putperestler bana diğer kafir fırkalarına göre hep daha samimi gelmişlerdir. daha özgün bulurum onları.
en azından kendi yaptıklarına tapıyorlar, ithal tanrıların peşinde koşmuyorlar.
ayrıca düşünsene adam tanrı tasarlıyor. boru değil lan bu, tanrı... zor iş valla.
yapan o, tapan o..
herkesin kişisel dünyasına kendisine aittir. ne böyle sizi eleştirmek için dürtükleyen...
yanlışsa yanlış, bırakın adama öyle yaşasın.
herşey dört dörtlük, bir sizin ruhani dünyaya ışık tutmanız eksikti!
hayret birşey ya..
onlar çıkıp size neden allah'a inanıyorsunuz? dese ne diyeceksiniz..
gerçekten hayret yaaaaaaaaaa....
kendi yarattığı hayallere inanmaktır, kaybederiz hayatta. (allahım şu saatte bu metaforları yapıyorum ama sözlükte 3 belki 5 kız var, reva mıydı bu bana) *
not: müslümanım, lakin müslümanım deyip kadını ikinci sınıf gören, dini siyasete alet edip üzerinden çıkar sağlayan, realiteleri görmeyip bilimden uzaklaşanlar gibi yapay müslüman değilim.
cahilliğin acımasız sonucu ulan zaten yaptığın şey senin nasıl tanrın olur ya, hadi şuna inansa neyse bu şeyi ben yaptım onun tanrısı benim ama tam tersini yapıyor ne yazık ki reenkarnasyona inandırılan insanlar gibi sonuçta hepsi cehaletten.
tapınmak sadece fiziksel ibadetle sınırlandırılıp küçümseniyor olabilir ancak hayatlarımıza, takıntılarımıza, hırslarımıza, hayranlıklarımıza, aşklarımıza bakarsak simgeleştirip küçümsediğimizin aslında kendimize itirafımız olduğunu kanıksarız belki!
kendi kafasında yarattığı tanrıya inanmaktan çok da farklı olmayan durumdur bir bakarsınız o puta da tapan başka insanlar çıkar başka bir din olur. zaten hepsi öyle olmadı mı?
bir nevi megolamanlıktır. kendini beğenmenin doruk noktasıdır. öyledir ki artık sadece kendini değil, kendi yaptıklarını da beğenir. onlara da aşkla bakar ve tapınırsın.**
inanç ekseninden çıkıp diğer eksenlere dokunulduğu vakit süphesiz ve hilafsız olraktan diyebilirim ki aşk olgusunun bir tanımıdır bu söz dizimi.
nasıl ki sarhoş geçen bir gecenin sabahında ayağa dikilip galonlarca sıvı tüketirsiniz kanamazsınız bu eksene tutuldugunuzda kendi yarattiğiniz susuzlukta kürek cektiğinizi daha çekemediğinizi görürsünüz.
gerçi güneş kuslarin ötmesi doğar,
bebe mama emerse büyür,
demir işlenirse makina olur,
insanda severse yaşar,
sevemezse kurur gider.
ondan sonra içmeler baslar.
hem de sonuna kadar içmeler.
elbette bunlar benim sözlerim değil.
bir biçimi alip ona bambaska ruh üfleyip özünü değiştirmeden ama seklini değiştirerek bugunun saraylısının dizisinde geçer bu sözler.
yazık yazık cok iyi bir esin konusu olacak sey ayarlaşma konu olmuş cikmiş.
aklıma nedense cave obdurationem cordis özdeyişi geldi.
ne meale geliyor ?
söylemiycem ve ögrensin arastirsin keratalar diyeceğim.