bunca yıldır nasıl olmuş da hiç aklıma gelmemiş hayretlere düştüğm durum. taksim'de arkadaşlarla buluşmaya giderken heykelin önünde fotoğraf çekilen iki pırıl pırıl genci görünce kafama dank etti. yani tabi her dine olduğu gibi putperestliğe saygım sonsuzdur. ne zaman bir ezilen putperest görsem hemen onun hakkını savunmak için benim aktivist arkadaşları toplar ve eylem yaparız. ama şu da bir gerçekki kemalistlerin büstlere, bayrağa ve bilimum atatürk ile alakalı materyallere karşı bir zaafı var.bunu inkar etmek allahı inkar etmek gibi bişey olmalı.
yani hem dinsizlikle suçlayıp hemde putperest demek nasıl bir zihnin ürünüdür . ne yer ne içer o zeka acaba ? sadece ekmekle beslenen zekanın iflasıdır.
yakın tarihe damgasını buran bir insana tapmak;
1400 yıl önce yaşamış, sakalından, yeleğinden ve bırakmış olduğu yobaz bir dinden başka bir şeyi olmayan bir insana tapmaktan daha iyi olan bir davranış biçimi.
yobaz gerikafalıların anlayamayacakları eğilimdir.
o "put" diyerek alaya almaya çalıştığınız, cahil halkımıza din istismarı yapmaya çalıştığınız büstlerin, heykellerin atfedildiği büyük kurtarıcı şayet olmamış olsaydı, götlerini yaladığınız araplar peygamber efendimizin dahi kabrini ortadan kaldıracaklardı.
gerçekleri tarih yazar evet. zoruna gidenin götüne girsin...
(bkz: atatürk ün hz muhammed in mezarını kurtarması)
--spoiler--
Suudiler Peygamberin mezarını yıkmak üzereymiş. Atatürk bunu haber almış ve Suudileri titreten bir telgraf çekmiş.
Suudiler 1926 yılında kendi sınırları içindeki tüm mezarlıkları yıkma kararı alır. işin en ilginç yanı Hz. Muhammed'in mezarının da Suudi sınırları içerisinde olmasıdır. Ancak Atatürk öyle bir telgraf çeker ki, Suudiler mezarın tek bir taşına bile dokunamazlar.
--spoiler--
ulen sizin akıl en son orda mı kaldı. evdeki ütüyüde put sanar bunlar yakında ha. şaka dükkanından mı, hayvanat bahçesinden mi, manavdan mı nerden kaçtıysanız geri dönün bakiiim. zerzevat takımı sizi.