bir kahveciye gittiğinizde ''benim kahvem'den getir'' deyince, orada çalışan eleman ''senin de kahvenin de, konuşsana lan hırbo hangi kahveyi istiyorsun'' dediğinde, sen de '' eee kem küm şey, kolombiya kahvesi'' dememek zorunda kalmamak için mecburen hangi tür kahve olduğunun belirtmek zorundasın.
çünkü dünya da yüzlerce kahve türü var. bu türlerden biri de türk kahvesidir. ayrıca günde 3 fincan içilmesi tavsiye ediliyor.
normaldir.
çünkü ülkemizde "kahve" deyince ilk olarak nescafe gelir akla. eğer dandik bir nescafe yerine halis muhlis türk kahvesi içmek istiyorsanız belirtmeniz gerekir.
çünkü orjinal ismi budur.
türk kahvesi demek markalamaktır. irish beer, italian espresso varsa dünyada da türk kahvesi olmak zorunda. olması içinde ağızlardan türk kahvesi şeklinde çıkması gerekiyor.
i would like to 1 kg of turkish coffee.. böyle mi dese ne yapsa. *
kahve eski osmanlı toprakları olan yemenden gelmektedir. yemen kahvesi mi demeliydi yoksa.
1517 yılında Yemen Valisi kahveyi istanbul'a getirir. . Türkler tarafından bulunan hazırlama şekliyle önce kahvehanelerde halk tarafından yaygınlaşmaya başlar. sonra saray mutfağına da girer. elçiler ve tüccarlar vasıtasıyla avrupa da kahveyi ilk olarak Türk kahvesi olarak tanımıştır. daha sonra expresso fln çıkmıştır. yani tüm dünyada türk kahvesidir. yani bizim türk haklıdır.
sadece "kahve" dememiz yeterli, yahut garsona, "bizim kahveden getir" de diyebiliriz. italyan kahvesine, "italyan kahvesi" değil de "espresso" diyoruz, kendi kahvemize "türk kahvesi" diyoruz olacak iş değil.
hazırlanış biçimi açısından bu şekilde denir. bazı milletler kendilerine ait olduğunu söylediği için başına kendi ülkelerinin isimlerini koyarlar. bizim yaptığımız da budur.