bu minvalde bakarsak fatih sultan mehmet olmadan istanbul u, kanuni olmadan mohaç ı, yavuz olmadan ridaniye yi, muhammed olmadan da hendek savaşını kazanırlardı. kafaya bak amına koyim.
kemal paşa tatlısı olmadan da kurtuluş savaşını kazanabileceğimizi iddia eden önermedir. doğrudur. bu millet ekmeğin arasına helva koydu yeri geldiğinde, bir kemal paşa tatlısına bağlı kalmaz.
not:burada atatürk'e açıktan veya gizliden bir hakaret veya saldırı yoktur. hakaret girişiminde de bulunulmamıştır.
biraz zor denilesi yargıdır. elbet bu zafer bir bireye yüklenemeyeceği gibi zeki bir beyinden çıkan aydınlık fikirlere de ihtiyaç vardır. savaş zamanında da bahsi geçen savaş stratejileri ulu önderden gelmiştir.
kazanınca gider istanbulu bombalayan ingiliz teyyaresini ve şehzadebaşı karakolunda türk askerlerinin dipçiklenerek ölümünü izleyen padişaha saltanatı geri verirdiniz şeklinde cevaplanması caiz fikir.
ne mutlu ki atatürkle kazandık. mert, cesur, aydın, açık görüşlü, medeni, adaletli bir aadamla... başkasıyla olsa bu kadar göğsümüz kabara kabara anlatabilirmiydik kurtuluş mücadelemizi, çanakkaleyi, izmiri, cumhuriyeti, doğu illerinin muhteşem mücadelesini, türk milletinin azmini daha nicelerini... çok şükür onunla olmuş! güzel olmuş!
çanakkale cephesinde ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum diyen komutandır. ordaki askerleri yere yatırması gayri nizami harp taktigidir. ilk defa atatürk uygulamış başarılı olmustur. hem arkadan gelen destek kuvvetlerin yetişmesi için zaman kazandırmış, hem de bizim askerler yatınca düşman askerleri de ilerlemeyi kesip, onlarda yere yatmıştır. yoksa askerin mermisi kalmamıştı ve eğer atatürk bunu yapmasa o an orda savaşı kaybedebilirdik. ama hala atatürk olmasa kazanırdık diyorlar ya yazıklar olsun allahın belaları.
ataturk dusmanlarinin sacma dusuncesidir. unutulmamalidir ki mstafa kemal ataturk buyuk bir liderdir. bu dusunceyi savunanlar lider nedemek ogrensinler. liderler olmadan topluluklar bir araya gelemez, birlik olamaz.
Atatürk'ün yaptığı devrimlere (harf, şapka vs.) kızarak yaptığı en büyük icraati yani vatanı müdafaayı O'na mal etmek istemeyenlerin provakatif söylemidir. Bunları tartışmak insanları bölmekten başka bi boka yaramaz. Biz de bu tip başlıkların altına entry doldurarak bi nevi bu provakasyona ortak oluruz. Aferin bize.
Böyle düşünen tarihçiler kesinlikle tarihe objektif bakmamaktadır. Ankarada açılan 1. meclisin bile çoğunluğu saltanat ve amerikan mandasını savunan insanlardı. O dönemde bir Kemal paşanın olmaması sevri kabul etmemiz demekti. Tekalif-i Milliye emirlerini hiç tarih bilgisi olmayan bir insan bile okusa nasıl bir dönemden ve nasıl bir lider sayesinde mutlu sona vardığımızın kanıtıdır.
(bkz: tekalif i milliye emirleri)
kurtuluş savaşı dediğimiz olay 1920-1922 türk-yunan, batı anadolu savaşı değildir.
gerçek kurtuluş savaşı çürümüş ve köhnemiş osmanlı imparatorluğundan kazanılan türk ulusunun bağımsızlık mücadelesidir.
savaş türk ulusu ile imparatorluk arasındadır.
1915 de çanakkalede başlar ulus olmak ve (bence) 1933 de onucu yıl nutku ile ( yeni cumhuriyetin manifestosudur) biter.
bu mücadelenin en önemli karakteri ve önderi mustafa kemal atatürktür.
Kurtuluş Savaşı'na başladığımızın on beşinci yılındayız. Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Kutlu olsun!
Şu anda, büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.
Yurttaşlarım!
Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bundaki muvaffakiyeti, Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak, azimkârane yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla kâfi göremeyiz; çünkü, daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.
Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi, en geniş, refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur.
Çünkü,Türk milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti çalışkandır; Türk milleti zekidir. Çünkü, Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin, yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini ve millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek millî ülkümüzdür. Türk milletine çok yakışan bu ülkü, onu, bütün beşeriyette, hakikî huzurun temini yolunda, kendine düşen medenî vazifeyi yapmakta muvaffak kılacaktır.
Büyük Türk milleti!
On beş yıldan beri, giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiç birinde milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım. Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, millî ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu, bütün medenî âlem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile, atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Türk milleti!
Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.