uzun yıllar üst seviye yöneticilik yaptım ve müdürlük ataması yaparken en iyi seçimin görev adamı olduğunu benimsedim. görev verdiğiniz insan sizin emrinizde sorgulamadan ne söyleseniz yapacak, görevinde titiz olacak ve beynini kullanıp ilerlemeye yeltenerek koltuğunuza göz koymayacak olmalı veya sizden daha zeki olmamalı, sizinle mücadele edememeli, tabi dışardan şirketinize bakanlar için parlak ve saygın bir görünümü olmalı... işi bilmesine hiç gerek yok. zaten işi iyi bilen bir adama müdürlük verirseniz adamı pasivize etmiş olursunuz ve işleriniz aksar. iyi iş yapanlara ancak şeflik verilmeli.
türkiye'nin kemal kılıçdaroğlu muhalefetiyle daha iyi ilerleyeceğini düşünüyorum. meselelere bir çok bakış açısından bakıp aynı mesele için bir gün iyi derken, diğer gün kötü diyor ve kafasında tutarlı olmak gerekiğini hiç hesap etmiyor. birileri şöyle söyle diyor onu söylüyor, ertesi gün bir başkası akıl veriyor, dün söylediğine zıt olsa da inançla onu savunuyor. önceleri kemal kılıçdaroğlu'nu güçlü bir muhalefet istediğim için istemiyordum. ama artık vazgeçtim. memlekette o kadar muhalefet eden anayasa mahkemesi, yüksek yargı ve basın varken yeterince gelişmeleri durdurabiliyorlar. baksanıza habur dendi, sivil dikta dendi, hukuksuzluk dendi, kıbrıs meselesi dendi, ermeni meselesi dendi demokratikleşmenin önünü yeterince kesen kişiler, kurumlar var ve akp oy kaybetmemek için yaptığı açılımları durdurdu. sonuçta türkiye ab üyeliği yolunda yerinde saymaya başladı. bizi istemeyen bir avrupa varken, zaten üyeliğimiz zor iken demokratik bir ülke olmazsak elbet bizi kolayca red edebiliyorlar. kemal bey hiç olmazsa yanlışlarıyla, tutarsızlıklarıyla milleti akp'ye muhtaç edecek bir muhalefet görevi görür.
müdür demişken aklıma bir fıkra geldi:
bir gün vücutta organlar isyan etmiş ve demokratik bir seçimle vücudu yönetecek bir müdür seçmeye kalkmışlar. seçim konuşmaları şöyle:
eller- bütün işleri ben yapıyorum,ben tutuyorum, ben alıyorum, ben veriyorum.
beyin- her olayı ben değerlendirip, kararlar alıyorum, hesaplar yapıyorum ve çözümler üretiyorum.
ayaklar- her yere ben götürüp getiriyorum.
böbrekler- vücutta biriken pislikleri temizliyorum.
karaciğer- vücudu zehirlerden koruyorum. ihtiyacı olan maddeleri üretiyorum.
mide- yaşamak için gerekli besinleri öğütüyorum.
kalp- hepinize ihtiyaç olan kanı ben gönderiyorum.
akciğer- ihtiyaç olan havayı alıp sizlere veriyorum.
konuşmalar böyle devam etmiş ve her organ özelliklerinden gelen güvenle müdürlük görevine aday olmuşlar. göt müdür olmak istiyormuş ama ne görev yaptığını kendisi de anlamamış. yine de:
göt- ben de müdür olmak istiyorum demiş. etraftakiler gülüşmüş. sen ne iş yapıyorsun ki diye... göt çok alınmış ama seslenmemiş. oylama yapılmış ve her organ kendine oy vermiş. ertesi hafta toplanmak için dağılmışlar. göt diğerlerinin aşağılamalarına olan kızgınlık ile kendini kasmış ve kapalı kalarak dışkının dışarı çıkmasını engellemiş. zamanla karın şişmiş, ağrılar başlamış, vücutta biriken pislik nedeniyle organlar zarar görmeye başlamış. aralarında toplanıp:
- bu göt hepimizi öldürecek. müdürlüğü ona verelim de sonuç ne olursa olsun demişler.
göt, altı üstü bir kapak ama rahatsızlığı dayanılır gibi değil. olayları tıkadığı zaman yaşamak mümkün olmuyor. çalıştığı sürece farkında değiliz ama hastalıkları insanı yaşamdan bezdirir. varsın göt müdür olsun. nasıl olsa onunla avunurken biz yaşamımıza devam ederiz... önemli olan beyin olabilmek.
karizması yokmuş, şöyleymiş böyleymiş, bu yüzden de başbakan olamazmış, olsa olsa inşaat işçisi olurmuş:
öncelikle söylüyorum: (bkz: başbakan)
1. bir entryde denilmiş ki, işte sarkozy putin obamanın arasında türkiyeyi nasıl temsil edecekmiş. yahu rte den daha diplomatik bir şekilde temsil edeceğinden emin olun. en azından eşi o liderlerin eşinin yanında çok farklı görünmeyecektir. ikincisi ise, vuracak başka bir yer bulamadınız da ancak buradan mı vuruyorsunuz.
2. allah aşkına karşılaştırın: skolastik düşünce eğitimi almış bir Recep bey, karşısında ilim almış olan bir kemal kılıçdaroğlu. unutmayalım ki, insanlar sadece görüntüleriyle değil konuştuklarıyla da önemli olurlar. birisi van münit derken öteki argümanlı konuşacaktır emin olun.
Bu yüzden kemal kılıçdaroğlunun mesleği ne olmalı diye tekrar sorarsanız cevabımı değiştirmiyorum hakim bey:
(bkz: başbakan)