bunlar öldürülesi tiplerdir, boya rengini tutturamazlar, azıcık ucundan alın saçlarımın dersiniz , bi keserler bakarsınız saçlar kulak hizasına gelmiş, boya hadi neyse belki düzeltilir tekrar boyanır( ki saçın içine eder bu durum) ama kestikten sonra kızsan da boş, dövsen de boş.. genelde düşük ücret alan kuaförler daha bi dikkatsiz (ya da umursamaz mı demeliyim) olurlar, 'azıcık para veriyon zaten artislik yapma kestik işte fazla değil miydi onun için gelmedin mi kestirmeye' düşüncesini benimseyerekten.. saç bayan için önemlidir gerçekten de , en güçlü silahıdır * o sebeple şakaya gelmez düzgün yerleri seçmekte fayda vardır, var olmalıdır, var olacaktır :)
türkiye'nin geneli bu kuaförlerden olusuyor. makası eline aldıgında kendinden gecen sahsiyetlerdir. keserlerde keserler. siz ucundan dersiniz sacınızı küt bulursunuz. kat atmatın dersiniz kafanız kattan kabarmıs cıkarsınız. siz sacımın rengini cok acmayın dersiniz o aman sekerim bana bırak deyip sizi beyaz ötesi sarı yapar. aslında kuaföre gitmek burda bi azaptır kadınlar icin , cünkü dogruyu bulmak yıllar sürebilir.
kırıklarını aldırmak için gittiğiniz kuaför gaza gelir hafiften, ama bunu fark ettiğinizde her şey için çok geçtir. saçınızın sol tarafı artık en fazla omuzlarınızdadır ve bu nedenle laf etseniz de elinize bi şeyin geçmeyeceğini bilirsiniz. sinirden yüzünüz kızarır, aynadan ölümcül bakışlar atarsınız kuaföre. o da hiç tınlamaz, bakışları gördükçe daha bi şevkle kesmeye devam eder. bitince de yüzünde gurur ifadesiyle, aynayı tutar size saçınızın arkasını göstermek için. gözünüzün önünde aynayı alıp adamın/kadının kafasında kırdığınız canlanırken, "bu kadar kısalacak kadar kırık var mıydı?" diye sorarsınız. böylece daha mutlu olur kendi kafasına göre takılan kuaförümüz. 10 cm kısalmış saçlarla çıkarken kuaförden, yemin edersiniz bi daha o kuaföre gitmemeye.
bununla birlikte erkek adamın saçına zorla gölge atan şahsiyettir.. izleyen diyalog bizzat yaşanmıştır:
- nasıl olsun efem?
- uçlarından alalım biraz, azıcık ucundan..
- hay hay efem..
- baba o ne??? ne sürüyorsun kafama???
- bunu ben 2001 de keşfettim efem..
- o ne ya? neyi keşfettin???
- gölgeyi keşfettim!
- ya ne yaptın sen baba, çalışıyorum ben, bu saçlarla işe nasıl giderim??? erkek adam gölge mi yaptırırmış???
- işte bu zihniyet yüzünden giremiyoruz ya avrupa birliğine!
- abi ne avrupa birliği yaktın beni!!!*
- sen bana 10 sene sonra teşekkür edeceksin, o zaman herkes böyle olacak.
- yandım anam, yandım...
- çay, kahve, soda efem?
- ver anasını satayım, orta şekerli olsun..
laftan anlamayan, söz dinlemeyen, dik kafalı şahıstır. daha az saç kesince aldığı paranın hakkını veremediğini düşündüğünden olsa gerek "uçlarından alalım sadece" diye üstüne basa basa söylemenize rağmen tomarla saçı heba eden kişiliktir.
- nasıl yapalım efem?
- birazcık uçlarından sadece, birazcık..
- hemen efem..
- cart, cırt, pat, küt, kesssss...
- ne yapıyorsun hocam???
- hacim veriyorum efem..
- ne hacmi lan ucundan al dedik, saç bırakmadın kafada!
- kökü sizde efem.
- ... sniff
kendinizi muhtarın eseği gibi hissetmenize sebep olan kuaförlerdir. "uçlarından al dedim it herif, o makası nerelerine soksam da ben de egomu tatmin etsem" denilemeyeceginden boyun egilir.
Yanıtlara bakınca "Bu memlekette ne kadar çok kuaför kurbanı varmış. Birleşelim, gidelim mekanlarını basalım, oturtalım kafamıza göre boyayalım, tarayalım, keselim, biçelim." dedirten başlıktır.
daha kapıdan girerken bile mallıgı belli olan kuaför tipidir. sen ne dersen de kabul etmez. saçınızı itinayla berbat ettikten sonra,sanki şahaser yaratmış havasıyla aynaya gerinerek bakar,elleriyle saçınızın önünü kabartır ve "ne kadar yakıştı bak gördün mü? neydi o eski halin der"üstelik yaptıgı model bu yılın modasıdır ve begenmemiş olmak gibi bir şansınız yoktur.kuaförlükten men edilesi insanlardır.
kendini büyük sanatkar sanan kişidir. ne demekmiş onun eserine karışmak? "sus bakalım, çıkmasın o sesin, kafa senin olabilir ama artık elimdesin" şeklindeki kabustur. bir diğer kabus için:
(bkz: kendi kafasına göre takılan fotoğrafçı)***
upuzun saçları tavuk götü diye tabir edilen, eskiden amerikan saç modasında tüm erkeklerin kullandığı saç modeline benzeyen bi şekle sokan sonrada "aaa kızım bak çok güzel oldun , walla adama benzedin yoksa ben seni yolda görsem mısır püskülü diye çağırırdım" diyen tam dayaklık kişilik (bkz: görükle-cevdet)
kolayı vardırdır. kuafor bir manyaklık anında kuafor koltuguna oturtulur. ve bu sefer siz kafanıza göre bir şekil verirsiniz. zaten bundan sonra size sormadan müşterilerinin bile saçını kesmeyecektir.
özellikle uzun saçları pek kıymetli olanların yaklaşmaması gereken kuaför tipidir. binbir özenle uzattığınız saçlarınızı acımadan kuş kadar bırakırlar. dikkat hemen uzaklaşılması gerekir.
bir de bunların saçınızı şahane kesmesine rağmen, şekil verirken kendinden geçip sizi tavuskuşuna benzeten modelleri vardır. başka kimse öyle kesemediği için mecburen ona gidersiniz. kuaförden çıkınca da doğru banyonun yolunu tutarsınız.
uyuzun önde gidenidirler. saçınızda boya yoksa, bakire kız muamelesi yapıp gel bak ben boyayayım ilk, sana gölge süper olur derler. siz dalga geçer, kendinize yakışmayacağını bile bile röfle mi yaptırsam acaba derseniz, bak o da güzel olur gözleriniz renkli ya, her renk yakışır size diye haybeden atar. siz içinizden kahkahalar atarak gülerken, teşekkürler, ben boyatmayı düşünmüyorum dersiniz. hala ısrarcı tavrını takınır. çünkü laftan anlamaz, laf anlatılmaz tipin biridir.
en kötüsü de saçınızı kesiyorsa yaşanır. upuzun saçlarınızı kısacık kesip*, bak çok yakıştı diye gülümserler bu tipler. bir de saçınızı kim kesti diye sorarlar, filanca kuaför kesti derseniz kesin bir tarafı daha kısa kesmiştir o kuaför. tavsiyem, uyanıklık edip niye, kötü mü kesmiş diye sorun. evet şurası eğri olmuş bak gördünüz mü dicektir muhtemelen. o zaman, *filanca arkadaşınıza söyleyin bidaha dikkat etsin ya da gülerek siz kesmiştiniz diyin.