kemalizm ideolojisinin saf hali incelendiğinde bariz bir şekilde ortaya çıkan çelişki.
- cumhuriyet , ulusal egemenlik düşüncesinin en mükemmel olarak gerçekleştirildiği bir rejim olarak kabul edilmektedir.
- cumhuriyetçilik ilkesinin ikinci öğesi olan rejimi her türlü tehlikeye karşı korumak düşüncesi halkın siyasal tercihlerinin serbestçe belirlenebileceği bir çok partili siyasal yaşama izin vermemenin gerekçesi olarak görülmektedir. bir diğer deyişle , bir yandan ulusal egemenlik düşüncesi savunulurken diğer yandan ulusun egemen olduğu bir siyasal rejime karşı yıkıcı tehlikelerin yine ulus içinden gelebileceği düşünülmektedir.
bu durum kemalizmdeki halkçılığın cumhuriyetçilik ilkesiyle çeliştiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
çelişkinin ne olduğunu bilmeyen yeniyetmelerin kıçından salladığı çelişki. halkçılık ve cumhuriyetçilik ilkesi fransız devrimi nin temelini oluşturan ilkelerdir. hadi cumhuriyet devriminden geçtik, koskoca fransız devrimine çelişki buluyor hazret. sıçtım çelişki oldu da diyebilir miyiz buna?
kelime anlamlarını iyi anlamamaktan ileri gelir. genel kabule göre insan herşeyi istemek özgürlüğüne sahip değildir. örneğin ben yaşamak istemiyorum diyemez. tıpkı bunun gibi ben daha geriyi istiyorum, ben 1400 yıl önceki hukuk sistemini istiyorum demek hakkıda yoktur. bu çoğulcu demokrasi ile çoğunluk demokrasisi arasındaki farkı anlamayanlarda da böyledir. cumhuriyetçilik yani halka ait yönetim halkçılığın, halkçılıkta cumhuriyetçiliğin tamamlayıcısıdır.
kıt zihinlerin çelişki olarak algılayabileceği uyumdur.
hiç ilkeleri açıklamak gibi bir yorgunluğa girişmiyor ve "cumhur" arapça'da halk anlamına gelmektedir diyor, hayırlı işler diliyorum. aradaki çelişki de işte bu denli paraleldir.
demokrasiyi salt sandık özgürlüğü de sandıktan çıkanın istediğini yapabilmesi olarak görenlerin kıçlarından uydurdukları çelişkidir.
oysa ister liberal ister antik olsun demokrasilerde sınırsız özgürlük-sanki mümkünmüş gibi-değil tam tersine yasalar çerçevesinde özgürlük olarak anlayışı hakimdir. elbette beğenmeyen anarşist siyaset kuramını da benimseyebilir.
öte yandan halk egemenliği daha antik zamanda sandığa eşitlenmesinin tiranlık olabileceği görüldüğü için ya yöneticilerin yetkileri kısıtlanmış ya güçler ayrılığı benimsenmiştir. hatta atina da tiranlığa gidebileceği endişesi ile sürgün dahi verilebilmektedir.
öte yandan güçler ayrılığının gerekliliği faşizm ve nazizm çağında açığa çıkmış ve önce devletten ve iktidardan korunma anlayışı gelmişti. öyle ben iktidarım halk isterse(!) teröristleri bile yasallaştırrım değil...
olmayan çelişkidir efendim. ha işin içine demokrasi girerse başka, demokrasi zaten hatalı bir yönetim şekli. bunun dışında, altı okun altısı da birbirini tamamlayıcı niteliktedir. şunu da belirtmek isterim, kemalizm bir ideoloji değildir. kemalizm bir yöntemdir, bir kurallar bütünüdür. mustafa kemal izmir iktisat kongresinde karma ekonomiyi kabul etmeyip de kendi değişik ekonomik sistemini yürürlüğe soksaydı* o zaman kemalizm bir ideoloji olarak görülebilirdi. ha ideoloji kavramına örnek olarak komünizm verilebilir, veya liberal görüş.
Atatürk devrimlerinin neden ve hangi ihtiyaçlar üzerine yapıldığını, ilkelere neden ihtiyaç duyulduğunu hepimizin tekrar tekrar okuyup yi öğrenmemiz gerektiğini anlamakta gecikmediğim söylemdir.
cumhuriyetçilik, ilkokuldan kalma tabirle; halkın kendi kendini yönetmesidir.
halk; yok efendim!biz kendi kendimizi yönetmeyeceğiz...
padişah istiyoruz!
sultan istiyoruz!
kral istiyoruz!
hatta prens, prenses de girsin işin içine de masalsı bir yönetim anlayışı oluşsun istiyoruz... demeyeceğine göre cumhuriyet'in halkçılıkla çelişmesi söz konusu değildir...