olayları en iyi değerlendirme şeklidir. olmalıdır , tabii ayarı kaçınca istenmeyen durumlar olabilir . **
-di mi? haksız mıyım?
-valla hayır
-ya ama objektif bak biraz
-nasıl bakıyım sen ben ben sen *
-nasıl?nasıl?
-tamam kes
-biraz ayrı duralım ..
-ee
-off of
bırak konuşmayı, insanın kendine anlattıklarına gülmesi kadar güzel birşey var mıdır acaba?
dışarıdan nasıl görünürse görünsün insanın kendiyle konuşması, şaklaşması falan bunlar güzel şeyler.
yalnızlıktan muzdarip bünyelerin bir ihtiyaç dolayısıyla sosyallik yerine asosyalik potensiyeline sahip olmasına nedeniyle kendiyle bir görüş alış verişinde bulunmaktır. delilik midir elbette hayır , zaten delilik dediğin nedir ki ? kendini akıllı sananların kendi gibi olmayanlara bir nevi yakıştırması (kara çalması) .
bu durumu yaşamamış insan evladı olduğunu da pek sanmıyorum , herkes belli vakitler belli dönemlerde kendini kendine anlatır , tartışır , kendiyle uzlaşıya varır. aslında bir nevi kendini gazlama töreni olarak da değerlendirilebilir.
kendini yüreklendirme şekliyle yapıldığında aslında gayet natıklı ve pek de faydalı bir eylemdir ama bazen insan kendyle kavga eder ve kendiyle küfürleşme sürecine bil girebilir o zaman işte aslında kaçtığı şeyleri kendine uygulama sürecine girer kendi kendini dışalama gibi bir şey olsa gerek.
en tanıdık manzara kendidir elbette kişinin, en kendine benzeyen şey yine kendi. bu durum kronikleşmişse işte o zaman toplumdan kaçış ve yalnızlık hat safhaya ulaşmış demektir ki , toplumlaşmak zorunda olan insan açısından pek de hayra alemet değildir.
topla gücünü, topla dedim.. elindekini bir kenara bırak, kanındaki alkolden sıyrıl, kendini topla dedim.. kullandın attın, bitti gitti işte, hayatta herşey geçer dedim.. ne ki bu şimdi? neden bu mücadele? başından ne istediğini bilmiyordun sen, neden bu kadar üzülüyorsun ki dedim.. hatta üzülüyor musun yoksa bunlar da rolünün bir parçası mı dedim? yoksa aslında rol yapmıyorsun da rol yaptığını düşünerek kendini toparlamaya mı çalışıyorsun dedim..
sustum.. cevap dahi vermedim.. böyle anlamsız sorulara cevap veremezdim.. söylüyorum sana benimle uğraşmaktan vaz geç dyorum dedim.. git gölgenle dalaş, yaşamaya çalış, nefes falan al diyorum.. beni rahat bırak diyorum dedim.
bırakmıyorum, bırakamam diye cevapladım hızlıca. ne istiyorsun ki benden? yaptıklarının hepsini onaylamamı mı bekliyorsun dedim? zarar veriyorsun bana, aç gözlerini diye haykırdım..
manasızlaşırken her şey susmayı tercih ettim. ben de bu susuşa susarak cevap verdim. sonra sustum. ben de sustum. öylece sustuk..
ve şimdi göz yaşlarından mıdır, yoksa soğuk yerde oturuyor olmamdan mıdır bilmem burnum akıyor..
(28.02.2008)
arkadaşlar bende kendi kendime konuşan biriyim *
herzaman normal biri olmadığı söylerim kendime *
ama bundan şikayetçi olmadığımıda belirtmek isterim.
insan kendi kendine konuşunca iyi oluyor.
bu yararıda var bence. kendinizi değerlendirebilmek qüzel değil mi ? bence kendi kendine konuşmak çok güzel . :
saygı çerçevesi içerisinde kendine bir şeyler anlatmak, dinlemektir. delilikle alakası yoktur. deli olanlar yapıyor diye, her yapan deli mi olacak yani.
-bugün daha bi yakışıklısın dostum
+bigün de farklı bişey söyle lan allahsız ahahhaha
-ahhahaha alemsin lan, hava da 1500 zortik seni
+neyse kalkalım mı artık
-harbiden lan acıktım da zati
kendinizi öldürtmenize neden olabilecek hadisedir. güzel ülkemde tekmelediği kutudan üzerine meyve suyu fışkırması üzerine kendi kendine söylenen bir vatandaş, duyduklarını üzerine alınan bir polis tarafından katledilmiştir.
psikolojik arıza gibi görünse de aslında iyi yönleri vardır. çok yönlü düşünmeyi sağlar, kendinden uzaklaşıp kendine nasihat edersin. düşünmen gereken derin şeyleri daha rahat ifade edip, anlamlandırabilirsin. anlayamadığın, çözemediğin şeyleri, bir başkasıyla konuşuyormuş gibi yaptığında daha rahat anlayabiliyorsun. tabi alışkanlık haline getirilmemeli ve insanların yanında yapılmamalı. yoksa deli diye yaftalanıyorsun. valla bak.*
konuşmak istediğim ve konuşacak kişi bulamadığımda veya konuşmak istediğim konu başkalarına anlatmak istediğim birşey değilse yaptığım olay. düşünce değil, bildiğin sesli sesli(yerine göre fısıltı) konuşuyorum. kendi kafamda kuruyorum herşeyi. anlatıyorum, soru soruyorum, cevap alıyorum, mantıksız olan birşey varsa görüyorum ve en önemlisi rahatlıyorum. başlarda farkında değildim yaptığımın. sonra birgün durdum "noluyor lan delirdim mi, neden kendimle konuşuyorum" dedim. ama bunu yapmayı bıraktıktan sonra -ki zor oldu,kendimle konuşmaya başlıyordum, farkına varıp kesiyordum konuşmayı- daha sinirli olduğumu farkettim. sonra koyver gitsin dedim. bir zararını görmedim. aksine faydalı olan birşey. konuyu her yönüyle düşünüyorsunuz. başka biri gibi düşünebiliyorsunuz. ama bazen uzattığımda oluyorki sanırım bu bir tür psikolojik arıza. bünya yalnızlığa uzun süre katlanamıyor...
kendi kendine konuşmak, delilik şeklinde algılanabilir mi? insanlar insanlarla nasıl konuşuyorsa, kendi kendilerine de konuşamazlar mı? deli mi olurlar? deli midirler? kendi kendine birey, çeşitli sorular sormaya başladığında cevaplarını da kendi verdikçe, belki de kimseden duyamayacağı* cevapların özünü kendi içsel benliğinin derinliklerinde son derece açık ve net olarak alır ya da kurgusal cevaplar şeklinde en tatminkar şekilde alır. kendi kendine her konuşmasında, ses tonunu bile değiştirip de kendi bünyesinde bir soytarılık gösterisinde bulunan birey, kendi konuşmalarıyla kendine yeniden başka bir pencereden başka bir ben olarak bakmaya başladığında, kendini tanımaya başlar. kendini tanımaya başladıkça, kendinde sevdiği ve sevmediği özellikleri irdeler ve irdeler. her irdeleyiş, yeniden doğuş gibi kişinin beyninde şimşek çakraları oluşturarak kişiyi kendi karanlığının en saydam boşluğunda yine kişinin kendisiyle yeniden tanıştırır. kişi bu tanışma sürecinden, kimi zaman mutlu ayrılır. kimi zaman ağlayarak, kimi zaman sinir krizleri şeklinde, kimi zaman da melankolik ve depresif bir ruh hali içinde ayrıldığı her farklı dönemde yeniden kendisinde kendini arar ve konuşur, konuşur, konuşur. onu tek duyan ve tek anlayan kişi kendisidir. *****
bir insan ki çok yalnız. ruhen ve bedenen. evde yalnız, kalabalık içinde yalnız. belli ki dertleri var, hayat koşusunda takılıp düştüğü engeller var. derdini kimseye anlatmıyor yahut anlatıp da çare görmüyor.*
kendini alıyor karşısına ve belki hatalarını saydırıyor, belki yaşanmışlık denizine eli kolu bağlı atıyor, belki kendini motive ediyor, belki uyarıyor, belki bir seçim yaptırıyor, istediklerini soruyor. kimsenin dinleyemeyeceği kadar iştahla, şevhetle belki de ağır konuşuyor kendine. durum değerlendirmesi yapıyor. deli olduğundan değil elbet kendini eleştirmesi, övmesi, sevmesi ya da kendinden nefret etmesi. bir şekilde ben nereye gidiyorum? neydim? ne hedeflerim vardı? şuan nelere sahibim? neleri kaybettim? neleri düzelttim ya da mahvettim? tüm bunların cevabını en iyi ondan yani karşısındaki kendinden alır.