Heidegger ve levinas arasındaki sürtüşmenin soru formu.
Felsefe tarihi içerisinde varoluşçu felsefenin içinde bir soru vardır, bu soru ki cevaplandığında aslında varoluş, kaygı ve zamansallık kavramlarının cevaplanmasıdır.
Varoluş felsefesinde belki de en mühim sorunlardan birisi "ölüm" sorunudur. Fakat bu sorun ölümün önlenmesi veya geciktirilmesi türünden değildir. Bu sorun ölüm neden korkutur? Daha başka ve doğru bir ifadeyle ölüm insanı yaşarken neden kaygılandırır?
Aslında sözlükte bir yazarla belki de aylardır bu problemi sürekli ele alırız lakin biz genellikle ölümü kaygı-verici formundan çıkarıp arzulanan bir olaya çeviririz.
Heidegger "ölüm"ü mutlak gerçek olarak ele alır. Bu çok doğru bir ifade değildir. Lakin yine de onun kastettiği budur. Heidegger'e göre insanı korkutan şey "son"dur, "yok-olma"dır. Yani ona göre insan yok olacağı için korkar ve hayatı boyunca ölüm korkusuyla yaşar. Bu, yaşam içerisinde "orada olan insan" yani dasein, bu kaygının etkisiyle yabancılaşır kendisine. Lakin bu başka bir mevzu.
Levinas ile heidegger'in bu sürtüşmesinin sebebi nedir?
Heidegger ölümü, varoluş-an insanın "kendi ölümü" olarak ele alır. Lakin levinas ölümü "başkasının ölümü" olarak ele alır. Zaten levinas, öteki kavramıyla neredeyse özdeşleşmiştir.
Levinas'ın başkasının ölümü deyişinden kastı nedir?
Levinas, heidegger'in "kendi ölümüm" fikrine karşı çıkar. Ona göre ölümü asla deneyimlememiş bir insanın ölümden korkmasının yegane sebebi "başkasının ölümü"dür.
Yani onun deyişiyle "yanıt yokluğudur" levinas bu noktada şunu söyler: ölüm, başkasının ölümüdür. Zira insan ölümü deneyimlemeden ondan nasıl korkar? Bu yüzden ölümün korkutuculuğu yok-olmak olması değil, yanıt yokluğudur. Ölen bir kişi artık iletişimi kesmiş ve yanıtsızdır.
Bu noktada levinas ölümün bir son olmadığını da söyler. Aslında ölümün son olup olmadığını bilemediğimizi ama son olmadığını söyler. Bu ifadesi onun fazlaca eleştirilmesine sebep olmuşsa da "ölüm, yanıt yokluğudur" sözüyle bence ölüme getirilmiş en iyi açıklamalardan birisini yapmıştır.
Elbette ki ölümün tek korkutucu sebebi yanıt yokluğu ya da yok-olmak olamaz tek başına.
Ama sanki levinas ölüm kaygısı hususunda Heidegger'den daha makul bir şey söylüyor.