maskelerinin altında görünmeyen binlerce yüzü var insanoğlunun. ne kadar inkar etseniz de, olduğum gibiyim deseniz de mutlaka vardır bilinmeyenleriniz. bunu aslında kendimiz de istemiyoruz, toplum bizi sahteliğe yöneltiyor çoğu zaman. bunu şöyle açıklayayım, en basit misal, farklı bir yere okumaya gitmek. hele de bir anadolu çocuğuysanız ve gittiğiniz yer betonlarla kaplı büyük bir şehir ise afallarsınız. önceleri kendi çapınızda birkaç arkadaş edinmeye çabalarsınız. zamanla arkadaşlarınız çoğalır. zaman geçtikçe bazı şeylerde açık verdiğinizde bir de bakarsınız ki bir köşede şair olmaya başlamışsınız, yalnız geçen saatlerinizi doldurabilmek için.
herkes kendine uygun bir ortam edinmiştir, arkadaşlarınız da popüler ' ortamlara akmaya' başlamışlardır. sizse bir türlü beceremezsiniz onlar gibi olmayı. yaşam tarzları, konuşmaları, giyimleriyle, herşeyleriyle farklıdır onlar sizden. onlar popülerken, cool kişilikken siz ' köylü, dağlı, emo, ezik' gibi aşağılayıcı tutumlara mağruz kalırsınız.
canınıza tak eder en sonunda ve bambaşka bir insan olmaya karar verirsiniz. 'kendim gibi olmak istemiyorum, olmayacağım da' diye sözler verirsiniz kendinize. çünkü hiçkimse kendisi gibi değildir, ' zamani gençliğin cool, marjinal, popüler' demlemelerine ayak uydurmaya çalışmaktadırlar. siz de bu kafileye katılıverirsiniz. başta belki yadırganırsınız, ' aa, sen de mi imajmaker edindin?' diye şakalanırsınız da, buna kızmazsınız, hatta hoşunuza bile gider bu söylemler.
işte böylece ' kendim olmak istemiyorum' diyerekten ' kendiniz dışında herşey' oluverirsiniz. bunu yapmak cesaret ister, en güzelinin doğallık olduğuna inansanız da çoğu özenti kişiliklerin peşinde yol almaktan da kaçınamazsınız ne yazık ki.