gün itibariyle nobel akademisine dava açacağını ilan eden kişidir. yakında haberlerde isveç mahkemesinin önünde akademi üyelerini linç etme teşebbüslerini, imralıda cariye olun şeklindeki sloganlarını duymamız isten bile değildir.
yazar yıldırım türker'in, tanımını gayet güzel yaptığı ne olduğu belirsiz avukat. "okeyde tek taşa kalmış bir kıraathane kaşarının zafer ifadesiyle kameralara sırıtıyordu" sözü beni benden almış, tamamen cuk oturmuştur. * o değil kendi yetmiyormuş gibi bir de etrafında dolaşan zavallı insancıklar vardır. onlara ise, söyleyecek hiç birşey bulamıyorum. yazının tamamını okumak için;
kendisini çağdaş gandhi olarak niteleyecek kadar mütevazi olan, hrant dink, orhan pamuk'tan sonra elif şafak hakkında da dava açan, fakat bugün görülen davaya katılmayan ilginç şahsiyet. pardon avukatmış..
hukuku kendi emellerine/kötü emellerine alet eden adam.
bu zatı muhterem, her gün düzenli olarak yazılı ve görsel basını taramakta ve çoğundan sonuç alamayacağını bile bile, gözüne kestirdiği kişi ya da kurumlara "vatanı satmak" gibi son derece tuhaf, son derece netameli suçlar isnat ederek dava açmaktadır. açtığı davaların çoğu düşse de, dava sürecinde koparılan yaygara bu zatı muhterem ve yandaşlarının hanesine kar olarak yazılmaktadır. hukuku ayaklar altına alma pahasına hem de.
işin acı tarafı, bütün bunları yaparken öyle meydanlarda haykırdığı gibi vatanı adına değil, kendi ikbali adına hareket etmesidir. amaç vatanı "hainlerden" korumak değil şov ve reklam yapmaktır.
