bu başlıkta anlatılmak istenen şudur: kenar mahalleden yaşayan insanlar içinde daha doğrusu gençler içinde okula giden ya da daha doğrusu doğru dürüst bir şekilde okula giden insan olmak. biliyorum bir bok anlaşılmadı ama anlatmaya çalışayım.
mesela ben bursa'da yaşıyorum ve yaşadığım yer bursa değil. sözde bursa şehri içindeyiz ama özde iş farklı.
biz bursa çemberinin bir hayli dışındayız. ya da bilinen tabirle kenardayız. kenar mahalleliyiz.
şimdi emrah ayarında bir yazı yazıyorum sanmayın ya da sanın ama ben öyle yazmıyorum inanın ya da inanmayın.
demek istediğim şu değil. biz acılar içindeyiz, unutulmuşuz. bu değil demek istediğim. mutlu olmak isteyen her yerde olur ve ben de şu anda götümü koyduğum yerde çok mutluyum.
ama mahallelinin çoğu mutlu değil galiba.
gençlerde hep bir tiki genç olma hevesi mevcut. zaten moda bu gençliğimiz arasında ama burada daha iğreti duruyor bu tiki gençlik hevesi.
durumu bir de şöyle alatayım.
mesele bu mahalldeki arkadaşlarım ve bir deniz kıyısına gitsek -ben yüzme bilmiyorum ama- yüzmeye oradaki insanlar tarafında biraz belki de daha fazla görgüsüz sayılırız, kendi aramızda gülüşürüz, sesler çıkarırken desibel sınırlarını aşarız, deve güreşi yaparken milleti rahatsız ederiz.
neyse.
konu şu: mesela arkadaşlarım arasında okuyan daha doğrusu doğru düzgün okuyan kişi sayısı çok az. belki de 1-2 kişi var.
mesela şu anda okulu bırakmış yani liseye hiç gitmemiş bir çok kişi var. ben de bir bok anlamasamda okumaktan yıllardır hamal gibi okuyorum. 4 senedir yatılı okulda kalıyorum.
bizim arkadaşlar akşamları halı saha maçı yaparken ben oturup organik kimya kasıyorum, türev belliyorum, sözde öss'ye hazırlanıyorum.
sonra onlara bakıyorum onlar çok mutlu gibi. sonra hafta sonu geçiyor ben okula gidiyorum. bakıyorum osman'a otoboya kaportaya gidiyor. cebine para giriyor.
şimdi şey diye düşünen çıkabilir: sen de sonra para kazanacaksın, hele bir üniversite oku, paraya buğulacaksın, bu sıkıntıdan bir kaç sene sonra kurtulacaksın.
benim amacım çok para kazanmak ya da süper bir hayat deği ki.
diyeceksin belki: " e vurduğum gitme o zaman sen de gir oto boya, kaporta yap."
yaparım sanıyorum ama yüksek ihtimal yapamam. böyle mi yaradılmışım bilemiyorum ama ve bir bok anlamsam da okumak zorundaymışım gibime geliyor. okuyorum. dah kimbilir kaç yıl okuyacağım.
ama cuma gecesi saat 9'da ben elimde bavul, kafa dolu, beyin sikik bir halde okulda dönerken onlar köşe başında oturmuş kurtlar vadisi'nden sohbet ediyor, geçen kıza laf atıyor, sanki çok mutlular.
hayır özenmiyorum da bu yaptıklarına sanki böyle de mutlu değil gibiyim.
kıscası bilemiyorum.
demin osman'ı gördüm motorundan indi. babasıyla karşılaştı, babasından azar yedi. beni gördü. naber samet dedi. sanki mutluydu.
tanım: kenar mahallelerden birinde oturup okula gitmek, teyzelerin "bu çocuk adam olacak" dedikleri çocuk olmak.
bu arada bu entryi kim okur bilemem ama. kafamdaki ile yazmak istediğim hiç uymadı. bir daha da yazamam büyük ihtimalle. okuyanlar lütfen yanlış bir anlam çıkarmamaya çalışsın. çünkü hakikaten art niyetle yazmadım.
ilkokula gidecek mahallenin gelecek nesillerine önlüğünü vermiştir, aradan geçen yıllar sonrasında çamura batmış semtlerdeki fidanlara örnek olarak gösterilir.
günümüzde suyu çıkmış tabirlerden de olsa adamın dibidir.