cenazesi mezerından çıkartılıp, istiklal mahkemesi tarafından yeniden asılan alim. hangi sebepten ? sarık takmayı bırakmıyor, şapka kanununa muhalefet ediyor diye. milli mücadelede sayısız hizmetleri olmuştur. erzurum erzincan bölgesinde mücadele etmiştir. gıyaben verilen idam kararından sonra bir savunma hazırlamıştır. mahkemeye vermeden önce rüyasında peygamberimiz sav i görmüş. peygamber sav, "ey ibrahim hakkı, sen bize kavuşmak istemiyor musun ?" diye buyurmuştur. rüyasından sonra herkesle helalleşmiş, sabah namazını kılmaya başlamış ve namaz esnasında ruhunu mevlaya teslim etmiştir. çocukları babalarının vefat ettiğini bildirmişlerdir. mahkeme şeyhin gerçekten ölüp ölmediğini kontrol etmek istemişlerdir. kabir açılmış, ve teşhis edilmiştir. o daikakadan sonra insanlık bitmiştir. günlerce önce ölen bu zat, kefenli halde iken, orada bir daha idam edilmiştir.
künyesi ebu kemal dır.
eserleri:
1. Şemsü'-irşâd li-Sultan Reşâd (istanbul 1329). Sultan Mehmed Reşad'a hitaben yazılmış nasihatnâme türünde bir risaledir. Müellif eserinde dinî hükümlere uymanın ve âdil olmanın önemini vurguladıktan sonra bir hadise dayanarak müslümanların yedi dönem geçireceklerini. Sultan Mehmed Reşad devrinde dördüncü dönem olan zorbalık devrinin başladığını söyler. Tasavvufî ve siyasî anlamda halife ve hilâfet kavramları üzerinde durur, ayrıca siyasî, içtimaî ve hukukî konularda tavsiyelerde bulunur. Müellifin daha önce Sırât-ı Müstakîm'de yayımlanan mektubunda da bu konuya temas ettiği görülmektedir. Risalenin ikinci basımının (istanbul 1339) etkisi konusunda bilgi bulunmamaktadır.
2. Dîvân-ı Ebü'l-Kemâl Kemâhî (istanbul 1324). Biri Arapça, ikisi Farsça seksen sekiz şiir ihtiva eden eserin önemli bir bölümü na'tlardan meydana gelir. Şairin alfabe sırasına göre her harf için bir na't yazması dikkat çekmektedir.
3. Miftâiıu'l-ma'dri (istanbul 1326). ibrahim Hakkı, Erzincan'da Mevlevî Dergâhı postnişini olduğu 1902 yılında kaleme aldığı bu Arapça eserinde nefis, Allah, dünya ve âhiret konularını dinî ve tasavvufî açılardan ele alarak incelemiştir. Müellif burada Seyfü's-sâlikîn [8][172] ve Makâlîdü'l-akâid [9][173] adlı iki eserini zikreder.
4.Tuhfetü'r-Reşâd fî fezâiH'l-cihâd. Kanal seferi sırasındaki yolculuğunu anlattığı on bir sayfalık bir risaledir. "Cennetü'1-mücâhidîn" adlı Arapça ve Türkçe iki kısımdan ibaret risalenin üzerinde basım tarihi ve yeri bulunmamakta, hurufat şeklinden Şam veya Halep'te basılmış olabileceği tahmin edilmektedir. [10][174]
5. Pend-i Pesendîde der Fezâ'il-i Rûze (istanbul I 326). Farsça manzum bir risaledir.
1850 yılında erzincan kemahta, o dönemki adıyla müşerkekte, doğmuş, şapka kanuna muhalefet ettiği gerekçesiyle, vefat etmiş olmasına rağmen Mezarından çıkarılarak asılmış alim. Kendisi kuvayı milliye ordularından birine önderlik etmiş biridir. ayrıca erzincanlı şeyh mevlevi ibrahim hakkı ya da erzincanlı ibrahim hakkı olarak da bilinir. 1891 yılından, sultan abdülhamid'in tahttan indirildiği 1909 yılına kadar, saray vaizliği de yapmıştır. Sultan abdülhamid'in tahttan indirilişine çok üzüldüğü için memleketine geri dönmüştür.
istiklal mahkemelerince şapka değil de sarık taktığı gerekçesiyle 1924'te idam cezası almış lakin cezayı aldığı günlerde, 14 ekim 1924'te, vefat etmiştir. Yine de istiklal mahkemesi heyeti adaletin tecelli etmesi maksadıyla, Cenazesini mezarından çıkararak dar ağacında sallandırmıştır.