zirveyi zirve yapan, herkese yetişebilen, burdurlu *,84lü *, bir gün ingilizce örtmeni olacak olan * utanmadan cengiz kurdoğlu ve hatta ümit besen bir de utanaraktan britney spears dinleyen * anladığım kadarıyla çok yönlü, geniş yelpazeye sahip, kozmopolit duyguların insanı.* anlatan, anlatan, ağlatan, güldüren, şapkayı yere düşüren cinsinden sanırım. şair ceketliymiş keza. ha bir de unutmadan;
kültürüyle, üslubuyla dinleten ve dinlemesini bilen yazar. bugünün türkiyesi için ne zaman içime karanlıklar düşse, bu ışıltılı karakteri hatırlayacağım. teşekkürler dostum.
not: bir ara dikkatin dağılır gibi oldu ya, hadi bakalım. *
insanin tam napcam lan ben simdi dedigi anda yanindadir, güzel tavsiyelerde bulunur.
genelde cocuklugunuza dönüp baktiginizda bu adam yine en güzel ve geyik kareler de mevcuttur. yeri geldiginde bir abi yeri geldigin de bir dost olabilen tek kisi.*
her ne kadar bir kez görmüş olsam da, içindeki ciddi çocuğu hemen tanıyıp sevdiğim yazar. düşünce adamı, herkes anlayamaz onu. özgündür, özgün olduğu kadar gerçekçidir, takip edilesidir yazdıkları.
bu dünyada yaşamanın herşeye rağmen güzel olduğunu gösteren ve dert dinledikten sonra harika tavsiyelerle insanın içine huzur dolduran, güzin ablanın erkek versiyonu olduğunu düşündüğüm yazar.
ölmemesi gereken kişilik. insan gibi insan. adam gibi adam. dost gibi dost. daha ne go-kartlar yapacağız kendisi ile. Dünyayı benim gibi faşist ve ırkçılardan temizleme planları yaptığım yazar kişisi. Seviyor ve severek okuyoruz.
uzun zaman bekledim. "lan bekledin de bana mı bekledin? " tandanslı sorulara cevap verebilecek yetiye sahip olmasam da şimdilik, bekledim. şöyle yazdığım bi şeye benzesin deyü. haa, şimdi benzer mi? tam bilemiyorum işte, bi deneyelim bakalım.
böyle omuzlarını düşüre düşüre oynayan, kocaman gülümsemesi yüzünde bir adam... tanıyan bilen hemen herkesin aklında bu görüntü var değil mi? aynen öyle işte. o gece oradaydım. sözlük tarihinin belki de en eğlenceli, en uzun, en sıradışı zirvesindeydik o gece hep birlikte, arap şükrüde. ve istanbul'da ve ankara'da edinilen dostluklara yenilere de eklenmiş oldu böylece.
şimdi ben buraya bi dolu sıfat yazarım. böyle sağlam, böyle harbici, böyle yardımsever, böyle sinir küpü, böyle yufka yürekli, böyle kardeş, böyle ... uzayıp gidecek, biliyorum. kelimelerle oyun oynamak bizim işimiz, bunu da sen biliyorsun. fazla söze ne hacet diyip, burada kesip, eklemek gerekir yazıyı belki ama, içim elvermiyor işte. bir kaç kelam daha edeyim diyorum, yapamıyorum her nedense.
çok çok güzel dostlara sahip oldum bu uludagsozluk'te. hani böyle bi başkasına anlatsam, "ya bi s.ktir be olm, ne sözlüğü, ne dostluğu? " derler adama. ama işte anlatmakla olmuyor. ne desen boş kalıyor bi süre sonra. e yapacak bi şey de kalmayınca, tek bi sözcük geliyor aklıma, yazıp bırakayım diyorum;