ortaya koyduğu eserleri ile belki de türk edebiyatı'nın en çok tartışılan yazarlarındandır.
genellikle; aileleri tarafından zulüm gören, dışlanmış çocukların çile dolu yaşamlarını konu alarak, sayısal anlamda ciddi bir okuyucu kitlesi oluşturmuştur.
kimi çocuk psikologlarının;
küçük okuyucuların gerçek yaşamı tanıması, kötü örneklerini bilerek kendi aile kurumlarına daha sıkı bağlanmalarını sağladığı yönündeki olumlu tesbitlerine karşın,
büyük bir çoğunluğu da;
henüz yaşamı tanımaya çalışan çocukların psikolojisini bozduğunu, karamsarlığa sürüklediğini, anti-sosyal, çekingen ve içine kapanık bir kişilik oluşumuna neden olduğunu savunmaktadırlar.
tartışmalı bir çok eseri yanında, ' ayşecik ' resimli serisi gibi çocukların beğeni ile izledikleri ve tüm eğitimcilerin taktirlerini kazanan bir seri eserin de yaratıcısı olan tuğcu, 'tuyap özel ödülü (1995)' sahibidir.
yazdığı çocuk romanlarının küçük beyinlere zarar verdiği düşünülen türk yazar. buna karşın adamın tek amacının çocuklara hayatın gerçeklerini göstermek olduğu gerçeği hep göz ardı edilir.
en önemli yazarlarından da kardeşim veriyorlardı bize bu adamın kitapların ilkokul 5'te ya da ortaokul başında; yaz tatili bunları okuyup gelin deyu.
adam da maşallah sırf acı, sırf keder. hayatımızı kaydırdı bu hikayeler. kardeşinden, bulgar sınırını geçerken ayrı düşen çocuk, gamlı kasvetli hayatlar falan. demem o ki ağır arabeskti adamın tarzı.
ama türk edebiyatının en önemli yazarlarından haa bak!
bu ülkenin nereden nereye geldiğini gözlemlemenize yarayacak eserlerin sahibi.
tuğcu'nun bazı eserleri vardı, insanın için kan ağlatan o yaşlarda. bu eserlerden bazılarında bir çocuğun başına gelebilecek en kötü şeyin, babasının hırsızlık yapması olduğunu görürdük. çünkü o zamanların türkiyesinde hırsızlık en büyük suçlardan, şerefsizliklerden biri idi.
bırakın hırsızlık yapılmasını, bunla suçlanmak bile bir büyük bir ızdıraptı.
oysa şimdilerde hırsız olmak neredeyse gurur duyulabilecek bir şey. hele büyük hırsızlar baş tacı.
şimdiki hırsızlara hele bir de büyük oynadıysa helal olsun lan adama diyen bir toplumuz artık biz.
avrupa yakasındaki makbule karakterinin izzetin evine kaçtığı vakit anılan öykücümüz.
çocuklar yaramazlık yapar.makbule sinirlenmiştir.ve tepkisini beni yerlere yatıran şu sözüyle dile getirir.
-bi susun ya.siz hiç kemalettin tuğcu okumadınız mı.ben ordaki annelere benzerim.kemiklerinizi kırarım,sokaklarda dilendiririm.sessiz olursanız gül gibi geçiniriz,ama yok olmayız diyosanız siz bilirsiniz.ona göreee.........
ileri goruslu yazar. bu donemin emolarini hedef kitle olarak dusunerek yazmistir. ancak birileri emolara yol gostermelidir ki twlight okumaktan vazgecip dogru yolu bulsunlar.
+ kemalletinnnnnnn ashkuuummm chok iyi yazmish yaaaa.
edebiyat öğretmeni olan annemin kitaplarını okumamı ve filmlerini izlememi yasakladığı yazar. 'duygu sömürüsüyle para kazanmaktan başka bir şey yapmıyor' derdi hep. kolyeli bir filmi vardı -nurseli idiz oynuyordu başrolde- o filmi izleyince 'annem haklıymış' dedim kendi kendime. vakit kaybıdır bana göre.
Zamanında, bir romanında annemin, anneannemin, teyzemin, amcamın ve amcaoğlumun isimlerinin beşini birden taşıyan karakterler görünce, karşı apartmandaki bunak amca olduğundan şüphelenmiştim. Heyhat.
Çoğunluğun, bir dönemin loser olmasına yol açtığını söylediği gerçekten kaliteli yazar.
Bence tam tersidir bu durum. Loser olmamızın tek sebebi hep öyle sonu mutlu mutlu musmutlu biten hikâyelerdi asıl.
Evet, aynen öyle.
Sonra büyüdük ve hiçbirşeyin öyle olmadığını anladık. Kemalettin abi haklıymışsın dedik içten ama nafile...
Çocukluğumun romancısıdır.
Ilkokul yıllarım bu adamın romanlarını okumakla geçti.
Ergenliğimde ve daha sonraki yıllarımda aşırı duygusal bir kişiliğe sahip olmama sebep olduğunu düşünüp kızdım hep.
O kadar duygu yüklemesi çocukluğa uygun değil diye düşündüm.
Ama şimdi bakıyorumda hayatin acılarla dolu bir yolculuk olduğunu çocuk yaşta bize öğretmesi, ayaklarımızın yere basması bakımından iyi değilmiydi?
Çocuklukta lay lay lom kitaplarla hayattan beklentimizi yükseltmek bize hâyâl kırıklığından başka ne verebilirki?
hayat acı bir şeydir ve bunun küçük yaşta öğrenilmesi faydalıdır.
Peki ama madem Kemalettin tuğcu okumak hayatin acılarını erken yaşta öğretirde, çocukluğu Kemalettin tuğcu kitaplarını yalayıp yutmakla geçen ben neden hâlâ alışamadım birbiri ardına gelen bu acılara? Neden hâlâ umutlar içindeyim?
bazıları kötü konulara değiniyor diye eleştirmiş. tamam evet değiniyor hatta mide bulandırıcı şekilde değiniyor. ama insanlar küme kümedir. her insan bir şeyin karşılığıdır. bu insan da bunun karşılığı. vicdanı bunları hissetmiş rahatsız olmuş ve dile getirmiştir. bunları görmüyor olmak olmadığı anlamına gelmez. bazı konulara dikkat çekmek hassasiyeti arttırır bu hassasiyet de tepki oluşturur. belki adamın ideali buna dikkat çekip insanların bu yönde tepki vermesi ve bu tür acıların son bulmasına yönelik.
bunu da görmek lazım diye düşünüyorum.
6. sınıfta türkçe öğretmenim tarafından kitap okuma saatinde okuduğum tespit edilip kemalettin tuğcuyu acilen bırakman gerek şeklinde uyarıya maruz kalmama yol açan acıklı kitap yazarı .