tanışalı 1 hafta oldu 10 senelik arkadaşlarımın muhabbetlerinden daha fazla zevk aldığım muhabbetler edebildiğim yazardır. her ne kadar siyasi anlam da bakış açılarımız farklı kulvarlar da olsa da madalyonun ortasından bakıp siyaseti iki tarafından eleştirebilen yazardır.
görükle'de cafede birkaç arkadaş oturmaktayızdır. aniden ortama kırmızı* tişörtlü biri gelir. "allah allah, nerden tanıyorum ki ben bu adamı?" derken, mevzubahis kıpkırmızı tişörtlü kişi masada oturan bir iki arkadaşla konuştuktan sonra ortama katılır, muhabbet daha da şenlenir. ancak hala "ulan nerde gördüm, nerden tanıyorum ben bu adamı ya?" şeklinde düşünceler içerisinde olan timsah'ın beyni; gördüğü kişiyi, bir uludağ sözlük videosunda gördüğü bir suretle bağdaştırır. bir ara laf arasında kendisiyle şu diyalog gerçekleşir:
şu sıralar iş adamı olmuş, aldığım duyumlara göre rüyasında iş sayıklayan, pantolonlarını dockerstan gömleklerini abbateden alan kısacası parayı bulmuş yeni tikky yazar.*
doğum gününde sarsıcı olaylar geçirmesi nedeniyle kabuğuna çekildiğini önce kendisinden duyduğum ardından sözlükten okuduğumuz yazar kişisi. şimdi o öyle triplere girdi ama gelir yakında. ayrıca doğum günün için yazmadan önce söyleseydin de hepsini bir kalemde çıkarsayım illa uğraştırcaksın. bak yine sinirlendim!**
bu insan görüklede eve çıkmıştır. kendisine ellerimizle eşya taşıdık evinde 1-2 saatte olabilecek bütün gayreti gösterdik. örneğin ben buzdolabını sildim. yine de yaranamadık arkadaş. aldı cipsini doldurdu kolasını yakti sigarasını.kıız doksanüç sigara ver bana! ne beceriksizsin yauu kolayı döktün! gibi kaba saba konuşup durdu. kadir kıymet bilmez böylesi. fuarda muarda çalışıyormuş yalandan. neyse bana da bir kitap verdi okuyayım diye de azcık affetim.*
hiç tutamadı çocukları elinden
hiç öpemediler babalarının elini
harçlıklarını alamadılar ondan
saçlarını okşayamadı çocuklarının
çok kokladı saçlarını
içine çekti tertemiz kokularını
ama hiç gitmedi ellerini çalan
makinanın yağ kokusu burnundan...
içimi burkan, yüreğime kan döktüren insandır.
"ölümüne sevmek" tabirinin bizatihi sergileyicisidir. nuayma der ki;
"Hayatın yok ettiği ölüleri saymak istedim sayamadım. Beni yutmak isteyen dirileri saymak istedim yine sayamadım. Sonra kendimi saydım, bir de baktım ki tek başımayım." tek başına olduğunu fark ettiğin vakit yanında arkadaşların olduğunu da fark edeceksin, ve güzelleşecek her bir zerresi hayatın...
her bir pirinç tanesiyle vedalaşan yazar kişi! beş yıllık hasretin vuslatçısı! *
(mona ya da insan kendi labirentlerinde nasıl koybolur?
semperpro ya da insan nasıl artık hiçbir şeye güvenemez?
nisan ya da bir kafa sahibini nasıl değiştirir?) *
bunun bir mp3 çaları vardır. verir sesi dışarıya. türküler, rakıyla gidecek şarkılar vs. derken bir anda Nymphetamin çalmaya başlar. "lan bu nasıl bir playlist ?" diye sorasınız gelir, alacağınız cevap "ben her şeyi dinlerim" olur.
helal be abi. *