sürekli yaşanan durum. o kadar çok içimde yaşıyorum ki bazen dış dünyâ algılarım kapanıyor insanların bana bakıp güldüklerini seçemiyorum. onlar artniyetle gülüyorlar ama olsun ben onları güldürebildiğim için mutlu oluyorum.
otobüs mülteci taşıyan kamyon gibiyse , oturduğunuz için kıskanılıyor ve cellat bakışlardan kaçamıyorsanız, ahhh üstüne bir de gülme krizi al sana , tadından yenmez. cep telefonunu kulağınıza dayayıp telefonda konuşuyormuş gibi yapmayı denemeden önce telefonu kapatın nacizane tavsiye, kulağınıza dayalıyken bir de zırıl zırıl ötmeye başlayınca deli gömleğini kendiniz geçirin, cellatlara izin vermeyin.
Evde oturuyoruz hiçbir şey yokken kendi kendime gülüyorum diye annem kızıyor bana. Halbusa saçım yanağımı kaşındırıyor o an ve elimle yanağımı kaşımaya üşendiğim için gülüyorum böylece kaşıma isteği gidiyor. Şimdi bunu anneme anlatsam yine deeeliiiii diyecek.
Hiç olmadık yerde, toplu taşımada, toplantı sırasında vs.. zınk diye gelen zapt edilmesi güç gülmedir.
Dudaklar ısırılır, halı motifi izlenir, en berbat senaryolar, en hüzünlü anılara odaklanılır ama nafile!
Boğaza takılan gıcık gibi, susturulması imkânsızdır çoğu zaman.
Metroda, tramvayda, deli muamelesi görmekten ürktüğümden midir nedir, telefonu kulağıma götürüp sanki karşımdakiyle gülüşüyoruz gibi yapmışlığım vardır. Evet!
Benimde arada bir gelir başıma. Normal hayatımda fazlası ile mutsuz, dertli, kederli ve yalnız olduğum için her akşam üzülecek bir şeyler bulurum. Kendi kendimi mahvederim bunun için. Eğer o gün üzülecek bir şey yaşamamış olsam bile, bir başkasının başına gelen olaya hemen üzülürüm. Neyse işte sonra benim bünye bakıyor diyor ki ulan gidişat kötü, adam gülmeyi unutacak, yarın birgün başına komik bir olay gelirse ne yapacağını bilemeyecek. Arada bir otomatikman çalıştırıyor bu gülme kaslarını. Yoksa bizim kendi irademize kalsa sittin sene gülecek bir şeyler yaşayamayız bu sittiğimin hayatında.