kemalist devlet askeri fasist bir diktatorluktur

entry35 galeri0
    10.
  1. 9.
  2. böylece bunu da görmüş olduk. milliyetçi zerzavatın nasıl da liberallerle aynı kefeye girdiğini, sola karşı düşmanlıklarını doğru ya da yanlışlığı tartışabilecek bir önerme de dahi kusabildiklerini. hep söylenegelmiştir, liberaller ile milliyetçi zerzavatlar arasındaki organik bağ, anne ile yavurusu arasındakine benzer diye. her ikisi de birbirine öylesine bağlı ki; işçi sınıfı düşmanlığının net yansımlarını görebiliyoruz.

    eğer bugün adam akıllı bir althusser çevirisi yapılsa liberal sol ideolojik bir kahraman bulmuşçasına ona sarılacak. yalnız sarılırken işçi sınıfı siyasetinin nasıl da ahmaklık olduğunu ve işçi sınıfının nasıl dagerici olduğunu, halbuki burjuvazinin nasıl da ilerici olduğunu yazacaklar. milliyetçi zerzavatlar da bir şekilde liberallere, liberal solculara destek çıkacak; işçi sınıfı düşmanlığı yaparak. nasıl olsa hepsi halk düşmanlığında birinci gelmek adına bir yarışta ve bu yarışı birinci bitirmek istiyorlar. ama asıl amaçları ise sola karşı olan hamasi duygularını kara yüzlü bir biçimde yansıtmak.

    dediğim gibi başlıktaki önerme yanlıştır. yanlışlığı ise yukarıda belirtilen nedenlerden ötürüdür. yalnız milliyetçi zerzavatlar ile liberal kara yüzler altın madeni bulmuşçasına bu konu hakkında tutarsız atıp tutmaları hep belli bir düşmanlığın kusulmasıdır. kendisini dev aynasında sananlara aziz nesin'in ünlü eseri zübük'ten bir cümle başlık çalalım: "kağnı gölgesindeki it." zübük'te böyle tanımlamıştı karakteri aziz nesin, şimdi demokrat beylere ancak bu tabirler yakışır.
    6 ...
  3. 8.
  4. ezik bir zavallının, köylü ve cahil işçi sınıfının ezikliğini, içindeki bitmek bilmeyen özgüven eksikliğini hakaret ederek doldurmaya çalışan, kafatasının içindeki beyni orak çekiç yardımıyla boşaltıp yerine stalinin, maonun ve bir çok terör eğilimli solcu zevatların b...klarıyla doldurmuş karacahillerin destekleyeceği boş kafalarının ampul kafalılara da çokça benzediği radikal solcu zırvasıdır.

    ayrıca;
    (bkz: solcularla cemaatçiler arasındaki benzerlikler)
    4 ...
  5. 7.
  6. eğer kaypakkaya'nın ifade ettiği kemalist ruh ve diktatörlük; yozlaşmış, kendini kaybetmiş, travma halindeki bir devleti neşter altına yatırıp; yeniden dirilten, masa başında haritalarla bölünen ülkesi için ve bir o kadar günün hükümeti tarafından yapılan çağrılara kulak asmayıp, asi bir ruh ortaya koyarak, apoletlerini çıkararak, kendi özel hayatından dakika dakika vazgeçerek halk için savaşan, yüz yılın lider ruhu olarak gösterilen, kişi ve kişinin kurduğu devlet yapısı ise; kölesi olmaktan gurur duyulan ideoloji ve diktatörlüktür.
    6 ...
  7. 6.
  8. "hadi bütün kavramları bir yana koyalım ve kemalizm'in bir tarifini yapalım." tadında bir önermeden fazla bir enerji çıkmayacağı gibi, doğruluğu da tartışılır. 68 kuşağı devrimcileri ve teorisyenleri kendilerine her daim bir yol bulmaya çalışmıştır. bunu yaparken de kemalizm'e bir tanım getirmeye çalışmıştır. mahir çayan'da bir tanım getirdiği, aydınlıkçılar'Da, ibrahim kaypakkaya'da. ama bu tüm sosyalizan tabirlerin hepsi bir yere çıkıyor: hiçlik! çünkü sosyalistler bu kadar basit bir tabirler yetinmez. amacım sosyalistlerin tanımlarının iki-üç sayfa olması gerektiği gibi bir şey değil. amacım "somut durum" tahlili yapmayan akımların, mdd'den kopamayan akımlarının hepsinin kendilerine bir boy büyük gelen tanımlar yapmasıdır.

    kemalist devrim; türkiye kapitalizminin devrimidir, bir burjuva devrimidir ve komünistlerin şimdiye kadar yaptığı tüm burjuva devrimi tabirleriyle, dönemin ekim devriminin yarattığı konjonktörün iyice kavranması ile ideolojik hattı ortaya çıkar. kemalizm eklektik bir yapıya sahiptir, pragmatisttir, dengecidir ama asla bir radikalizme sahip değildir. bunu iyi değerlendiren hareket kemalizm'in daha doğru tahlilini yapabileceği gibi kendini gerçek anlamda kemalizm'in ideolojik savuruculuğundan da ayıracaktır.
    9 ...
  9. 5.
  10. ibrahim kaypakkaya samimi olduğunu düşündüğüm , sevdiğim , saydığım en büyük devrimcidir. ancak tarihi olaylar kendi koşulları içerisinde değerlendirilmelidir. atatürk'ün yaptığı politikaların hepsini kuran emri gibi kabul etmek zorunda da değiliz ama şurası bir gerçektir ki ; ben atatürk'ün bir çok yönünü eleştirsem de laiklik ilkesi için kendisine ömrüm boyunca müteşekkir olacağım.
    atatürkün kurduğu devlet , yarı askeri ve diktatöryal bir devlettir ama onun kurduğu bu cumhuriyeti demokratikleştirmek de bizim elimizdedir.
    3 ...
  11. 4.
  12. ibrahim kaypakkaya'nın aydınlık tayfasına verdiği cevaptır. aydınlık tayfası türkiye'de devrimin yolunun kemalist devrimi tamamlamaktan geçtiğini söylüyordu. çünkü türkiye emperyalizme bağlı yarı-sömürge, yarı feodal bir ülkeydi. türkiye'De demokratik devrim tamamlanmamıştı. üstelik işçi sınıfı da bir bilinç geliştirememişti. bu nedenle aydınlıkçılar türkiye'de devrimin yolunun zinde kuvvetlerin bileşiminden geçmekte olduğunu söylüyordu. bu kuvvetler ordu,sivil, aydın zümrenin kendisiydi. buna karşın ise ibrahim kaypakka'ya türkiye tahlilindeki bir ülkenin başkan mao'nun yolundan giderek yani bir köylü devrimi ile devrimini tamamlayacağını söylüyordu. işin ilginci ibrahim kaypakkaya bu tahlilini yaparken türkiye burjuva devrimi sırasında, türk burjuvazisinin jakoben tavrının zaten onun sınıfsal refleksi olduğunu görememesidir. üstüne sütelik türkiye'de bir burjuva iktidarı henüz yeni kurulurken faşizmi gerçekleştirecek sınıfsal birikiminin olmadığını görememesidir. anti-komünist yapısı, korkak bağımsızlıkçılığı ve muhafazakar aydınlanmasına karşın kemalist devrim klasik devrimlerinin yarattığı tezahürün kendisi olduğunu görememsi başka mesele. üstelik kemalizm'den kopuşu anti-kemalizm olarak algılayan türkiye solu kendini milli demokratik devrime bağlayarak bunu asla beceremeceğini de görememesi bir başka tartışmanın konusu olsa da, söylemekte fayda var.
    7 ...
  13. 3.
  14. 2.
  15. 'Atatürk diktatörse, Hitler nedir peki?' denilesi laf-ı güzaf...

    edit:kızmayın dostlar,siz şeriatı bile getirirsiniz.Ahahaha,losers forever...*
    8 ...
  16. 1.
  17. Yanlış bir zihniyetin ve kişilerin toplumumuza enjekte etmeye çalıştığı, objektiflikten uzak ve yorduğun kaymağı gibi yüzeysel bir sözdür. Böyle bir diktatörlük bugünkü ergenekon operasyonlarında emekli askerlerin başına böyle şeyler gelebilir miydi? Ordunun en önemli kademelerinde gelmiş insanlar neredeyse terörist diye çağrılabilir miydi?
    Yani 'muhalef olucam, farklıyım, antimilitaristim, marjinalim' gibi absürd ve boş düşünce sistemlerine kimileri sahip olacaklarına, önce ekmek yedikleri yere, pislememeleri gerektiğini öğrensinler...
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük