yüce allah'ın ona verdiği aklı daha doğar doğmaz kullanmaya başlayan, inancı kuvvetli bir birey, ahlaklı, dürüst, karakterli bir insan olacağı daha ufacıkken belli olan, dini bütün bebektir...
büyük insan olacağı kesindir.
büyüyünce kitlelere seslenme ihtimali olan, sempozyumlara katılıp insanları bilgilendirebilecek olan ve inanç sisteminin müthiş çalışacağı kesin olan bebektir. dediğim gibi kendi rızasıyla türbanı takan, ideolojilerden uzak kahraman bebektir.
geçmiş yıllarda başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum;
yengem hamile idi. çocuğunun kız mı erkek mi olacaklarını tartışıyorlardı. bana kız mı erkek mi olur? hicbiseyebosunaiclenmeyenadam dediler.
-ben de - yarabbi ne verirse hayırlısını versin yenge. böyle sual olmaz, bir daha böyle gelecekten sorular sorarsan karnını tekmelerim bak diyerek, hafiften şakayla karışık uyardım.
hülasa kız oldu bebekleri. öyle sevimli, öyle nur yüzlü, öyle parlıyordu ki...
sanki doğar doğmaz nur ile doğmuştu. kulağına ezan okuyarak ilerdeki hayatını garanti altına almaya çalıştım.
ismini esma koydum. dayım uzun yola gittiği için bu görevi ben yerine getirdim.
hastaneden çıktıktan sonra eve gittik. beşiğine yerleştirdik minik esmamızı...
yengem ile dini sohbetler yapıyorduk ki, bir anda yemin ediyorum esma ayaklanarak yanımıza geldi. sohbet ilgisini çekmiş gibi dikkatlice dinlemeye başladı...
sonra kucağıma aldım ve dua okudum onun için.
yanımdaki yengemin türbanına elini uzatttı. başından çekti aldı. yengem benden utanarak odaya kaçtı. türban esma'nın elindeydi. ne yapacak diye çok merak ettim...
allah şahidim olsun, başına geçirmeye çalıştı ama bağlayamadı. yenge koş toplu iğne getir dedim. hemen başına türbanı bağladım. o esnada ağlamaya başladı. lakin mutluluktan ağlıyordu...
tam o esnada ezan okunmaya başladı. minik esma hemen odaya doğru gitti. şok üstüne şok geçirdim.
odadan emekleyerek seccademi alıp getirdi ve secdeye vardı...
allah'a böyle bir yeğen bahşettiği için milyon kere teşekkür ettim ve herkese böyle hayırlı evlat nasip etmesi için sabahlara kadar ağlayarak zikir çekmiştim.
edit: ilk olarak yürüdüğü fakat sonra emeklediği yazılmış. bizi görmek ve dini sohbetimizi duymak için allah'ın bir mucizesi diye düşünüyorum.
"bebeğin rızası mı olur?" diye düşündüren cümle. bebektir o, şuurlu hiçbir hareketi olmaz. yaptığı her hareketi birşeye yorarak kendimizi kaptırmamak gerekir. bebektir o, sakin olmak, mantıklı düşünmek gerekir.
olanlara tanık olan sahabiler sevinçten ağlamaya başlamıştı. fikrimfirarda ağlıyor, sahabiler ağlıyordu. fikrimfirarda gözyaşlarını sildi ve şöyle dedi: 'ya hicbiseyebosunaiclenmeyenadam sen bizi güldürdün allahta seni güldürsün' *
davranış psikolojisi dersinde öğrendiğim ilk şey şuydu : "çocuklar büyüklerin video kaydı gibidir. inceler, gözler, herşeyi hafızaya kaydeder ve tekrar eder." çocuklar hayatı, büyüklerinin davranışlarını taklit ederek öğrenir. benzer davranışlar, farklı kategorilerde tüm çocuklarda gözlenir. çocuğun kakasında boncuk bulmuş gibi sevinmemek gerekir. bu sadece çocuğun normal ve sağlıklı bir gelişim sürecinde olduğunun göstergesidir.
dipnot: lohusa, doğumdan sonra, gebelik döneminde vücutta meydana gelen hormonal ve biokimyasal değişikliklerin geri döndüğü 6 haftalık vücudun kendini toparlama dönemidir. Yani bebek dünyaya gelmiştir ve cinsiyeti zaten bellidir. yenge hanımın doğumdan önce bebeğin cinsiyetini merak ettiği döneme "gebelik dönemi" denir.
bir de bebek hastaneden çıktıktan ne kadar sonra ayaklanmış, türbanı almak için ayaklanmış ama sonrasında seccadeyi almak için neden emekliyerek gitmiş?
hikayede zamanın akışı açısından da bir karmaşa var gibi.
esma veya hatice bebektir. oğuz kağan ın torunu olma olasılığı yüksektir;
- kırk günde yürüyen konuşan, kımız içen vs...
bu da türban takanı, namaz kılanı, daha bir aşmış doğanıdır...
(bkz: Kendi rızasıyla intihar eden iş adamı)
işte bunun aynısıdır. iş adamının başka seçeneği yoktur çünkü din tüccarı hükümetin ekonomi politikaları, öz kaynakları tüketmesi, insanların işsiz kalması, ekonomik krizin rekor seviyeleri bulması gibi sebeplerle çekleri dönmüştür. Kendini lekelenmiş hisseden iş adamı da dayamıştır kafasına tabancayı, hayatına kıymıştır. Çünkü hayatının hiç bir evresinde kendini böyle kötü hissetmemiştir, üstüne sürülen lekeyi temizlemeye ihtiyacı vardır.
Kızımızın cinci hocalar, sohbet ablaları, vb... tarafından "türbansız kız orospudur" cümlesiyle beyni yıkanmıştır, kendini temiz hissetmek için "kendi rızasıyla" sıkmabaş olur.