ben. yani öyle kendimi sevdiğimden falan değil. yine severim kendimi ama öyle fiziksel olarak değil. mevzuyu anlatayım ben.
günlerden bir gün, havanın acayip soğuk olduğu bi gün, ben okula gitmek üzere evden çıktım. ancak ne atkı, ne şapka, ne eldiven var yanımda. soğuktan korunmak için montu olabildiğince kabartım kafamı olabildiğince içine gömdüm. görseniz, boynum yok gibi. gören besmele çekerek geçiyor yanımdan. öyle bi gömdürmüşüm ben kendimi. ama ne fayda? ne tarafa dönersem döneyim, rüzgar karşılıyor beni buz gibi. kulaklarımı hissetmiyorum. hatta yerinde olduklarından da emin değilim ama çıkarıp bakmaya korkuyorum elim üşüyecek diye. öyle bi soğuk yani.
neyse ben okula iyice yaklaştım. iyi ki de yaklaştım çünkü yüzümü hissetmemeye başlamıştım. 'yüz felci mi oldum lan' diye kendi yanaklarımı sıktırmaya başladım. burnumla falan oynuyorum kan gitmesi için. yüzümü sıktırırken kafamı kaldırdım kızın birisi sırıtıyor bana. 'tamam sevimlisin ama o kadar da değil' diye gülüp geçti yanımdan. lan kız beni beğendi diye mi sevineyim, mal yerine mi konulduğuma üzüleyim bilemedim. ama o an kan gitti yani her yerime. ısındım birden.