlatacak o kadar çok şey varken, Durup beni dinlemedin ki be "zaman"..
anladım ki ilkbahar yağmurunda ıslanacak saçların,
istanbul un tozuna bulanmışken bakışlarım.
anladım ki izmir semaları, gözlerim gibi ıslak,
ve sen aynı güzellikte izmir kadar benden uzak.
ah minel aşk, ben, sensizliğin çorağında hüzünlerin kurak toprağı;
ıslak saçlarını tan kızılına sal egenin,
mehtaba bulaşsın ki vaham olsun bu sonsuz çölde,
poyrazın kollarına düşmüş bir bulutla gelen vehmi sensizliğin.