ülkemizde çok nadir rastlanan kadındır. nadir diyorum çünkü ayakları üzerinde durabilen güçlü kadın demek, şıkır şıkır giyinmek ortalama bir maaşı olan masa başı bir işte çalışmak, haklılığı güçlü olmayı ego ve çirkeflik sanmak ve benzeri davranışlar değildir. genel olarak kızlarımız maalesef belirli bir kültür seviyesine gelememiş, kendini geliştirememiş, iyi giyinip iyi mekanlarda takılmayı güçlü olmak ve statü üstünlüğü sanan kızlar. cahillikle birleşmiş çirkefliği azıcık cool olarak güçlü olmakla karıştırmamak lazım.
"bacak bacak üstüne atan kadın"dan daha azdır. ikinci üniversitemi çok saygın bir okulda, saygın bir bölümde okuyorum. birçok kadının "koca bulup parasını yeme" hayalini duymaktan yıldım. ekonomik gücün, tarafları birçok anlamda eşit kıldığının farkında değiller. tek istedikleri eş parası yiyip, gezip tozup, evde oturmak. çocuk yapma istekleri de çoğunlukla tembel yaşamları için bir gerekçe. benden on yaş küçük bu genç kızların halleri bende, birkaç yüzyıl geriye gidiyormuşuz gibi bir his yarattı.
kadının kendi ayakları üzerinde durmasının abartı olmasını çoktan geçtik. bugün toplumun genel erkek profilinden daha fazla maaş alan kadınlar var ancak kadının önceki ikincil konumu ve kendini erkeğe yaslama refleksi halen daha geçmemiş. hep bir üst, kendini daha garantiye alma eğilimi birliktelikte mevcut. hal böyle olunca biz buna iyi niyet olarak bakamayız. hadi bir kadın çalışmaz, ne biliyim gerçekten zor şartlar altında yaşıyordur tamam. bu kadının kendini garantiye alma isteğini normal görebiliriz ancak yığınla maaş alıp gene de daha fazlasını elde etmek için erkeği bir nevi basamak olarak görmek, bu yolda gerekirse evliliğe kadar varmak ve sanki erkek bunu sağlamak zorundaymış gibi algı bana kötü niyet geliyor. hele hele bunu meşrulaştırırken kalıplaşmış acındırıcı sözleri kullanmak, bu kötü niyeti örtmeye yönelik karaktersizce tutumdur.
Uzaylı değildir, çölde vaha değildir, şapkadan tavşan çıkaran hiç değildir, akıl ve beden sağlığı yerinde her insan gibidir, yani olması gereken gibi.
Ayakları üzerinde durmak, erkeğin olmazsa olmazı sayılıp, sıradan bir durum gibi algılanırken mevzu kadın olunca woooowwww!
Sen hayırdır, niye?!
Uzun yol tır şoförü kadını olan bir sülalenin ferdi olarak, bu tanımlara afedersin g* tümle gülüyorum.
Başka ne olacağdı? Elbette ayaklarımız üzerinde dururuz zira ellerimiz bizi taşımaz.
Ayaklar iyidir iyi..
asırlardir boş boş evde takılan kadınların, evleneceği kişiyi sömürmek için pusuya yatmaktan vazgeçip, evlenmeyi düşünen erkeklerin, düşünebilmeye başladıktan sonra evlenmeyi düşünmemeleri sonucu, sayıları her geçen gün artan, her bireyin yapması gereken sorumluluğu yerine getiren kadın.
kendi kararlarını kendi alabilme gücünü de elinde tutan kadındır aynı zamanda.
şu dünyanın tadını en çok ekonomik bağımsızlığımı kazandığımda, özgürce kararlar alırken tattım.
arkadaşlarımla veya yalnız kendi seyahat planlarımı yaparken, kendi aldığım aracı kullanırken, aldıklarımın fiyatının hesabını kendim dışında kimseye vermezken, kafam estiğinde istediğim yere istediğim gibi giderken..
ekonomik bağımsızlığınız olmadan özgürce davranamazsınız. kadınlarımız okusun, çalışsın, üretime katkı sağlasın ve hesaplarını yalnızca kendilerine versinler.
Her zaman beni onore eden ve daha fazla saygı duyduğum kişilerdir. Cehaletin en büyük korkusu kadındır. Çünkü kadın öğrenirse, çocuğuna da öğretir. idealist, yeniliklere açık, hayat koşullarında dimdik ayakta duran ve yılmadan, pes etmeden kendini ezdirmeyerek bu dünyada mücadele eden okumuş/okumamış tüm kadınlara selam olsun. Her ne kadar böyle kadınlar toplumda bazı insanlar tarafından hazımsanmasa da ya da pek kabul görülmese de bunlar kulak ardı edilip, daima mücadeleye devam edilmelidir.
"kadın evinde, üretimden çekilip bütün ikbal istikbalini bir adamın vicdanına, aşkına, samimiyetine, günün sonunda bir gün aklının karışmasına, yanılgılarına bırakmamalı" Mehmet Aslantuğ