kendi hikayemiz

entry3 galeri0
    1.
  1. Doğdum yaşıyorum öleceğim.
    2 ...
  2. 2.
  3. Oldukten sonra guzel gunler gorecekmiyim dedi genc arkadan zeki muren geldi
    Edit:Oha alttaki yazar destan yazmis.
    0 ...
  4. 3.
  5. Kahramanımız Mythos genç bir delikanlıydı. Çevresinde sevilen, dürüst, saygılı ve arkadaşlarını yer yer güldürebilen biriydi. Uzun boyluydu. Saçları o kadar yumuşaktı ki uçup gidecek gibiydi. Kadınların ilk bakışta ilgisini çekebilecek biri değildi. Ama birkaç dakika konuştuğunda ve dikkatleri üzerine topladığında kadınları çok kolay etkileyebilirdi. Çevresinde kadınlar konusunda pek tecrübesiz olarak bilinirdi. Ama Mythos’un da istediği zaten böyle bilinmekti. Kadınlar konusunda pek çok tercih edebileceği adaylar olmakla birlikte çok nadir flört ederdi. Arkadaş gruplarında genellikle yeteri kadar konuşur, ama her zaman söz sahibi olurdu. Gösterişsiz ama etkili olabilmeyi seçen bir karakterdeydi.
    Yaşadığı yer Paris’in gösterişli mahallerine yakın fakat genelde orta sınıftakilerin ikamet ettiği bir mahalleydi. Mythos burayı çocukluğunda pek bir severdi. Koşturabileceği, saklambaç oynayabileceği, arkadaşlarıyla vakit geçirebildiği oyun oynamak için ideal bir yerdi. -Çocukken zaten birçok yer gözümüze güzel gelmez miydi? – Yaşı ilerledikçe buranın yaşanmaz bir yer olduğunu anlıyordu. insanlarınsa sadece karın doyurmak için çalışmak, işe gidip görevlerini yerine getirmek ve rutin eylemler etrafında yaşamını sürdürmek amacında olduğunu düşünüyordu. Mythos ise daha iyi şartları olan bir yere taşınabilmek ve orada sadece beşeri amaçlar uğruna yaşamayan insanlarla tanışmak ve düşünce gücünü geliştirmek, insanlara faydalı bir şeyler üretebilmek istiyordu. Ama bunları yapabilmek için henüz o da erken olduğunu biliyordu. Şuanda sadece hayatı dolu dolu yaşamayı ve olabildiğince fazla şeyi tecrübe edinmeyi istiyordu. En çok istediği şeyse aşık olmaktı. Henüz kimseye aşık olmamıştı. Eğitim yıllarında lisedeyken genç bir bayana ilgi duyuyordu. Arkadaştı ama aralarında hep bir mesafe vardı. Bu mesafeyi aslında bilerek koyuyordu. Sıkı bir dost olsalardı daha sonradan kıza açılması daha zor olacak düşüncesindeydi. Aralarında güzel bir ilişki vardı. Ama genç bayan çevresinden yoğun bir ilgi odağıydı. Herkese karşı iyi davranıyor gibiydi. Genç kızın saçları; arıların özenle yaptıkları bal rengindeydi. Evet , Mythos ona ‘’bal saçlım’’ derdi. Kızla göz göze geldiklerinde bir saniyeden fazla bakamazdı. Kalbi hemen hızla atmaya başlar ve o an saçmalamamak için bakışlarını kaçırırdı. Genç kızın gözlerini bu yüzden hiçbir zaman tam olarak anımsayamazdı. Genç kız kısa boylu biriydi. Bu onu daha da sevimli ve çekici kılıyordu aslında. Beyaz teni ve yer yer pembe olan yanakları onu diğerlerinden hemen ayırıyordu. Kaşları ve kirpikleri ise saçlarına göre zıt bir renkte siyahtı. Kızı farklı kılan ve Mythos’u metheden ayrıntıların en güzeliydi. Mythos kıza açılacaktı fakat kızın çevresindeki ilgiden dolayı o da diğer erkekler gibi sıradan biri gibi olmak istemiyordu. Beklemeyi tercih etti ama açılamadan genç kız taşınmıştı. Mythos için ise her gün ihtiyacı olduğu su ve yemek gibi onu görmek de kendisine güç veriyordu. Artık sadece bir anı olacaktı.
    Üniversiteyi kazanan Mythos eğitimini Marsilya’da sürdürmekteydi. Çok güzel kadınlarla tanışmış ve biriyle flört etmekteydi. Ama o zaman bile bal saçlısını unutamamış ve fotoğrafını kitapları arasında saklamıştı. O flört ettiği kişiye karşı sevgi doluydu ama, diğeri daha ağır basıyordu. Nitekim çok uzun sürmeyecek ve ondan ayrılacaktı. Tekrar bal saçlı güzelini düşünmekte ve onla mutlu oldukları hayaller kurmaktaydı. Hayallerinde ona sarılmakta, güzel mi güzel tarihi sokaklarda romantik yürüyüşler düşünmekteydi. Bazense yaşlandığını düşünmek istiyordu ama onu hep güzel ve genç olarak düşünüyordu. Mythos için mükemmel kadın oydu. Onun gibi biriyle evlenmeliydi. Bu fikir onu bir anda soluğunu kesti. O şimdi ne yapıyor acaba? Evlendi mi, nerede yaşıyor, okuyor mu vb. sorular kafasını kurcaladı. Sonunda liseden eski ahbaplarından bir kıza sormayı fikir edindi. Kızla bir kafede buluştu. Neler yaptıklarından, birbirlerini özlediklerinden uzunca bahsettiler. Genç kız lise yıllarında pek ilgi çekici değildi aslında. Ama yıllar ona iyi davranmış ve şimdi çok çekici ve birçok erkeğin bakışlarını üzerine çekiyordu. Mythos da bu değişimin farkındaydı. Ama onun ilgisi şuanda ona soracağı bal saçlısıyla ilgili soru üzerineydi. Ve cesaretini toplayıp konuya girdi:
    -Sana bir şey soracağım. Ama biraz çekiniyorum.
    Mythos’un ses tonu da çekingenliğini kanıtlar nitelikteydi. Bunu fark eden genç kız da içten içe heyecanlanmış ve soruyu merakla bekliyordu. Merakını gizlemek için kendinden emin bir şekilde:
    -Çekinmene gerek yok, biz birbirimize karşı hep yakındık. istediğin her şeyi sorabilirsin.
    Mythos bu cevap karşısında rahatlaması gerekirken aradığı bal saçlısına ulaşabilmek umuduyla daha da heyecanlandı. Ve sordu:
    -Bizim sınıfta sarı saçlı, kısa boylu, güzel mi güzel bir kız vardı. Adı da Semlis’ti. Ona ulaşmaya çalışıyorum ama nereden olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok. Acaba sen hala görüşüyor musun?
    Soru karşısında tepkisiz kalan kız bir süre böyle kaldı. –Duydun mu beni? Diyen Mythos cevabı merakla bekliyordu. Hatta kızın bildiğine emindi. Ama kız cevap vermedi. Elini çantasına götürdü genç kız. Numarasını vereceğini düşündü biran Mythos. Kız çantasından masaya biraz kağıt para koydu ve yerinden hızla kalkıp kafeden dışarı çıktı. Durumu anlamaya çalışan Mythos bir süre kafede tek başına oturdu. Genç kızın durumu yanlış anladığını kavradı. Yapacak başka bir şey yoktu. Artık ondan bilgi isteyemezdi. Fırsat tekrar elinden kayıp gitmişti…

    Mythos uzun bir süre Semlis i aramamış ve ilgisini başka alanlara yöneltmişti. Ancak hep aklındaydı Semlis ve ondaki gizem iyice kafasını karıştırıyordu. Bunu kafasında bitirecek başka bir kadına ilgi duymayı isteyecekti. Bunun için artık onu bulmalı ve konuşmalıydı. Böylece birkaç kız arkadaşıyla daha konuşmuş, sormuş ama hakkında bilgi alamamıştı. Birçok listeye bakmış, okuldan mezunların toplandığı davetiyelere katılmış fakat hiçbir ize rastlamamıştı. Artık pes ediyordu. Aramayacağın , kaderinde var ise karşısına çıkacağını, karşısına çıkmasa bile onu hep öyle güzel hatırlayacağını kabullenmişti.
    Bir gün fotoğrafçıya giden Mythos fotoğraflarını almayı bekliyordu. Masanın üzerinde teslim alınmayı bekleyen zarflar üzerindeki yazıyı okudu. Semlis yazıyordu fotoğrafta ve soyadı yazıyordu. Zarflar açıktı. Açıp bakabilirdi bir fotoğrafa o olup olmadığını görecekti. Ama yapacağı şey doğru muydu? Bir başkasının fotoğraflarına bakacak mıydı? Odada yalnız olan Mythos birçok fırsatı kaçırdığını bu sefer kaçırmak istemediğini söyledi kendi endisine. Ve yavaş bir zarifçe bir fotoğrafı çıkardı zarfın içerisinden . Evet bal saçlılısı, yıllardır aradığı o kusursuz güzellik, hayallerinden bile güzeldi fotoğrafta. Çok sevinmişti o an Mythos. Artık onu bulmuştu. Sadece fotoğrafçıya sormak, hatta ona bile sormadan onun gelmesini beklemek, onu kendi gözleriyle görme fikri kalbinin hızla çarpmasına sebep oluyordu. Çok sürmeden 30 saniyede kapıldığı bu düşünceler diğer bir fotoğrafa bakmakla yitip gitmiş ve yerini derin mi derin bir şok ve darbeye yol açmıştı. Diğer fotoğrafta Semlis prensesler gibi tam da hayal ettiği bir gelin olmuştu ve yanındaysa başka bir adam vardı. Mythos adama karşı nefret duymuyordu ama Semlis’in ne kadar güzel olduğunu görüp de yanında onun kadar zıt bir çirkinlikte adam görünce üzüntüsü iyice artmıştı. Kendisine acaba mecbur mu kaldı, ailesi mi zorladı, ya da adam varlıklı biri miydi, zeki miydi? sorularını sordu. Cevabı ise kesinlikle onu hak edecek biri değildi. Çünkü o kusursuz ve güzel insanı kendinin bile hak edemeyeceğini düşünüyordu. Mtyhos için artık bir fırsatın kaçmasından çok büyük bir ders oldu bu hikaye. Bundan sonra birine böyle bağlanabilecek miydi? Ya da aşık olabilecek biri karşısına çıkacak mıydı? Bunu bilemeyeceğini o da biliyordu ama öğrendiği tek bir şey vardı. Eğer bu duyguyu bir kez daha olsun hissederse beklemeyecek ve her şeyi söyleyecekti. Cesaret edemediği için’’ Bal arısı balından kendisi de bal saçlısından kopmuştu’’ bu hikayede.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük