1985-1990 yıllarında karadeniz teknik üniversitesi rektörlüğü yaptıktan sonra, ardından kısa süre bir tübitak başkanlığı yapan ve son olarak 1995 yılında atandığı yök başkanlığı görevi de 4 sene önce sona eren kişi.
son derece gerekli bir kurumun başkanı, gerekli işlere imza atmıştır ve üniversiteleri siyasal anlamda bulunduğu dönem içersinde uçurumun eşiğinden döndürmüştür! genelde, ne çalıştığı kurum ne de kendisi marksist ve aşırı dindarlar tarıfından sevilmez. hemen belirtelim ki: üni. lerin bilim üretemez hale gelmesinin nedeni ne yök'tür ne de başkanları, üni. lerin bu hale gelmesinin nedeni gerekli olan paralarını hükümetlerin üni.lere karşı olan husumetlerinden dolayı alamamalarıdır. son tahlilde, hükümet geçen yıl döner-sermayelerine de el koymuştur.
1999 senesinde yaptıgı değişiklik ile benim gibi binlerce meslek liselinin hayatını karartmıs, nefretini kazanmıs şahsiyet.
eğer öte dünya diye bir şey varsa ve bana cezalandırma hakkı verilirse yakasına yapışmak istediğim ilk kişidir.
olayla ilgisi olmayan arkadaşların anlayamaycagı bir nefrettir bu.. 'ee be kardesim üniversiteye gitmek istiyorsan niye meslek lisesine gittin' gibi dahiyane tavsiyeler söylenir. ama durum o kadar basit değildir.
nasılki liseler 4 yıla çıkarıldığında, halen okumakta olanlar bundan etkilenmeyip, karardan sonraki yıl liseye başlayacaklar etkilendiyse aynı şekilde 1999 öss değişikliği, okumakta ve mezun durumda olan meslek liselileri etkilememeliydi.
daha da ilginci teknik bölüm mezunu birisi kendi alanıyla ilgili mühendisliği bile secemez durumda bırakılmıstır. yine dahiyane tavsiyeler burda da devreye girer ' meslek lisesinde fizik, kimya, matematik yeteri kadar görülmüyor çünkü' güzel kardeşim liselerde verilen eğitimle mi kazaniyorsun sen üniversiteyi ? madem herkes dersaneye gidiyor ve tek kriter öss sorularını yanıtlamak.. meslek liseli ögrenci de kendini geliştirip fizik, kimya sorularını yapabilecek seviyeye gelebilir aynen diğer düz liselilerin yaptığı gibi..ki öss sorularını yapabiliyorsa yeterlidir zaten.
ayrıca meslek lisesine giden ögrencilerin, mesleklerini beğenmeme, yapamama, yeteneksi olma gibi bir secenekleri de ortadan kaldırılmıştır. örneğin öğrenci elektrik bölümüne bir hevesle gidiyor ancak anliyor ki o mesleği yapamayacak, eli yatkın değil öküz gibi elleri var lehim bile yapamiyor..ama edebiyata ilgi duyuyor, bu alanda kendini geliştirmek için normal liseye geçeyim diyor..bir bakıyor orası da kapalı. ee ne yapacak bu öğrenci ?
eski yök başkanıdır. görevde olduğu sürede TÜSiAD için hazırladığı bir raporda dönemin ideal üniversitesi 'girişimci, işletmeci ve piyasacı' olarak tanımlayarak, yök'ün antidemokratik-faşist iktidarlığının yanı sıra neoliberal yanını da aleni bir şekilde belirtmiştir.
ekleme: Meslek yüksek okullarının yaygınlaştırılması, ikinci öğretim, yaz okulu, sertifika programları, tezsiz yüksek lisans gibi paralı öğretime geçiş anlamına gelen adımlar da kemal Gürüz döneminde atıldı.
ergenekon orkestrasına dahil edilmesine asla şaşırmadığım şahs-ı na lüzum. verilmesi muhtemel her cezanın içimin yağlarının erimesine çok ciddi katkı sağlayacağı kesin olan insancık. sayısını tahmin bile edemeyeceğim öğrenciye, ailelerine, geleceklerine ve dolayısıyla bu ülkenin istikbaline katran döken adamcık.
ergenekon operasyonu kapsamında geçirdiği gözaltı süresi içinde parmak izi alınan ve bu durumdan dolayı kahrolan yaşam formu! "gözaltına alınan herkesin parmak izinin alınması" hususunda yapılan düzenlemeden haberi yok anlaşılan...
bir de; "yükseköğretim malezyalılara bırakılamaz" demiş, pazar pazar yarılmama neden olmuştur. kendisi gibi "amerikancı"lara bırakıldığı dönemin eseri olan dahiyane(!) katsayı uygulamasıyla meslek liselerinin bugünkü halinden sorumlu olduğunu göremiyor anlaşılan. tabii; parmak izinin alınmasına kahrolmaktan, yükseköğretimin durumuna kahrolmaya vakit bulamıyor ne de olsa!
edit: "amerikancı" yaftalaması şahsıma ait değildir; bizzat kendi ağzından dökülen "Ben bir Amerikancıyım... Amerikan emperyalizmi palavradır... Dünya barışını Amerika sağlayacak" sözlerinin ürünüdür.
ergenekoncu değil amerikancı olduğunu açıkça beyan etmiş eski yök başkanı olan adam. akp'ye karşı olmasını da akp'nin türkiye'yi batı blogundan koparmaya calısan bir parti oldugu gerekçesine bağlayarak alışkın olmayan bünyelerde göz altına alınmanın psikolojik sonucları üzerinde düşünmemi sağlamıştır.
"amerikan emperyalizmi palavradır. ben amerikancıyım. dünya barışını ancak amerika sağlayabilir. türkiye'nin batı ittifakının dışına çıkması felaket olur. bu hükümet, ülkeyi batı ittifakının dışına çıkarıyor. asıl büyük tehlike budur." demiş zat. aynı zat-ı namuhterem vakti zamanında (2002 yılı) yine yukarıda sözleri söylediği ahmet hakan programında demokrat aydın tahir hatipoğlu'nun kendisine "amerikancı" demesine kızmış, tazminat davası açmıştı. üstelik kazanmıştı da davayı... amerikancı olmamasının mükafatı olarak 9 milyar lira almıştı!
(bkz: aklimdan baska silahim yok ki) kitabinin yazari, ergenekon davasi magduru zattir. Daha dogrusu simdiye kadar benim icin o kadardi aldim o kitabini okudum tum hayatini, fikirlerini, ogretim gecmisini, yok baskanligi donemini, egitim sistemindeki caprasikliklari tum ayrintisina kadar bahsetmis.
ulkenin ihtiyaci olan insanlardan olduguna kanat getirdim fakat tabii ki o da ya iceride olacak ya da disari da herseyden eli ayagi cektirilecektir. neden..
cunku akilci. neden..
herseyden once dini tutmuyor.
