kemalizmin dis politika anlayisinın temeli, her türlü manda ve himayeyi reddeden tam bağımsızlık kavramı ve ulusal çıkarların sonuna kadar korunmasıdır. emperyalist ülkelerin borçlandırma tuzaklarını görmüş olan mustafa kemal batı ülkeleriyle yardım ilişkisine girmemiş ulusal kurtuluş savaşını kendi olanakları ile finanse etmeye çalışmış daha sonra sovvet yönetimi ve hint müslümanları ile dayanışma içine girilmiştir.
bu kadar bela atlattik, basimiza yeni bir bela alirsak altindan kalkamayiz.
zaten bu cumhuriyet titrek ayaklarla yerinde zor duruyor, en iyisi kimseye bulasmayalim kimse de bize bulasmasin... tavsan seyi misali.
kotuleyen arkadaslara zorunlu edit : once kemalizm nedir bilmek lazim.
sudur ;
Kemalizm, emperyalizmin işgali altındaki bir ülkenin dev-rimci-milliyetçilerinin bir milli kurtuluş bayrağıdır. Kemalizmin özü, emperyalizme karşı tavır alıştır. Kemalizmi bir burjuva ideolojisi, veya bütün küçük-burjuvazinin veyahut asker-sivil bütün aydın zümrenin ideolojisi saymak kesin olarak yanlıştır.
Kemalizm, küçük-burjuvazinin en sol, en radikal kesiminin milliyetçilik tabanında anti-emperyalist bir tavır alışıdır. Bu yüzden, Kemalizm soldur; milli kurtuluşçuluktur. Kemalizm, devrimci-milliyetçilerin, emperyalizme karşı aldıkları radikal politik tutumdur. (10)
Ülkede, kendi solunda, emperyalizme karşı hiçbir devrimci, ulusal-radikal sınıf hareketi olmadığı, dünyada, bugünkü gibi milli kurtuluş savaşlarının destekçisi bir dünya sosyalist blokunun olmadığı bir evrede, emperyalizme karşı, dünyada ilk muzaffer olmuş bir halk savaşını veren radikal-milliyetçiler, bu bakımdan, ülkemizin -kökeni Osmanlı alt bürokrasisinin ilericiliğine dayanan- bir orjinalitesidir. Kemalistler için ülkemizdeki, asker-sivil aydın zümrenin jakobenleri diyebiliriz.
(bkz: mahir cayan)
bu baglamda ideolojisi belirsiz bir hareketin tutarli bir dis politikasi da yoktur, olamaz da... 1923- 1950 donemi dis politikasi lozan dan ibarettir.
cok acılar cektik. mazlum devletlerin emperyalist guclerin daha fazla kazanma hırsının altında ezildigini gorduk. bizim yasadıgımız kotu tecrubeler hicbir devlet tarafından yasanmasın, genceceik bedenler olmesin, analar aglamasın, yeraltı ve yerustu kaynakları hic ugruna heba olmasın. devlet hazinesi silah,bomba yerine egitim,saglık, sanat, kultur alanlarında harcansın. insan hayatına onem verme misali..
"Millet hayatı tehlikeye girmedikçe, çıkarılan savaş savaş değil, cinayettir."
diyen yüca atamız, ömrünü yurdun en kritik noktalarında,üstün dahi askerlik yeteneği ile hakim tepelerde, cephelerde savaşarak zaferlerle geçirmiş olan bu büyük komutan,
aynı zamanda genç bir subay iken çeşitli yurtdışı görevlerinde de bulunmuştur. komşuluğu bilir, düşmanı da iyi tanır.
istiklal mücadelesinde hiç eksikliğini hissetmediği halk desteği ile halkıyla bütünleşmiştir. o, köylüyle yer sofrasında yemek yerken yeri geldiğinde kralların kraliçelerin olduğu bir masada da en çok göze çarpan karizmatiklider olmaktan geri kalmamıştır. sadece savaş meydanlarında değil, en hayati kriz ve karar masalarında da dünyayı dize getirmiştir. ve bütün bu kazanımlarını türk milletine hediye etmiştir.
atatürk'ün kişisel yetenekleri ile sınırlıdır. ötesine geçememiştir. kemalizmin dış politikası atatürk'ün karizmatikliği ve savaş başarıları ile mahduttur. hasılı kemalizmin dış politikası yoktur. bol bol kahramanlık hikayesi vardır. (bkz: şu çılgın türkler)
kendi başına bir şeyleri başarabilmek güzeldir güzel olmasına da bu işler öyle kof kof atmakla olmuyor. adam demiş ki, " türk; övün, çalış, güven ". mazi ile övünüp, kendine aşırı güvenmekle olmuyor bu işler... çalışmak ama çok çalışmak lazım...
çıkıp, abd'ye şamarı aşk edecek gücün var mı? ya da çin'e; şansını çok zorluyorsun diyebilecek? hangi güçle sağlayacaksın dünya barışını, kimi kendine inandıracaksın; henüz kendi iç barışını sağlayamamışken...
ikiye ayrılır.
atatürk dönemi: tutarlı ve anavatandan ayrı kalan türkleri de gözetmeye çalışmıştır (belki enverizmin etkisi ile)
inönü dönemi: ege adalarını bile koruyamayız gerekçesiyle reddeden salak bir politika anlayışıdır.
