akepe zamanında bağzı bilim ve teknoloji projeleri (google):
papaz eriğini imam eriğine çevirme projesi
allah diyen pense projesi
islami bisiklet projesi
ışıklı ekmek dolabı projesi
milli uçak (sivil havacılık projesiydi iptal oldu)
milli savaş uçağı projesi (henüz 1 / 1 maketi var, ingiltere ve isveç'in danışmanlığı iptal oldu)
milli tank projesi (motor muallakta, en son ukrayna'dan temin edileceği konuşuluyordu, motorun performansı düşük. aktarım iletim kutusu albayraklar tarafından üstlenildi, onlar da avusturyalı bir tasarım şirketinin danışmanlığında işi onlara pasladılar, sonra reisin oraya buraya posta koyması yüzünden firma danışmanlıktan çekildi, proje muallakta)
milli araba (ssafhasdadas pil teknolojisi bu işi beyni, elbette milli ve yerli değil, arabanın yaklaşık %50'si yerli olacak, o da üretici bulunursa. yazıyorum; o işte de çuvallayacaklar)
yeni yüksek irtifa drone projesi ( damadın ürettiği diğer drone gibi bu da hayati parçalarda dışa bağımlıyız. en son kanada ilgili parçaları vermeyeceğini açıkladı. yeni projede motor ukrayna'ya ait)
milli helikopter projesi (motor abd menşeili. türkiye yurt dışı ihalelerinde boy gösteriyor, ardında abd motoru türkiye dışında temin etmeyeceğini açıkladıktan sonra yurt duşı satışlarında havayı alıyoruz)
bunlar babanesi boyayıp satacak tipler. ota boka yerli etiketi yapıştırıp göz boyuyorlar. bugüne kadar türkiye'de ne üretildi ise cumhuriyet'in kazanımlarıyla olmuştur. imd'den alınan kredilerle yapay bir refah ortamı oluşmuş akepe tarafından kalkınma ve gelişmişlik olarak halka pazarlnamıştur. tüm borçlar betona yatırıldıktan sonra bugün reis reformdan zarttan zurttan bahsediyor. israftdan elde para kalmadı. özel sektçr de ithalata özendirildiğinde bilim, arge adına kayda değer bir gelişme de olmadı.
kafayı heykele takmış beton meraklısı geriici kasabalı tiplerin anlaycağı şey değildir bilim. bu hıyalar gökdeleni köprüyü vs gelşmişlik ölçüsü sanarlar. at sikine kelebek konmuş estetik anlayışları olduğu için böyle yanarlı dönerli şeyleri bilim sanarlar.
şu kadar yıllık iktidar boyunca iki tane drone aracını bilim zannederler. halbuki dron üreten bir kaç kuruluş daha var. bi iki taneyi damat yaptı diye, "akepe geldi uzay ayağımıza geldi" sanıyorlar. alasını aselsan yapıyor zaten. halbuki iktidara geldiklerinden beri kültürel alt yapı oluşturumadıkları gibi arabesk kültürünü ssüslüman kültürüne çevirdiler.
ulan bilimden konuşacak en son kişiler sizlersiniz. kim kaybetti de siz buldunuz asgfasfahsd. nerede milli tank uçak?
"türkiye cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. en doğru, en hakiki tarikat,medeniyet tarikatıdır.." mustafa kemal atatürk.
siz orospu çocuklarının açtığı başlıklara bakmayın. en azından yurt dışında başarılara imza atmış bilim adamalrının bağzılarını yetiltiren üniversiteleri açan zihniyet kemalist zihniyettir. onların içine eden şerefsizler de yobazlardır.
Covid'den çalkalandığımız şu günlerde tarihleriyle örnek veriyorum;
1931: ağız yoluyla uygulanan bcg aşısı üretimi.
1932: serum üretiminin ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi sonucu, dışarıdan serum ithali durduruldu.
1933: simple metodu ile kuduz aşısı üretimi.
1934: istanbul aşıhanesi'nin enstitü bünyesine nakli ve çiçek aşısı üretimi ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi.
1942: tifüs aşısı ve akrep serumu üretimi.
1948: boğmaca aşısı üretimi. influenza virüsü, new-castle virüsü ve tavuk vebası üzerine araştırmaların başlaması.
1950: influenza laboratuvarı'nın dünya sağlık örgütü tarafından uluslararası bölgesel influenza merkezi olarak tanınması, influenza aşısı üretimi.
1958: frenginin modern yöntemlerle teşhisi.
1965: kuru çiçek aşısı üretimi.
1970: fibrinojen, albumin ve gamma globulin üretimi.
1983: kuru bcg aşısı üretimi.
1987: aids araştırma ve doğrulama merkezi'nin açılması.
1992: kan ürünlerinin viral inaktivasyonu.
Bu sadece küçük bir malumat.Buna ek olarak "üçgen", "kare" gibi kullandığı terimleri kimin bulduğunu ve geometri kitabını kimin yazdığını da okuman gerek. Savunduğun aklın Necip Fazıl'an ileri giden bir doktrini bile yok şekerim.
insanları kemalist leninist ateist dinci diye etiketlendirmek kadar büyük salaklık yoktur. Bilim adına çalışma yürüten insanlara bilimadamı denir kemalist denmez. Ama fasulye beyinliler bunu ayırt edemez. Gazi Mustafa Kemal'i sevmek onun ilke ve inklaplarının gerektirdiği gibi yaşamak bir öznel yaşam biçimidir. Toplumsal yaşam kuralları devlet tarafından belirlenir ve o kara parçası üzerinde yaşayanlar bu kurallara uymakla mükelleftir. Yani devlet kişiye sokakta şalvar ile gezme sarık ile gezme özgürlüğü veriyor ise diğer kişi de bob marley gibi gezebilir. buna özgürlük denir. bu ayrımı ne zaman idrak edebilirse vatandaşlarımız o zaman belki medeni olma yolunda bir arpa boyu ilerlemiş olurlar.
kemalistlerin tek başına yapacağı iş değil, en azından bunu çok istiyolar ya siz? arabistan çölünde aç kalırsam deve boku yer miyim lafını geçemediniz mk. sanki kemalistler isteyince iş onlarda bitiyor, devlet bütçe verip bu alanlarda eğitim mi veriyor? bu bir ideoloji sorunu değil mk bu hepimizin sorunu, topraklarımızın içinde hepimiz varız.
hain ve de nankör köpeklerin iftiralarından biridir.
ulan şerefsizler, kemalist yönetimin yobazlardan devraldığı anadolu şöyle (bkz: cumhuriyetin osmanlıdan devraldığı anadolu) bir yerdi. sen 600 yılın sonunda böyle bir miras bırak, sonra o mirası adam etmek için ancak 15 yılı olmuş, koca bir imparatorluğun borçlarını devralmış kemalist yönetime laf et!..
ha siktirin oradan nankör oğlu nankörler... siz asıl sizin kafadarlarınızın iktidarlarıyla geçen 1950'den sonraki dönemin hesabını verin. güney kore ne haldeydi, ne hale geldi ve de kafadarlarınız memlekete ne hale soktu? bir karşılaştırın bakalım..
sonuçta, sayıları ve yaptıkları yeterli olmasa da ülkemizin yetiştirdiği, dünya çapında belirli başarılara ulaşmış bilim insanlarımız ortada... aralarında numunelik tek bir yobaz bile yok!.. niye yok?
1500 yıl önceki çöl kanunlarını benimseyenlerden ortaya atılmış iddia.
edit: dünya üzerinde gerçekleşek teknolojik gelişmeleri bir ak icraat olarak gören insanlar mevcut. yani 2150 yılında dünya uçan arabalara geçse o dönemin iktidarı da uçan araba teknolojisini getirdiğini iddia edecek mi merak ediyorum.
türkan saylan, siz dincilerin uğursuzluk, allah'ın verdiği ceza, dinsizlik alameti saydığı cüzzam'ın metafiziksel bir olay değil, bildiğin sebebi olan bir hastalık olduğunu söyleyip türkiye'de azalması için çok uğraşmış ve başarmıştır. buna karşılık dinciler boş durmamış, domateste allah yazısını bulup hidayete ermiştir. ödül dincilerin elbet.
sanki siz çok yaptınızda. zamanında sizin dört halifeniz sırf insanlar uyanmasın diye bağdat kütüphanesini yaktırdı be. fırat nehri mürekkep aktı günlerce. ne çabuk unuttunuz kirli geçmişinizi.
bunu diyen de amerikalı bilimadamlarının hurma çift yenilirse içindeki şeker potasyuma dönüşür zarar verir, tek yenilirse glikoza dönüşür enerji verir diye araştırma sonucu iddia edip bu yolla hadisler doğru çıktı diye sevinen dinciler ha. aynı adam darwin faşistin tekiydi, maymuna benziyordu ondan evrim teorisini ortaya attı diyor. aynı adam nuh'un çocuklardan biri babasına kötü söz söyledi zenci oldu şimdiki zenciler onun soyu diyor, bunu diyen adam kertenkele peygamberin yangınına üfledi ondan öldürülmesi sevaptır diyor.
yani kemalistler bilimsel devrimler yapmadılar tamam da, senin halin daha içler acısı be gülüm! özlemi içinde olduğun devletler cehaletten yıkılıyorlar sen diyorsun o devletler gibi olalım. olun yani olmayın da demiyorum da bilimi kullanmayın en azından. bilim size uzak bir kelime, günah o günah, haram cehennem ateş falan anladın sen.
Kemalistlerin müslüman olmadığını sanan aptalların mıçmığı.
Bilim deyince akıllarına sadece "vibratör" gelir zaten bu yobazların. Adam vibratör isteğini dolaylı yoldan dile getirmiş la. bi de kalkar laf etmeye çalışırlar iki gram beyincikleriyle. Bugün çok eğleniyorum.*
adnan menderes zamanından beri türkiye'de dinci, ılımlı islam, amerikan kıç yalayıcısı iktidarların söz sahibi olduğunu bilmeyen cahal lakırdısıdır.
şimdi gelelim asıl mevzuya : osmanlı imparatorluğu içinde çok iyi yetişmiş, tecrübe sahibi bir sürü devlet adamı, okumuş, avrupa da eğitim almış teknotratlar vardı ama, şimdi tutup da elli altmış yaşlarında olan ve sarayda bir mevki sahibi olan adamların hiçbiri 38 yaşında ordudan ayrılmış bir askerin: "ben yeni bir ülke kurmaya karar verdim, gelin beraber çalışalım" teklifini kabul edemezdi. o yüzden atatürk ülkeyi kurarken bu elit ve eğitimli kitleyi yanına alamadı. cumhuriyetin ilk yıllarında devlet memurlarının ankara garında sotaya yatıp, istanbul'dan gelen trenden inen takım elbiseli insanlara devlet kadrolarında iş teklif ettikleri, hatta adam yanındakiyle fransızca falan konuşuyorsa direkt dışişlerine alındığı anlatılır. ankara'da sene seksenler falan, kuğulu parkta yeğenimi oynatırken yanımda oturan 94 yaşındaki amca bana hikayesini anlatmıştı. cumhuriyet ilk kurulduğunda okuma yazma bilenler hemen memur oluyor, ilkokul okuyanlar müdür olarak işe başlıyordu. ben de ilkokul mezunu olduğum için müdür olarak işe alındım ve müdür olarak da emekli oldum" demişti.
hah işte olayın asıl can alıcı noktası da bu. atatürk sonraları zeki gençleri yurtdışına gönderdi ama bu çocuklar geri geldiklerinde onların amirleri ya anca okuma yazma bilen, ya da ilkokul mezunu olan kimselerdi. bu insanlar, yurtdışından gelenleri kendileri ve mevkileri için bir tehdit olarak algıladıklarından, eğitimli gençlerin asla gerçek anlamda birşeyler başarıp sivrilmesini ve yükselmesini istemediler. cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki idealist düşünce, yerini koltuğunu kaybetmemek için her türlü bizans oyununa hazır memur zihniyetine bırakmıştı. ve kısa sürede bu yurtdışından gelen gençlerin çoğunu canından bezdirerek, tekrar yurtdışına kaçmaya zorladılar.
özetle : cumhuriyet ikinci, hatta üçüncü sınıf memurlar ve teknotratlara emanet edildi ve bu adamlar da zaten ellili yıllarda yerlerini adnan menderesin gerici kadrolarına bıraktılar. sonrası malum.