lafı uzatmayacağım aç tavuğun kendini buğday ambarında sanması gibi birşeydir. ruya aleminde yaşayan bu hilkat garibeleri, ezel kadar eski ebediyet kadar yeni olan islam davasının samimi savunuclarına gerici ve yobaz demeleri kadar komedya bi durum yoktur herhalde. kendi yobazlıklarını ve gericiliklerini saldırarak gizlemeye çalışıyorlar. halbuki islam davasının savunucları olan bizler, onlara -ilimde, bilimde, teknikte ve medeniyette- fersah fersah fark atmışızdır. lakin onlar başlarını çevirip baktıklarında bizi geride kendilerini ileride görmektedirler. ben şahsım adına acıyorum. hak ve hakikatten yoksunlara acımkatan başka birşey gelmiyor elimden.
not: karakter sınırına takıldığım için başlıktaki hata kasten yapılmıştır.
papuçumun aydınlarından başka bir bok değillerdir.
islamı geri gibi göstererek ilerici olunmaz, bunların yaptıkları bundan başka bir şey değildir.
islamın gericilik olduğu düşüncesi bu adamlarda hakim olduğu için kendilerini aydın sanıp saçma sapan konuşmaktadırlar. dikkat etmedikleri yer ise; yapmış oldukları yorumları, kendi kendilerine oluşturdukları düşünceler doğurmaktadır.
kemalistleri bilmem de komünist olmak için biraz sürüden ayrılmak gerek. bu da ancak biraz, okuyup yazmakla, aydın olmakla mümkündür. ama komünist olabilmek için aydın olmak yetersizdir. iyi insan olmak da gerek, kocaman bir yürek de tabii. bu arada aydın arkadaşım başlıkta anlatım bozukluğu var.
doğrusu: kemalistlerin ve komunistlerin kendilerini aydın sanması olmalıdır kanımca.
bazı sağcı ve sermaye muhibi kimselerim komünizme çemkirmek için söyledikleridir.
öncelikle bilimsel marksizmin ışığından yürüyenlerin, karl marx'ı anlamış ve özümsemiş olanların kemalizm ile uzaktan yakından alakası yoktur. ancak türkiye'de sosyalist kültürün kemalizm zehriyle toksik bir hale getirildiği de aşikardır. kemalist aydın tayfası, tıpkı mustafa kemal gibi batı'yı anlamadan bu ülkede tepeden inme bazı uygulamalarla batılılaşacağımız ve hatta komünizme gideceğimiz sanrısını taşımaktadırlar. buradan sola bulaşan leke de budur, bilimsel marksizm tepeden inme hareketlerin yaşamayacağını söyler ve bizim devrimci düşüncemiz halk yığınlarının harkeete geçirilmesi ilkesine dayanır, kemalizm gibi antidemokratik usullerle oluşturulmuş meclislerden kanun çıkartarak devrim yapılamaz.
kemalizmi bilmem ama komünistlerin din ile bir alıp veremediği yoktur. aslında devrimci komünistlerin dine bakışı en fazla dindarların işine yaramaktadır. bugünkü gibi devlet kontrolünde olmayan, tamamen özgür bir dini yaşamı savunuyor komünistler. devletlerin insanlara nasıl giyinmesi gerektiğini, nasıl inanması gerektiğini dikte edemeyeyeceğini söyleyenler tarih boyunca komünstler olmuşlardır.
çünkü devletlerin elinde dinler sömürü aracı haline gelmiştir. komünizm buna karşıdır dinlere değil. birileri dinleri kullanıp emekçi halkları kandırıyorsa işte komünistler o'nun karşısındadır.
bu noktada komünizme haksız eleştiriler yapılmaktadır. kemalizmin baskı usullerinden bu ülkede dindarlarla beraber en fazla acıyı komünistler çekmişlerdir. kemalizmin hapse toktığı meşhurlardan birisi komünist nazım hikmet diğeri ise din adamı said nursi'dir dikkat ederseniz.
"islam davasının savunucularından "-ilimde, bilimde, teknikte ve medeniyette- fersah fersah fark yiyen" topluluktur.
tanımı verdikten sonra; geçelim entry hakkındaki kişisel yorumumuza. özeti baştan verelim: h.siktir oradan...
elbetteki şakirtlere göre kemalist ve komünist bireyler kendilerini daha "aydın" olarak görebilir. her genelleme gibi, bu genelleme de içinde istisnalar bulundurabilmesine rağmen, genelleme yapılabilecek kadar da net bir konudur.
sadece kemalist ve komünistler değil; liberaller de şakirtlerle karşılaştırılınca "aydın" sıfatına layıktır.
"aydın" kavramının bir çok tanımı yapılabilir. ama bir no'lu kural "özgür" düşünce tanımıdır. 1500 yıl önce görünmeyen bir varlıktan geldiğine inandığı bir kitap ve bu kitabın "dogmalarıyla" hayatına şekil veren bir koyundan "özgür" düşünce beklemek; bir çiftlik sığırından fizik doktorası yapmasını beklemek gibi bir şey.
kemalizm gibi 20. yüzyılın önemli bir devrimcisinin, bütün dünyanın çağ üzerindeki "ileri" etkisini kabul ettiği bir şahsiyetin peşinden giden insanlar elbette günümüz koşullarına göre, şakirtlerden daha "aydın" kabul edilecektir.
komünizm gibi, doğrusuyla veya yanlışıyla, beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, hakkında bugüne kadar en fazla kalem oynatılmış, 19. ve 20. yüzyıla damgasını vurmuş bir hareketin fikirlerini özümsemiş insan, elbette bir şakirtten daha çok okur, daha çok araştırır, dünya hakkında daha fazla kafa yorar. komünizm için bir not düşmekte fayda var. insanlara cennet, cehennem, doğa üstü güçlerin yardımı, büyü, hayalet, tanrı, melek veya iblis vaat etmeden, bu kadar fazla insanı etkilemiş başka bir toplumsal akım yoktur. yani komünizm; %100 insan yapımı olan ve bunu açıkca kabul eden insanlığın en büyük öz projelerinden biridir. başarısı veya başarısızlığı ayrı bir tartışma konusu.
liberalizm'in durumu da komünizm'e benzer. yine 19. ve 20. yüzyıla damgasını vurmuş, %100 insan yapımı bir düşünce akımıdır. anarşistler, sosyal demokratlar, liberterler vs vs. "adam akıllı" bir biçimde bir düşünce akımına yakınlık duyan herkese "aydın" denebilir.
her şeyi geçtik. bunlar zaten "düşünce" akımı. adı üzerinde. "düşünmeyi" gerektirir, bunlara yaklaşmak veya uzaklaşmak... 1500 yıl önce, gökten zembille inen bir kitabın peşinde koşan herifin "özgür" düşünceden bahsetmesi, bir de "aydınlık" yarışına girmesi bir su aygırının sudan çıkıp aslana "ormanın kralı benim aq" diye gider yapmasına benziyor.
bir kere okuyunca anlamayan şakirtler için tekrarlıyoruz: h.siktir oradan...
islam'ın dönemselliğini ebedi bir şekilde kurallaştırmaya kalkışmalarından dolayı islamcıların çok daha aydın olduğu apaçık ortadadır. böyle bir durum söz konusuyken tabii ki kemalist ve komünstlerin* kendilerini aydın sanması yanlıştır.