türkiye gazetesi spor sayfasında köşe yazarlığı yapan ayrıca habertürk'te şeref tribünü adlı programda yorumculuk yapan,fenerbahçe yönetimini sürekli eleştiren bu yüzden fenerbahçeliliğinden şüphe edilen birey.
tv 5 kanalında ömer lutfu mete ile beraber yorumculuk yapar.yine ayrıca haberturk kanalında da ismet tongo ile beraber yorum yapar şereg tribünü programında.yorumları gercekten mantıklı,seviyeli ve dinlenesidir.tarafsız yorum yapabilen ender spor yazarlarından biridir.
ammaaaaaaaaaaa lafı ile insanı kırıp geçiren şahsiyet. Kendisi diğer spor yorumcularından daha eğlenceli olmakla beraber sık sık türk futboluyla ilgili tahminlerde de bulunmaktadır.
galatasaraylılığı cihanı aşmış insan. bi' de nerede, hangi tartışmada görsen güya fenerbahçe cenahındadır. ağzından çıkanı kulağı seçemeyenlerden yani.
fransızca da konuşurmuş bu; "ezeli rekabet" adında fenerbahçe-galatasaray ilişkisini anlatan bir belgeselde göregeldik.
"j'suovis fenerbahçe le troit galatasaray." tarzı bir şey söyledi bir de. transkripsiyonu "galatasaray fenerbahçe'yi itsin." gibi bir ifade olmalı herhalde, şaşırmam.
şimdi gördüğüm antu.com haberiyle yarım yarım yarılmama sebep olan futbol üstadı.. ekim ayının öğrenimiyle ben alayım bari şu gürkan sermeter'i de zayi olmasın gencecik çocukcağız..
türkiye'nin gelmiş geçmiş en renkli spor kalemi. kara mizahı en iyi beceren isimlerinden. ve maalesef türünün en son örneği...
işte size yazdığı renkli yazılardan bir tanesi. bu arada konunun altına gözüm kapalı imza atarım..
federasyon tam colomboluk!
04.09.2008 16:29:00
özgener federasyonu, geçen sezon oynanan trabzonspor-beşiktaş maçında, beşiktaş'ın oyuncu listesindeki hatasında ihmali olduğu ve görevi kötüye kullandığı gerekçesiyle haluk ulusoy ile yönetimi hakkında suç duyurusunda bulunulacağını açıkladı.
ha ha ha... şimdi ben de özgener federasyonu'nda bu kararın altında kimin imzası varsa onlara soruyorum; "futbol müsabakalarının oyuncu listeleri otomatikman bilgi işlemin bilgisayarına giriyor mu? girdiği andan itibaren de, şayet listelerde bir yamukluk varsa, bilgisayar bir sinyalle bağırıp çağırıyor mu? bu bilgiler görevliler tarafından görülüp, tespit edildiğinde, kime aktarılıyor? hatta otomatikman hangi makamın bilgisayarında da görülüyor... başka sorum yok sayın hâkim..."
ha ha ha... gülmeye devam edeyim... özgener federasyonu, buradan hareketle o günkü bilgi işlemin başında bulunan özcan şekip bey'i, soruşturmanın selameti açısından açığa alıyor. çok doğru... çok doğru da, günümüz federasyonun o dönemdeki genel sekreteri için her hangi bir uygulama neden yok? çünkü özcan bey'in bilgisayarındaki hata sinyali yanıp bağırırken, aynı anda bağlı olduğu merkezde de, yani genel sekterin bilgisayarında da aynı film oynuyor...
acaba sayın genel sekreter o an için gözüne damla falan mı damlattı da, göremedi? ya da göz damlasıyla birlikte, kir temizliği için kulaklarını da pamukla mı tıkadı? hadi diyelim ki, o için tam teşekküllü bir tıbbi müdahale vardı, ya ertesi gün, daha ertesi gün?
ha ha ha... genel sekreter durumu fark etti de, dönemin başkanı ve yönetim kuruluna bilgi sundu mu ? sunmuştur herhal... bu herhal'i akasya durağı dizisinden aldım... trakyalı şoförün eşini oynayan harika bayan oyuncu herhaldeyi böyle kullanıyor... ne alaka mı? yahu, bu iş tepeden tırnağa muammer karaca'lık... rahmetli sağ olsaydı, ne oynardı bunu biliyor musunuz? yani cibali karakolu falan gibisinden...
neyse... gırgırı bırakalım... durum vahim... genel sekreter, yani bugünkü başkan vekili, o günün federasyon başkanına, "aha, trabzonspor-beşiktaş maçının oyuncu listesi... yanıyöööör, ötüyööör... beşiktaş yaniyööör" diye bağırdı mı dersiniz? adanalı ya, onlar yanıyor ile ötüyörü böyle söylerler de... haaa belki de federasyon başkanı trabzonlu olduğundan bu hitabeti anlamadı... olabilir be...
ha ha ha... peki, diyelim ki trabzonlu başkan adana şivesinden durumu çakamadı, ya yönetimin diğer elemanları... tahir kıran da bildiğim kadarı ile karadenizli, o da anlamamış olabilir... yahu bir dakikada... o yönetimde hatırladığım kadarıyla emniyet müdürü vardı be... sevgili affan keçeci de mi, atlamıştı... peki, yönetimde hiç mi adanalı yoktu? tuh be, galiba yoktu... o zaman böyle durumlarda faka basmamak için federasyon yönetim kurullarına ülkenin şive zenginliğine göre yönetici alacaksınız... yaaaa ne haber?
ha ha ha... ulusoy yönetimi de amma zavallıymış be... hadi ulusoy işi hasıraltı etti, peki, geri kalan on dört kişi de mi suça iştirak etti? hadi kötü yönden alalım, orada hiç mi fenerbahçeli, galatasaraylı, sivassporlu yoktu en azından... trabzonlular zaten uyumuş da... trabzon'un da amma düşmanı varmış haaaaa...
ha ha ha... şimdi savcı araştırma yapacak. ben böyle biliyorum... delil toplayıp, dava açacak... ya da deli saçması deyip, dava açılmasına gerek görmeyecek... diyelim ki, savcı bey dava açtı... suçlu sehpasına haluk ulusoy ve ekibi otururken, dönemin bu işle direkt bağlantısı olan muhterem genel sekreter nerede duracak? nerede durursa dursun görünmemesi mümkün değil...
çünkü iki metreden uzun... ama burası türkiye, bir bakarsınız savcı bey de unutuverir genel sekreterin bu işle olan ilgisini... ama olmaz yahu... savcılarımız böyle bir suç duyurusunda federasyondan talimatnameyi isterler, incelerler ve kimin sorgulanması gerekiyorsa hepsine davet çıkarırlar... olmazsa ne yaparsın diye mi sordunuz? o zaman ben de, ulusoy ve ekibine bir öneride bulunur ve meseleyi ergenekon dosyasına sokun derim... ha ha ha...
en iyisi bir colombo bulalım da, önce asıl suçluyu adalete teslim edelim... yoksa hem ayıp, hem yazık olacak... daha doğrusu adalet yara alacak... yok yok yok, benim savcılarım bu yemez...
bir kahkaha daha atacaktım ama, aklıma acı bir anı geldi... şu erman toroğlu... sanki federasyonu o yönetiyor... salı yazıyor, çarşamba federasyon yapıyor... ah kemal belgin ah, ah doğan ersavaş ah, ah toprağı bol olsun arman talay ah, ah hilmi ok ah, ah günal akbay ah... bu erman'ı bizler yarattık... biz bu arkadaşı c klasmandan alıp, pat diye a klasmana aktarılmasını sağladık... biz bu arkadaşı gazete sütunlarına aldık... ama nereden bilebilirdik ki, halde hıyar satmakla, savunmada adam doğramakla spor yazarı da, spor yorumcusu da olunabiliyormuş...
Kemal Belgin'in biyografisi ise şöyle:
04/03/1945 Üsküdar-istanbul doğumlu olan Kemal Belgin Saint Joseph mezunudur.
Fransızca, ingilizce ve italyanca bilen Kemal Belgin Fenerbahçe'nin eski futbolcularından ve kulübün 45 sene muhasebe ve vezne müdürlüğünü yapan Suat Belgin'in de oğludur.
Yine Fenerbahçe'nin eski futbolcularından ve "Fenerbahçe Genç Takımı"nın ilk kurucusu Hikmet "Mocuk" Belgin'in yeğeni olan Kemal Belgin, aile geleneğini bozmamış ve 1963-1964 yıllarında sarı-lacivertli kulübün genç takımında oynamıştır.
ilerleyen zamanlarda Bab-ı Ali'nin yolunu tutan Kemal Belgin, sırasıyla Günaydın (muhabir), Yeni istanbul (muhabir), Tercüman (21 sene-muhabir, istihbarat şefi, spor sorumlusu ve köşe yazarı), Meydan (spor sorumlusu, köşe yazarı), Günaydın (köşe yazarı), Fotospor (köşe yazarı), Akşam (spor sorumlusu-köşe yazarı), Fanatik (köşe yazarı) gazetelerinde çalışmış ve yazılarına halen Türkiye Gazetesi ile Medyaspor'da da devam etmektedir.
Kemal Belgin bunların dışında;
12 sene aralıksız TSYD Yönetim Kurulu Asbaşkan, Genel Sekreter ve Dış ilişkiler Sekreterliği,
1 dönem Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Genel Sekreterliği,
3 dönem Dünya Spor Yazarları Birliği Türkiye Delegeliği yapmış...
Ayrıca;
1 adet 1976 Montreal Olimpiyatları sonrasında Doğu Almanya'nın başarısını anlatan kitap yazmış,
5 Dünya Kupası,
6 Avrupa Futbol Şampiyonası,
1 Olimpiyat'a katılmış,
Katıldığı dünya kupaları ve Avrupa şampiyonalarında FIFA - UEFA kongreleri ile teknik seminerlerini takip etmiş...
Ve halen;
11 senedir de Marmara Üniversitesi iletişim Fakültesi'nde Spor Tarihi ve Spor Gazeteciliği dallarında öğretim görevlisi olarak yeni nesillere tecrübesini aktarmaktadır.
Bugüne kadar NTV, Kanal D, Kanal 7, Habertürk, ATV, Tv5, TGRT Haber ve TvNet televizyonlarında program yapan Kemal Belgin'in birçok basın ödülü de bulunmaktadır.
bugün yazdığı yazıyla kalitesizliğini belli etmiş kişi. artık istemiyoruz sizin gibi çok bilmiş adamları. neymiş rijkaard yanlış yapmış. sen gel o zaman galatasarayın başına. biz ne uğraşıyoruz rijkaardla. oturduğunuz yerden sallayın alın paranızı. ne kadar güzel. gidin başkalarını sömürün artık. yazı için: http://www.sporyazarlari....lis-yolda-mi-/127164.aspx
türk gazeteciliğinin ne denli içler acısı bir halde olduğunu gördük bugün. adamın birisi çıkıp ''bu kararı alırken baskı altında kaldınız mı, samimi olabilir misiniz?'' diye bir soru sordu. böyle soru mu olur yahu? adam ''evet baskı altında kaldım canım benim yaaee'' mı diyecek? diğer sorular da hep bu tarzdaydı. ama kemal belgin'in sorusu taşı gediğine oturtmuştur. götü başı oynak fenerasyona verilen tarihi bir ayardır.
gün geçtikçe tahtaları azalan gasteci kişilik. sırf gülmek için tvnet'te haftasonları yaptığı program izlenmelidr. bir adam her salise sinir küpü olabilir mi aminüm yav?!
kendisi fenerbahçelidir. hem de en hasından. o yüzden bazı kuşlar hemen ötmesin.
edit: lan gerizekalımısınız adam fenerli diyom fenerli azizsporlular sizi. herkesi kendiniz gibi mi sandınız adam mert amına koyim gururuna yediremiyo durumu.