öncelikle allah acil şifalar versin dediğimiz yazar. öyle hemen umudunu kaybetmemesini ve dört elle yaşama tutunmasını diliyorum. kırmızı elbisesi üzerinde sarı kıvırcık saçlarına da bir an önce kavuşur umarım. moralin her zaman yüksek olsun.*
amerikan filmlerinin bilinç altımıza kakaladığı klişelerden kaynaklanan beklenti yüksekliğinin getirdiği sonuçtur.
her filmde esas adam tüm haksızlıklara baş kaldırır, kötülerle savaşır ve kazanır. esas kız onca haksızlığa uğrar, aşktan umudu keser, derken pat diye rüyalarındaki adam çıkar gelir ve sonsuza kadar mutlu yaşarlar. bu algı yerleşmiştir.
herkes kendi hayatının baş rolü ya güya, beklersiniz. 'bir sefer de ben haklı çıkacağım lan! bu sefer hak ettiğim işi/mevkiyi alacağım!' dersiniz. ya da 'bu kadar kalp kırıklığıyla bir insan nasıl yaşar? kesin karşıma düzgün biri çıkacak, tüm kırıklarım geçecek. gerçek aşk var ulan!' dersiniz.
'bu filmin baş rol oyuncusu benim, iyi şeyler bana olacak' dersiniz. ama kariyeriniz beklediğiniz yere ulaşamaz, sizin hak ettiğiniz pozisyonu yan masadaki dangalağa verirler. beklediğiniz aşk kankanızın başına gelir. zengin kocayı ofisteki en çirkin hatun kapar. siz kendi filminizde yardımcı oyuncu olarak kalırsınız. filmin sonuna kadar.
bu çok acıklı bir şekilde 'kendi filminde figüran' olmaktır.
